İstanbul’da yaptığı iki proje ile son zamanların en çok tartışılan mimarı Hakan Kıran... Tamamlanan Haliç Metro Geçiş Köprüsü projesiyle tepkileri üzerine çekti. Yapımına başlanan Kabataş Meydanı ve Transfer Projesi’nin bilinen adıyla ‘Martı’nın da mimarı. Üniversiteye yazıldığı gün Baro Han’daki bir mimarlık ofisinde odacılık yaparak başlamış iş hayatına. “Zonguldak’ın Kilimli kasabasından ya madenci çıkacaktım ya da çok çalışıp kanatlanıp uçacaktım” diyor. Kendisi için son günlerde ortaya atılan iddiaysa “Kadir Topbaş’ın arkadaşı projeler direkt ona gitti.” Martı Projesi için de onlarca eleştiri var. Hakan Kıran’la Martı Projesi ve hakkındaki iddiaları konuştuk.

Hakan Bey, Martı Projesi’ne nasıl dahil oldunuz?

Ben bu şehre belediyeye ait iki proje yaptım. Metro Geçiş Köprüsü ve Kabataş. İkisi de benim önüme gelen projeler olmadı. Bir sürü yere öneri projelerim oldu. Tarihi Yarımada’ya ilişkin fikirlerim vardı. Mimar sadece iş verildiği zaman yapan kişi değildir. Kafamız bizim hep etrafta gördüğümüz eksikliklere çalışır. Kabataş da benim içime sinmeyen alanlardan biriydi. Bir figür kafamda belirmişti. Martıdan esinlendim çünkü doğayı severim. Martının dinamizmi inanılmazdır. Milyonlarca kez denize aynı dinamizmle dalıp çıkıyor. Şehre dinamizm katacak organik bir formdan bahsediyoruz. Dev bir proje Kabataş Meydanı ve Transfer Merkezi. Kabataş’a siluet olarak bakarsanız arkası korkunçtur. Taksim’e doğru üst üste binalar vardır, arada da çıkıntılar. Buraya yapacağınız bir figüratif eleman ancak siz ona baktığınızda arkayı görmemenizi sağlar. Arkadaki bütün o keşmekeşi algı olarak iddialı bir tasarımla arkadaki görüntüyü yok edebilirsiniz.

YAYALAR KALDIRIMA SIKIŞIYOR


Amaç ulaşım entegrasyonu mu?

Evet ana fonksiyon ulaşım entegrasyonu. Şehir yayalarındır diye bilinir ama değildir. Kabataş bunun en belirgin örneğidir. Setüstü’nün olduğu yerde 75-80 santimetreye kadar inen kaldırımlara sıkışıp kalır yayalar. Çünkü sürekli akan araç trafiği vardır yolda. Yolun ortasında da tramvay. Yolun karşısında ise iskeleler vardır. Orada günün sonunda ya tramvaya ya da otobüse binmeniz gerekir. Araçlar ve yayalar birbirine karışır. Tramvaydan inen yayaların kırmızı ışıkta duracak yeri yok. Kaldırımda yürüyecek genişlik zaten yoktur. Buraya yeni olarak bir de metro gelince tramvay, otobüs, füniküler, özel araçlar, metro ve deniz ulaşımı birleşiyor. Bu proje öncelikle bu ulaşım araçlarının entegrasyonu projesidir. Entegrasyon da yer altında olacak. Çünkü yer üstünde bunları birbirine karıştırmadan çözebileceğiniz bir alan yok. Böylelikle yer üstü tamamen yayalara kalacak, kara denizle kesintisiz buluşacak. Yer altına indiğinizde ışıklı ve hava alan bir yer altından bahsediyoruz.

KİTAPÇI VE GALERİLER VAR


Martı bittiğinde insanlar rahat edecek mi?

Araçlar yeraltına dalıyor kesintisiz gitmek isteyen gidiyor. Yeraltında bir entegrasyon alanı var. Bunun içinde AVM dediler ama değil bütün Avrupa’daki transfer merkezlerinde olduğu gibi günlük ihtiyaçlarınızı karşılayacağınız dükkanlar var. Bir meydan düşünün çevresinde gazete, çay, simit alabileceğiniz alanlar var. İlave olarak burası çok yoğun bir geçiş hattı olduğu için eczane de koyduk. İşten dönerken ihtiyacını alabilsin diye. Bir de sahaflar çarşısı var insanlar sokaktan geçerken kitap alırlar diye düşündük. Minik resim sergi galerileri ve kitapçılar var. Bir de yine Avrupa’da çok örnekleri vardır küçük sebze, meyve, ekmek gibi günlük ihtiyacınızı alabileceğiniz alanlar koyduk. Bu alanın toplamı 3-4 bin metrekaredir. İnşaat bittiğinde açılır açılmaz rahatlamanın farkına varacak insanlar.

2

İŞLERİMDE CUMHURİYET'İN KURULUŞ FELSEFESİ VAR


Sizin için ‘kendini Mimar Sinan zannediyor’ deniyor.

Hiç kimse olamazsınız. Ama hangimizin içinde işinde kalıcı bir eser bırakmak yok ki. Yoksa yaşamıyorsunuz. Mimar Sinan olunmaz. Çünkü o öldü. Kendi yaşadığı dönemin bu yüzyıla kadar ulaşmayı başaran dünyaya büyük eserler bırakmış özel yaratılmış kişilerinden biriydi. Ben şuyum buyum demiyorum. Ama Mimar Sinan olmakla hiç olmak arasında bir yer var. O da iyi şeyler üreten insan, eser bırakan, fayda sağlayan iyi insan olmak. Tüm iş hayatımda iş geliştirmenin, ticaretin ve inşaatçılığın da içinde oldum. Yaptığım her işte birinci parametre çağdaş olmak, daha iyi olan herkesle işbirliği yapmak, aslında bu Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesi, büyük önder Atatürk’ün izlediği yol değil midir?

Kadir Topbaş’ın mimar arkadaşı olarak anılmak sizi kızdırıyor mu?

Hayır kızmıyorum çünkü bunu yazan iyi niyetle yazmıyor. Benim üniversiteyi kazanmam büyük başarıydı o kasabadan ama ertesi gün kasabadaki gazetede ‘Yusuf Kıran’ın oğlu cevap anahtarını kaydırmış üniversiteyi tutturmuş’ diye çıktı. Bu böyledir her zaman. Arkadaş kelimesinin yerine ortak da deniliyor. Bildiğini açıklayıp belgelersin karşındakinin canına okursun. İftira atarak olmaz. Ben devlet ve belediyelerin işleriyle ne var oldum ne de büyüdüm. Kadir Topbaş başkan seçildiğinde ofisimde 120 mimar çalışıyordu şimdi bu sayı epey düştü. Komik olan bu 14 yıl içinde Türkiye’de yaptığım proje sayısı 7’dir. Bunların da yalnızca 3’ü gerçekleşti. Yaptığım iki proje de benim eser niteliğinde hayal ettiğim yıllardır yaşadığım şehirde gördüğüm eksiklikler üzerine sunduğum fikirlerdi.

BEN KİMSEYİ ÖTEKİ GÖRMEM


Arkadaş değil misiniz?

Perili Köşkü yaptığım sıralardı. Yeniköy’de köşkün sahibi, Kadir Topbaş ile ziyaretime geldi. Akabinde ara sıra ofisimize gelmeye başlamıştı. Tanışıklığımız öyle başladı. Kadir Bey gerçekten İstanbul Beyefendisi bir insan ve gerçek bir İstanbulludur. Fikir alışverişi anlamında meslek bağımız vardır ama siyasi ve ticari bir bağım yok. Hayat görüşüm yaşadığım ve çizdiklerimdeki gibidir. Ben kimseyi öteki görmem. Ömrümün belli bir süreci bu şartlarda geçiyor ve bu dünya dan her şartta gideceğim. Dünyaya bir şey yapmak zorundayım.

MEYDANLAR BOŞ OLMALI


Projenin üst kısmındaki 14 bin metrekarelik meydan neden boş?

Meydana ağaç eleştirisi sıkça geliyor. Ama meydanda ağaç olmaz. Meydanın içinin meydan fonksiyonlarının yer alması için boş olması gerekir. Etrafında zaten 70 bin metrekare ağaçlandırılmış alan var. Bu meydan çok amaçlı bir meydan, bu meydanlarda dev bir su oyunları olacak. Aynı zamanda değişik fonksiyonlarda kullanılabilecek. Kitap satışı gibi geçici stantlar veya buz pateni, konserlerin yapılabileceği alanlar olacak.

500 MİLYON LİRAYA MAL OLACAK


■ 2018 yılının sonunda bitirilecek
■ Günlük yolcu kapasitesi 215 bin
■ Üç ana terminal binası bulunacak
■ İskele kapasitesi 22’ye çıkartıldı
■ Proje kapsamı: 90 bin metrekare
■ Proje alanı: 73 bin 874 metrekare
■ Peyzaj düzenleme: 42 bin 104 metrekare
■ Meydan düzenleme: 14 bin 525 metrekare
■ Rıhtım + iskeleler: 12 bin 105 metrekare
■ Terminal binaları: 5 bin 140 metrekare
■ 500 milyon liraya mal olacak
■ Yeraltı park kapasitesi: 713 araç
■ 12 adet yolcu alanı 2 sanat galerisi olacak
■ 16 adet sahaf ve kitapçı bulunacak
■ 34 adet pazar tezgahı yer alacak