Merkez Bankası, Türkiye’deki şirketlerin TL yerine büyük miktarlarda döviz kredisi kullanıp kur artınca da iflas tehlikesiyle karşı karşıya kalmalarında bankaların büyük rol oynadığını tespit etti.

Merkez Bankası uzmanlarının yaptığı araştırmaya göre Türkiye’deki bankalar, TL’nin döviz karşısındaki zayıflığı yüzünden yüklü miktarlarda döviz kaynağı elde ediyor. Ülkenin zayıf ekonomik gücünden kaynaklanan bu duruma ‘Orijinal günah’ ismi veriliyor. Bankalar, orijinal günah yüzünden ellerinde biriken yüklü döviz varlıklarından, olası bir devalüasyon endişesiyle bir an önce kurtulmaya çalışıyor.

Sonuçta bankalar döviz varlığını şirketlere kredi olarak pazarlayıp kur riskini şirketlerin üzerine yıkıyor. Böylece, kurlar arttığında bankalar ayakta kalırken, düşük faizli döviz kredilerinin cazibesine kapılan şirketler birbiri ardına iflas ediyor.

icereee

BANKALAR DA MECBUR

Merkez Bankası, bu kritik tespitini, “Merkezin Güncesi” isimli sosyal medya sitesinden kamuoyuna duyurdu. Merkez Bankası ekonomisti Fatih Yılmaz’ın imzasını taşıyan “Kredi Dolarizasyonunun Sürükleyicileri” isimli teknik çalışmaya göre, Türkiye’de şirketlerin TL yerine döviz kredisi kullanmalarında şirketlerin kendi tercihlerinden çok, bankaların yönlendirmesi
etkili oluyor. Teknik çalışmada döviz kredisinde bankaların etkisinin, firmaların kendi tercihine göre birkaç kat daha yüksek olduğu tespiti yapıldı. Ancak bankaları bu yönlendirmeye, ülke parasının yabancı paralar karşısında zayıf kalmasının mecbur bıraktığına da özellikle işaret edildi.

GÜNAHIN İKİ NEDENİ VAR

Teknik çalışmaya göre bu durum iki nedenden kaynaklanıyor. Birincisi, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde tasarruf sahipleri paralarının değerinin düşmesini önlemek için bankalarda yerel para yerine döviz mevduat hesabı açtırıyor. İkinci olarak da bankalar, yurtdışında para aradıklarında, yerli para değil sadece döviz getirebiliyorlar. Dışarıdan getirilen her döviz ve içeride açılan her döviz tevdiat hesabı bankalar için ödenmesi gereken borç ve kur riski anlamına geliyor. İşte bu duruma ‘orijinal günah’ ismi veriliyor. Bankacılık mevzuatı, bankaların bu günahla yaşayıp batmalarına izin vermiyor, günahtan bir an önce kurtulmalarını emrediyor.

DÖVİZ KREDİSİ DAHA CAZİP

Bankalar bu günahtan, yani olası bir kur artışı durumunda oluşabilecek büyük zarardan ancak ellerindeki dövizi, döviz kredisi olarak firmalara ya da bireylere satarak kurtulabiliyor.

TL krediye göre daha ucuz olan döviz kredisini, döviz geliri olan örneğin ihracat şirketleri kullanırsa sorun olmuyor. Kredi ve ihracat alacağı riski dengeliyor. Ancak döviz geliri olmayan şirketler döviz kredisinin cazibesine kapılıp kullandığında, büyük bir kur riskini de satın almış oluyor. Türkiye’de bankalar kredi satmak için yeterince ihracat şirketi bulamadığı için dövizi olmayan firmalara da döviz kredisi açıyor. Merkez Bankası araştırmasında, dünya örneklerinden farklı olarak, bankaların Türkiye’de döviz geliri olmayan şirketlere daha fazla döviz kredisi sattığı, bunda da döviz kredisinde vadelerin çok daha uzun olmasının etkili olduğu tespiti yapıldı.

ÖZELİN KREDİ BORCU 224.4 MİLYAR DOLAR

Özel sektörün uzun vadeli kredi borcu 6.2 milyar dolar artarak 209 milyar dolara, kısa vadeli kredi borcu 1.1 milyar dolar artarak 15.4 milyar dolara ulaştı. Toplam kredi borcu ise 224.4 milyar dolara ulaştı. Merkez Bankası’nın dün açıkladığı verilere 2016 yıl sonuna göre özel sektörün uzun vadeli kredi borcu 6.2 milyar dolar artarak 209 milyar dolar, ticari krediler hariç kısa vadeli kredi borcu ise 1.1 milyar dolar artarak 15.4 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

BORCUN YARISI DOLAR

Döviz kompozisyonuna bakıldığında, borçların 209 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli kredi borcunun yüzde 60.3’ü dolar, yüzde 33.8’i Euro, yüzde 4.2’si Türk Lirası ve yüzde 1.7’si ise diğer döviz cinslerinden oluştu. 15.4 milyar dolar tutarındaki kısa vadeli borcun ise yüzde 51’i dolar, yüzde 28.5’i de Euro oldu.