Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, sorunlu dönemleri atlatmak için kısa vadede faydalı olan politikaların sorunları ertelemekten öteye geçemediğini belirterek, Türkiye ekonomisinde artık hızlı kredi artışı ya da likidite bolluğu ile büyümenin sonuna gelindiğini kaydetti. Tasarrufların böyle bir büyümeyi sağlayacak ölçüde hızlı artmadığına dikkat çeken Bilecik, “Dışarıdan sağlanan finansmanın maliyeti de giderek artıyor. İster kredi artışı ister Merkez Bankası vasıtasıyla sağlansın, piyasaya sunulan likidite fazlası bize hep yüksek enflasyon olarak geri dönüyor” dedi.

BANKALAR İÇİN BASKI OLDU


Dünya Bankası’nın hazırladığı ‘Küresel Ekonomik Beklentiler Haziran 2017: Kırılgan Bir İyileşme’ raporu, TÜSİAD ile ortaklaşa düzenlenen bir konferansla tanıtıldı. Konferansta konuşan Erol Bilecik, Kredi Garanti Fonu vasıtasıyla sağlanan kredilere de değinerek, sadece 2.5 aylık bir dönemde 180 milyar TL gibi yüklü bir miktar kredinin piyasaya sunulduğunu hatırlattı. Bilecik, bu artışın ciddi bir likidite bolluğu yaratırken, aynı zamanda kaynak maliyetleri gittikçe artan bankacılık sistemi üzerinde de önemli baskılar oluşturduğuna dikkat çekerek, “Mevduat faizleri artarken, kredilerin mevduata oranı da yüzde 125 gibi yüksek bir orana ulaştı” diye konuştu.

[old_news_related_template title="Büyüme rakamları açıklandı" desc="Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 5 büyüdü. Beklenti yüzde 4 civarındaydı." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/06/p1p1p1p1p2p2p.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/ekonomi/son-dakika-buyume-rakamlari-aciklandi-1890798/"]

KOLAY YOL CAZİP GELİYOR


Bilecik, bu tür kısa vadeli politikaların bir diğer yan etkisinin ise ‘bağımlılık yaratma potansiyeli’ olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: “Hızlı ve kolay yoldan ekonomiyi canlandırmak hem politika belirleyicilere hem de reel sektöre zaman zaman cazip gelebiliyor. Devlet müdahalelerinin en aza inerek, piyasa regülasyonunun bağımsız kurumlarca yapıldığı, sağlam bir serbest piyasa ekonomisi ortamı ana tercihimiz olmalıdır

KAZANIMLAR ANLAMINI YİTİRİR


TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik konuşmasında, Nisan ayında referandumun sonrasında yaptıkları reform çağrısını da tekrarladı. Üç önemli eksen olarak sıraladığı “Demokrasi, özgürlükler ve hukuk devleti, AB Süreci ve Gümrük Birliği revizyonu dijital dönüşüm ve ileri teknoloji” konusunda atılacak adımların; ulaşılmak istenen tüm hedefler açısından Türkiye’yi daha ileriye taşıyacak faktörler olduğunu
vurguladı. Demokratik kazanımlarımızda, ifade ve basın özgürlüğü başta olmak üzere tüm özgürlük alanlarında ve hukuk devletinin üstünlüğünde geriye gitmememiz gerektiğini kaydeden Bilecik, “Böyle bir ortamda ekonomik kazanımlarımız ya zayıf kalacak ya da anlamını yitirecektir. Hiçbir ekonomik kazanımın, demokraside ilerleme sağlanmadan kalıcı ve sürdürülebilir olması mümkün değildir” diye konuştu.

[old_news_related_template title="Kredi oyununa hazine freni" desc="Riskli müşterileri Kredi Garanti Fonu’na yönlendiren bankalara Hazine müdahale etti. Hazine bankalardan detaylı bilgi istedi" image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/04/haber-bankada-hesabi-olanlar-dikkat-20140506-071609.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/ekonomi/kredi-oyununa-hazine-freni-1779198/"]

KGF İLE YAPAY BÜYÜDÜNÜZ


DÜNYA Bankası’nın hazırladığı “Küresel Ekonomik Beklentiler Haziran 2017: Kırılgan Bir İyileşme” raporunda geçen yıl yüzde 2.4’e kadar gerileyen küresel büyümenin 2017 yılında yüzde 2.7’ye çıkacağı öngörülüyor. İyileşmenin “kırılgan” olarak tarif edilmesinin başlıca nedenleri olarak ise, siyasi belirsizlikler, ticaret politikalarındaki korumacılık ve finansal alandaki riskler sıralanıyor. Raporda yatırımlardaki zayıflığın da halen devam ettiğine dikkat çekiliyor. Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Johannes Zutt, Türkiye’de kredi büyümesinin Kredi Garanti Fonu (KGF) tarafından tetiklenen yapay bir büyüme olduğu değerlendirmesi yaptı. Zutt, “Çünkü KGF, bankaları daha fazla risk almaya teşvik ediyor. Aynı zamanda sıcak paraya aşırı maruz kalma durumu, bankacılık sektöründe bir takım kırılganlıklara sebep oluyor. Dolayısıyla hükümetin mevcut politika duruşu bu kırılganlığı biraz daha kötüleştiriyor olabilir. KGF, vergi avantajları ve kolaylıklarıyla beyaz eşya alınması söz konusu olduğunda, bu tüketimi artırdı ve büyümeyi şu anda destekliyor” diye konuştu.