İHA

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) tarafından düzenlenen ‘Bankacılık Sektörü: Riskler, Kırılganlıklar ve Çözüm Önerileri’ başlıklı konferansa katıldı. Bankacılık sektörünü yeni dönemde bekleyen riskler ve fırsatların yanı sıra sektörün mevcut sorunları ile çözüm önerilerinin tartışıldığı konferansta açılış konuşmasını gerçekleştiren TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, hem ekonomik büyümeyi sağlayıp hem de kırılganlıkları azaltmanın aynı anda başarılabileceğini vurgulayarak, “Hem ekonomik büyümeyi hem de kırılganlıklarımızı azaltmayı aynı anda başarabiliriz. Bunun için kısa vadeli günü kurtaran politikalardan sıyrılıp, uzun vadeye odaklanmamız yeterli.

Çünkü, günü kurtarmak, kaybetmeyi kabullenmektir. Kurumlarımızı güçlendirerek, ekonomimizin yapısal sorunlarını çözecek plan ve programlara ağırlık vererek, bir yandan da dünyada yaşanan yeniliklerden, dijital dönüşümden geri kalmamak için gerekli adımları atarak yolumuzda ilerleyebiliriz. Bazı ihtiyati politikalar, enflasyonu düşürecek adımlar kısa vadede gözümüzü korkutmamalıdır. Önemli olan ne pahasına olursa olsun yüksek oranlarda büyümek değil, ekonomik istikrarı sağlamak ve rekabet gücümüzü artırarak potansiyel büyümeyi yükseltmektir” dedi.

[special_article_template title="Türkiye’nin adı hep en kırılgan 5’li arasında anılıyor. Türkiye bu durumda olmayı hiç hak etmiyor. " desc="" who="TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik"]

'EKONOMİMİZ ÖNEMLİ BİR DİRENÇ GÖSTERDİ'


Son yıllarda Türkiye’nin zor ve alışagelmedik olaylarla karşı karşıya kaldığını ve direnç göstererek bunun üstesinden gelebildiğini ifade eden Başkan Bilecik, şöyle konuştu: “Bugün iyi bir eğitim sisteminin, dijital dönüşümü başarmanın, güçlü bir demokrasi ve hukuk devleti olmanın ekonomiye getirisi, birkaç puanlık büyümeden çok daha kıymetlidir.

2011 yılında yüzde 35 olan dış borcumuzun milli gelire oranı bu sene itibariyle yüzde 51 düzeyine çıktı. Reel kesimin döviz açık pozisyonu 118 milyar dolardan 210 milyar dolara ulaştı. Enflasyon oranımız yükseldi, neredeyse yüzde 12’ye ulaşmak üzere. TL ise benzer ülke para birimlerine göre negatif ayrışarak yüksek oranda değer kaybediyor.

Maalesef yabancı rating kuruluşlarının açıkladığı listelerde diğer ülkeler değişirken Türkiye’nin adı hep en kırılgan 5’li arasında anılıyor. Türkiye bu durumda olmayı hiç hak etmiyor. Son yıllarda ülkemiz zor ve alışagelmedik olaylarla karşı karşıya kaldı. Buna rağmen ekonomimiz pek çok güçlük karşısında önemli bir direnç gösterdi ve dimdik ayakta kalmayı başardı. Bunu, güçlü bankacılık sektörümüz, mali disiplin ve iyi denetim ve düzenleme mekanizmalarına sahip olduğumuz için başardık. Önümüzdeki dönemde de karşımıza çıkacak zorlukları aşabilmemiz, bunların devamlılığına ve birikmiş risklerimizi iyi yönetebilmemize bağlıdır”.