Milletvekili Akın Üstündağ, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada önemli olduğunu belirttiği Anayasa Komisyonu'nun görsel basına kapalı olmasını çok manidar bulduğunu belirtip, eleştirdi. Amacının Anayasa'nın başlangıç ilkelerine hiç dokunmadan, ilk üç maddeye ise fiilen dokunmadan arkadan dolanarak söz konusu değişmez maddeleri değiştirmek olduğunu savunan Üstündağ, "Özellikle Başkanlık sistemi adı altında, Başkanlık sistemlerinde olmayan birçok yetki Cumhurbaşkanına verilmekte, denge ve denetleme mekanizmalarından ise yoksun bırakılmaktadır. Bu yönüyle Anayasa değişiklik teklifi frensiz bir kamyon gibidir" dedi.

'PADİŞAHIN YETKİLERİNE ÖZENMİŞ'

Cumhurbaşkanının haksız olarak ve kanun dışı oluşturduğu fiili duruma anayasanın uydurulması gibi sığ ve mesnetsiz bir durumun amaçlandığını öne süren Üstündağ, "Anayasa değişikliği teklifinin komisyonda, hızlı bir şekilde toplumdan kaçırılarak, tartışılmasına imkan verilmeden geçmesinin amaçlandığının aşikar. Her ne kadar hükümet sistemi değişikliği dense de teklif bir rejim değişikliğini öngörüyor. Dünyada hiçbir sistemde olmayan ama monarşik ve otoriter ülkelerde uygulaması olabilecek bir teklifle karşı karşıyayız. Özellikle, 140 yıl önceye gidilerek ve Abdülhamit'e özenilerek bazı yetkilerin, 1876 Kanun-i Esasi Anayasası'ndan alıntılar olduğu görülüyor. Bunlardan bazıları, padişahın sorumsuz ve kutsal olması özelliği bu teklifte Meclise karşı Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu olarak yansıyor. Padişahın yürütme organının başı olması, halkın seçtiği Meclis-i Mebusan'ı feshetme yetkisi, Heyet-i Vükela'nın (Vekiller Heyeti) Meclise değil, hükümete karşı sorumlu olması, Meclis-i Mebusan'ın Heyet-i Vükela'yı düşürememesi, kanun tekliflerinin yürürlüğe girmesi için padişahın onayı şartı, uluslararası antlaşma yapma yetkisinin padişaha ait olması gibi birçok yetki, anayasa teklifinde yer almıştır" dedi.

'BAŞKANLIK SİSTEMİNİN FREN-DENGE MEKANİZMALARI TEKLİFTE YOK'

ABD'de uygulanan başkanlık sisteminin bu teklifle bir ilgisi olmadığını da vurgulayan Üstündağ, şöyle devam etti:

"ABD'nin federal bir yapıya sahip olması başlı başına bu sistemin ana karakteristiğidir. Üniter devlet yapısına sahip ülkelerde başkanlık sisteminin uygulanması çok zor olan bir sistemdir. Özellikle başkanlık sisteminin zayıf ve sakıncalı yanlarının çokluğu düşündürücüdür. Başkanlık sistemlerinde anayasal organlar arasındaki çatışmalar ancak darbelerle ve demokratik olmayan yollardan çözülebilir. Bu nedenle bu sistem başkanlıkla yönetilen birçok ülkede rejim krizine yol açabilmektedir. Başkanlık sistemlerinde, parlamenter sistemlere oranla darbe olasılığı daha fazladır. Başkanlık sisteminin katı olma özelliği, güvensizlik oyu ve fesih gibi araçlarla tıkanıklıklar çözülebilir. Ancak Başkanlık sisteminin esasında bu yöntemler olmadığından siyasi süreç adeta donar ve halkın desteğini yitirse de başkan görevde kalmaya devam eder. Başkanlık sistemi çift meşruluğa yol açabilir. Hem meclisin hem de başkanın seçimle gelmesi, her iki organın da meşruluk tartışmasına girmesine neden olabilir. Başkanlık sistemi, siyasi kutuplaşmaya yol açabilir. Zira başkanlık sisteminde kazanan her şeyi kazanmakta, kaybeden ise her şeyi kaybetmektedir. Bizim gibi siyasal kutuplara ayrılmış ve ayrışmış bir ülkede başkanlık sistemi siyasal kutuplaşmayı daha da arttıracak ve gerilim tırmanacaktır. Başkanlık sisteminin diğer zararlı yanı başkanlık sisteminin iktidarın kişiselleşmesine neden olmasıdır. Başkanlık sisteminde başkan hem hükümetin, hem de devletin başkanı statüsündedir. Başkanın özel bir başkanlık sarayına sahip olması, başkanın kendisini zamanla bir kral, bir imparator gibi hissetmesine yol açabilmektedir."

'ÜLKE 'OHAL SİSTEMİ' İLE YÖNETİLMEK İSTENİYOR'

Anayasa değişikliğini vakit geçirmeden Anayasa Komisyonu'ndan geçirerek daha sonraki aşamalarda da görüleceği gibi aceleci davranmasının sebebinin 20 Ocak'ta dolacak olan OHAL'in bundan sonraki dönemlerde bir yönetim sistemi olarak uygulanmak istenmesi olduğunu vurgulayan Üstündağ, "Ülke, baskıcı bir rejimle yönetilmek isteniyor. Bu yönüyle teklif 12 Eylül Anayasası'nı bile aratacak niteliktedir. Anayasa Değişiklik Teklifi'nin 9. maddesinde (yeni 8. madde) Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin niteliği ve uygulama alanları dikkate alındığında bu amaç daha da belirgin bir niteliğe bürünmektedir. Teklifin 9. maddesine göre Cumhurbaşkanı, anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ile dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler hususlarında kararname çıkaramıyor. Bu lafzın hilafından (lafın ters anlamından ) anayasanın diğer kısım ve bölümlerindeki çok geniş ve yaygın haklarla ilgili kararname çıkarabileceği anlamı çıkıyor. Bu yetkileri bir kişinin kullanması son derece tehlikelidir. Anayasanın üçüncü bölümünde yer alan sosyal ve ekonomik haklar konusunda kararname çıkarılabiliyor" dedi.

DHA