Usta gazeteci, SÖZCÜ Yazarı Uğur Dündar yepyeni bir kitap yazdı: “Ya Atatürk Olmasaydı”... Hafta başında kitapseverlerle buluşan kitap, çıktığı ilk günden itibaren büyük ilgi gördü. Dündar ile hem yeni kitabını, hem de gündemin önemli konularını değerlendirmek için çok özel bir yerde buluştuk; İzmir Birinci Kordon’daki Atatürk Müzesi’nde... Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, Fahrettin Altay, Fevzi Çakmak, İsmet İnönü ve Kazım Karabekir paşalarla birlikte Türkiye’yi kurtarma planı yaparken betimlendiği bölümde konuştuk. Milli mücadele ruhunu daha derinden duyumsayarak... Ve güneşli, güzel günlere inanarak...

ATATÜRK’Ü GELECEK KUŞAKLARA ANLATMAK BİR NAMUS BORCUDUR

- Kitabınızın adı çok güzel ve fikir veriyor ama sizden dinleyelim. Kitap bize ne söylüyor?
Büyük önder Atatürk’ün olmaması halinde bizim de olmayacağımızı anlatıyor. Bana göre Atatürk’ü en güzel anlatanlardan biri onun yanında bulunmuş olan gazeteci-yazar Falih Rıfkı Atay’dır. Muhteşem bir üslupla kaleme aldığı “Çankaya”da, Atatürk’ü bize tüm yönleriyle anlatır ve hatırlatır. Burada 30 Ağustos Zaferi’yle ilgili bir bölüm var. Kitabın da arka kapağına aldığım bu sözleri paylaşmak istiyorum: “Nemiz varsa, bağımsız bir devlet kurmuşsak, bir vatandaş olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu Batı’nın, vicdanımızı ve kafamızı Doğu’nun pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcağını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi 30 Ağustos zaferine borçluyuz.” Ben de her şeyimizi borçlu olduğumuz Atatürk’ü iyi anlatmanın, onu gelecek kuşaklara tüm yönleriyle aktarmanın her Türk aydını için bir namus borcu olduğuna inanıyorum. Ve bu kitapla o borcumun küçük bir taksidini ödemekten dolayı çok büyük mutluluk duyuyorum.

ATATÜRK’ÜN ÖNGÖRÜLERİ ONUN HİÇ YANILMADIĞINI GÖSTERİYOR 

- Kitapta başka neler var?
Falih Rıfkı Atay’ın yanı sıra tanışma bahtiyarlığını yaşadığım iki büyük tarihçiden daha var. Birisi, büyük önder Atatürk’ü, milli mücadeleyi ve cumhuriyet tarihini en iyi anlatan kalemlerden büyük usta Turgut Özakman. Onunla ilgili yazılarım da bu kitapta yer alıyor. Diğeri, cumhuriyet tarihini en iyi anlatan genç tarihçilerden Sinan Meydan. Kitapta onun yazılarına da yer verdim.

- Yakın dostunuz, usta sanatçı Müjdat Gezen’in de Atatürk’ü anlatan çok değerli tiyatro eserleri var. Atatürk’ü gelecek kuşaklara aktarma ve anlatma vazifenizin yanı sıra buradan da etkileşim oldu mu?
Müjdat, büyük önder Atatürk’le ilgili her sezon oyunlar sahneliyor. ‘Mustafam, Kemalim’, ‘1881’, ‘Olmasaydı’ ve bu yıl da İlker Başbuğ Paşa’nın yazdığı kitaptan uyarlanan ‘Mucize’. Ben hepsinden, özellikle ‘Olmasaydı’ oyunundan çok etkilendim.

- Son yıllarda Atatürk’e ve onun tam bağımsız, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olarak kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne ‘karşı devrim saldırıları’ doruk noktasına ulaştı. Ağır darbeler alan cumhuriyet tamamen ortadan kalkıyor mu? Atatürk yanıldı mı sizce?
Bana göre cumhuriyet öyle sağlam temeller üzerine kurulmuş ki, onu yıktığını zannedenler bile cumhuriyetin bir süre sonra tıpkı Anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğacağını göreceklerdir. Kimse ‘cumhuriyeti artık ayağa kalkamaz hale getirdik’ diye zannedip, sevinmesin. Atatürk hiçbir zaman yanılmamış. Bu özelliğini geleceğe dönük öngörülerinde de görüyoruz. Bugün insanoğlunun uzayla ilgili ulaşmak için çırpındığı hedefleri Atatürk daha o zamanlarda dile getirmiş. Dolayısıyla ‘Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır’ derken de Atatürk’ün yanılmadığına ben yürekten inanıyorum. Tarih bunu da yazacaktır.

Bir tane Türkiye var hepimiz omuz omuza vermek zorundayız!


- Başkanlık rejimini getirmesi planlanan anayasa değişiklik teklifi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Keşke bunlar hiç yaşanmasa diye değerlendiriyorum.

04gokmen15cm

Keşke cumhuriyet tarihinin en ağır sürecinin yaşandığı şu kritik günlerde böyle bir dayatma Meclis’e hiç gelmeseydi diye düşünüyorum. Bundan bir an önce vazgeçilmesinin Türkiye’ye kurulan tuzağı bozmak için yaşamsal önemde bir adım olacağına yürekten inanıyorum.

BU ANAYASA DAYATMASI KAMPLAŞMAYI DERİNLEŞTİRECEK

- Ancak AKP geri adım atacağa benzemiyor. Ne yapmak lazım? Çıkış yolu nedir?
Türkiye küresel bir kumpas içinde. Ülkemiz terör örgütleri PKK, IŞİD, FETÖ’ye karşı mücadele veriyor. Yüreğimizi yakan katliamlara maruz kalıyoruz. Bu arada Türkiye ağır bir ekonomik bunalıma doğru sürükleniyor. Cumhuriyet tarihinin en kritik, en tehlikeli sürecinden geçiyoruz. Böyle bir dönemde aslında bizim yeni bir rejim anlamına gelebilecek anayasa değişikliğini tartışmak yerine bu sarmalı yenmek için tüm ulusça yek vücut halinde hareket etmemiz zorunluluğu ortaya çıkıyor. Hangi siyasi görüşten olursak olalım, hepimizin aynı gemide bulunduğu ve bir tane Türkiye olduğu gerçeğini unutmadan, omuz omuza vermek zorundayız. Tek pusulamız cumhuriyetin kuruluş felsefesine dört elle sarılmak olmalı. Ama ne yazık ki bu anayasa dayatması, kamplaşmanın oluşturduğu fay hatlarını daha da derinleştirecek.

Başkanlık teklifi Meclis’ten geçer ama halk reddeder!


- TBMM’de maddeler oylanmaya başlandı. Yasaya göre oy kullanma işleminin gizli yapılması gerekirken, AKP’li milletvekillerinin açık oy kullanmasını nasıl karşılıyorsunuz?
Bu tam bir güvensizlik örneğidir. Tam manasıyla samimiyetsizlik ve korku.

- Başkanlık rejimine ‘evet’ diyen MHP’lilerin tutumuna ne diyorsunuz?
Eğer bu yasa TBMM’den geçerse bu Meclis de tarihe geçecek. Ama nasıl? Demokrasi tarihinde yetkilerini tek adama devreden ikinci meclis olarak geçecek. Birinci meclis 1933’te Hitler’in meclisine dönüşen Alman Ulusal Parlamentosu’ydu. Ondan sonra Almanya ve insanlığın yaşadıkları malum. Ben, AKP’lilerin yanı sıra MHP’li vekillerin de böyle bir vebali taşımayı üstlenmeyeceklerine inanmak istiyorum. Ama görünen tablo pek umut verici değil.

- Başkanlık sistemine ilişkin bu süreçte, sizce, TBMM’de ne olur, eğer Meclis’ten geçerse referandumda ne olur?
Çok net konuşacağım: Meclis’ten geçebilir ama halk kesin olarak reddeder.

Uğur Dündar’ın yeni kitabı YA ATATÜRK OLMASAYDI’yı www.sozcukitabevi.com’dan  ya da 0 212 948 22 78 numaralı telefondan temin edebilirsiniz...

04kitap15cm