Yeni anayasa oylamasında kritik dönemece girildi. Büyük bir sürprzi olmazsa paket Meclis'ten 'referandum' şartıyla geçecek. Türkiye önümüzdeki aylarda ülkenin sisteminin değişeceği referandumda oy kullanacak. Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya milletvekili Deniz Baykal, 'gergin' atfosferi Habertürk'e değerlendirdi. Kübra Par'ın sorularını yanıtlayan Baykal çarpıcı açıklamalarda ve uyarılarda bulundu.

"Daha önce 18 defa Anayasa değişikliği yapıldı" diyen Deniz Baykal "Bu son değişiklik onların tümünden farklıdır çünkü hiçbiri anayasal sistemimizin temelleri ile oynamamıştı. Demokratikleşmeye ve hukuk devletini güçlendirmeye yönelik olarak atılan adımlardı ve hemen hepsinde partiler arası uzlaşma büyük ölçüde gerçekleşmişti" diye konuştu.

MHP'NİN DESTEĞİ


Baykal pakete MHP'nin de destek verdiğinin hatırlatılması üzerine ise "Onu seçimde göreceğiz. Geçmiş seçimde aldıkları oy üzerinden hesap yaparak bu teklife meşruiyet kazandıramazlar. O oyu alırken 'Anayasa’yı böyle değiştireceğiz' dediler mi? Özellikle MHP, 'Anayasa’nın bu şekilde değiştirilmesine destek vereceğim' dedi mi? Tam tersine 'Başkanlığa karşıyız' dedi. Milletvekilleri arasında ve tabanda ciddi tartışma var. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy vermiş seçmenler elbette partilileriyle dayanışma içinde olma gereği hissedeceklerdir. Buna saygı duyuyorum ama onların da çok önemli bir kısmı meselenin içyüzünü anladıkça 'Ya bu da olmaz, bu yanlış' diyeceklerdir, diyorlar... 1920’den itibaren monarşi bitti, egemenlik milletin oldu. Millet adına egemenliği Meclis temsil etti. TBMM ne yapar? Kanun yapar. Kanun nedir? Hukuk. Biz hiçbir kişiye itaat etmeyiz. Kanuna itaat ederiz. Kanun, milletin yani hepimizin ortak iradesidir. Şimdi bu önerilen sistem işte bunu değiştirmek, Meclis’in de üstünde bir otorite yaratmak istiyor" yorumunda bulundu.

Getirilmesi planlanan sistemin 'sakıncalarına' dikkat çeken Baykal "Şu anki sistemde Cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetten yargılanabiliyor, oysa yeni sistemde her türlü suçtan yargılanabilecek. Bu, Cumhurbaşkanı’nın denetlenebileceği anlamına gelmiyor mu? Geçmişte, Cumhurbaşkanı’nın 700 milyarlık bütçenin tek kuruşunu harcaması mümkün değildi. Yani soruşturulması gereken bir icraat yapma yetkisi yoktu. Kararname çıkararak bir uygulama yapma konumunda değildi. Sorumluluğu olmayan bir Cumhurbaşkanı, elbette sadece vatana ihanetten soruşturulur. Şimdi 700-800 milyarlık bütçeyi tek bir adamın eline veriyorsunuz ve milletvekillerine bunu denetleme hakkı tanımıyorsunuz" diye konuştu.

MHP'nin “Çiftbaşlılık krize neden olabilir, devletin bekası tehlike altında. Bunu önlemek için acilen fiili durumu yasal hale getirmemiz lazım” eleştirisini yorumlayan tecrübeli siyayetçi buna ilişkin ise "Buna iki cevabım var. Bir, şu an acil bir beka sorunu olduğu iddiası abartılı bir iddiadır. İki, bu sorunun kaynağını yanlış teşhis eden bir yaklaşımdır. Türkiye’nin büyük sorunları var. Nereden geldi o sorunlar? Kim getirdi? Sen o sorunları getirenlere diyorsun ki: “Al götür Türkiye’yi.” Zaten söz dinlemeden alıp götürdüğü için bu hale geldi Türkiye. Bu Anayasa önerisi, tek adam düzeni getiren ve ülkenin fren ihtiyacını görmeyen bir öneri... Türkiye’yi bu hale getiren o değil mi? Şimdi ne değişti de MHP’nin gözünde Türkiye’nin kurtarıcısı haline geldi?" dedi.

‘100 YILLIK BİRİKİME İHANET ETMİŞ BİR MECLİS DAMGASINI YEMEMEMİZ LAZIM’


Baykal AKP'lilere de çağrı yaparak sözlerini şöyle sürdürdü “Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımız ‘Ben liderime güveniyorum’ diye düşünüyor olabilirler ama herkes bugün var, yarın yok... Sonra kim gelecek? Ben, Meclis’in şimdi bir tarihi sorumluluk anında olduğunu düşünüyorum. Bu, TBMM için köprüden önceki son çıkış. Sonra Meclis kendisini terk etmiş olacak. 100 yıllık birikime ihanet etmiş bir Meclis damgasını yemememiz lazım. Bu çıkarsa, Meclis tarihini ve temel değerlerini inkâr etmiş olacaktır. Çok ağır bir mesuliyettir. Bugün sadece duyguları ile hareket ediyorlar. Yarın ortaya çıkacak manzarayı bugünden görmek lazım. Bu yanlış bir şey, bu kişisel hegemonyaya götürür. Millete soracaksın ama ‘Seçilen hâkim-i mutlak olsun’ diyemezsiniz. Bir tek kişiye bu yetkiler verilemez, verilmemeli. Kim olursa olsun verilmemeli... Bir CHP’li Cumhurbaşkanı seçilecek olsa dahi ilk işi bu Anayasa’yı değiştirmek olmalıdır.”

CUMHURBAŞKANI'NIN YETKİLERİ


Baykal "Şu anki sistemde Cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetten yargılanabiliyor, oysa yeni sistemde her türlü suçtan yargılanabilecek. Bu, Cumhurbaşkanı’nın denetlenebileceği anlamına gelmiyor mu?" sorusuna ise şu şekilde yanıt verdi; "Geçmişte, Cumhurbaşkanı’nın 700 milyarlık bütçenin tek kuruşunu harcaması mümkün değildi. Yani soruşturulması gereken bir icraat yapma yetkisi yoktu. Kararname çıkararak bir uygulama yapma konumunda değildi. Sorumluluğu olmayan bir Cumhurbaşkanı, elbette sadece vatana ihanetten soruşturulur. Şimdi 700-800 milyarlık bütçeyi tek bir adamın eline veriyorsunuz ve milletvekillerine bunu denetleme hakkı tanımıyorsunuz.... Elbette bir cumhuriyet olarak devam ediyoruz ama tam demokrasi hedefinden sapıyoruz. Bir ülkede seçimlerin yapılması ve rejimin cumhuriyet olması, o ülkede özlediğimiz hukuk devleti ve demokrasi olduğu anlamına gelmiyor. İran İslam Cumhuriyeti bir cumhuriyet. Libya cumhuriyet, Mübarek’in Mısır’ı cumhuriyetti, Sisi’ninki de cumhuriyet... Bu mudur? Hukuk devleti ve demokrasi olmadan rejimin cumhuriyet olması, anlam ifade etmez. Türkiye, tek adam vesayetine doğru gidiyor. Yasamanın yürütme üzerinde hiçbir denetleme imkânı yok. Yargı da tamamen Cumhurbaşkanı’nın kontrolü altına giriyor.

"YARGILANMA TEHDİDİNE KARŞI GÜVENVE ALTINA ALMAYA ÇALIŞIYOR"


Deniz Baykal "Sayın Cumhurbaşkanı’nın kaygılarını çok iyi biliyorum ama bu Anayasa onu güvence altına almaz. Büyük sıkıntılar doğurur demiştiniz" sorusuna  ise “Çekincelerini çok iyi biliyorum” derken neyi kastediyorsunuz? Ben, ülkenin geleceğini güvence altına almaktan çok birileri kendini güvence altına alma ihtiyacı duyuyor diye düşünüyorum. Neye karşı? Demokratik bir siyasi tehdide karşı... Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran seçimi gibi bir seçimin ortaya koyabileceği tehdide karşı kendini güvence altına almaya çalışıyor. Karşısında iki tehdit görüyor; siyasi iktidarı kaybetme ve yargılanma tehdidi..." yanıtını verdi.

[old_news_related_template title="Deniz Baykal'dan TBMM'de tarihi konuşma" desc="TBMM’de görüşülmeye başlanan Anayasa paketinde ilk sözü alan CHP eski lideri Deniz Baykal tarihi bir konuşma yaptı. Önce babasını anan Baykal, ‘’TBMM tarafından İstiklal Madalyası ile onurlandırılmış bir istiklal gazisinin oğlu olarak, babamın helalliğini kazanabilmek için konuşmak zorundayım'’ dedi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/01/basliksiz-1-100.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/deniz-baykaldan-tbmmde-tarihi-konusma-1612847/"]

BAYKAL BAŞKANLIĞA İTİRAZININ 10 NEDENİNİ İSE ŞÖYLE SIRALADI


1-Milletvekili seçilirken halka sözler veriyoruz. “Şu ilçeye şu barajı yapmak lazım” diyebiliyoruz. Yeni sistemde milletvekillerinin hiçbir katkısı olmayacak. Bir bürokrata “Beni on binlerce insan seçti, bu bölgenin insanıyım, şunu yapmalısın” dediğimde, “Bu senin meselen değil, işine bak” diyecek. Bu, AKP milletvekilleri için de geçerli. Milletvekili olmanın bir ağırlığı kalmayacak.

2-100 yıllık Meclis geleneği bitecek. Başkan, dışarıdan istediği kişiyi bakan yapabilecek, seçilerek gelmediği halde milletvekilleriyle aynı haklara sahip olacaklar. Bakanlar ve başkan yardımcıları, Meclis’e bir defa gelip yemin edecekler ve bir daha uğramayacaklar.

3-Allah göstermesin, kimin ne kadar yaşayacağı bilinmez; başına bir şey gelirse başkanın yerine hangi başkan yardımcısı geçecek? Devlet düzeninde “İhtiyaç çıkarsa bakarız” anlayışı olabilir mi?

4-Cumhurbaşkanı canı istediğinde Meclis’i feshedebilecek.

5-Meclis hükümeti denetleyemeyecek. Gensoru kalkıyor, güvenoyu kalkıyor...

6- Milletvekili kanun çıkardığı zaman, Cumhurbaşkanı veto edebilecek. Şimdi de edebiliyor ama artık basit çoğunlukla değil, nitelikli çoğunluk yani 301 oy gerekecek.

7-Cumhurbaşkanı, tek başına OHAL ilan edebilecek. OHAL sırasında çıkaracağı kararnamelerle hukuki olarak dokunulmaz haklara dokunabilecek, Anayasa’yı bile değiştirebilecek.

8- “İcraatlarımı beğenmezsen beni Yüce Divan’a sevk et” diyor. Peki nasıl? 600 milletvekilinden 400’ü oy verirse... Yahu o partinin başkanı, o seçti milletvekillerini! Hadi Yüce Divan’da yargılandı diyelim. Yüce Divan’daki 15 yargıcın 12’sini bizzat kendisi atamış olacak.

9-HSYK da ortada. 4 üyeyi doğrudan o belirleyecek. Kalan 7’yi de çoğunluğu kendi partisinden oluşan milletvekilleri...

10-Bütün bunlar, halkın sağduyusuyla alay etmektir.