"İkide bir tek adam, o zaman Gazi Mustafa Kemal'e hakaret ediyorsun. İnönü'yle anlaşabildi mi, anlaşamadı. İnönü Cumhurbaşkanı oldu o da yine başbakanıyla anlaşamdı. Celal Bayar aynı şekilde. Ondan sonra dönem bitti ve çok başlı, yeni bir süreç başladı. O süreç de işte bize kadar geldi. Dertli olanlara baktığımızda Demirel, Özal, Erbakan, Türkeş, Yazıcıoğlu rahatsız. Biz Türk tipi cumhurbaşkanlığı sistemiyle geliyoruz. Onların aynısını yapmak zorunda değiliz. Tamamen yerli ve millidir. Biz Türk tipi Başkanlık sistemi ile geliyoruz. İlla onların aynısını yapmak zorunda değiliz.


Erdoğan, 15 Temmuz'da düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak "Sadece güç ve tahakküm olduğunda ise FETÖ'nün düştüğü ihanet çukuruna yuvarlanmak kaçınılmaz hale gelir. Sinsice kurulan planlar bir gecede boşa çıkar. Biz yaparız diyenler bir gecede ilahi tokadı yiyerek, milletimizin o duruşuyla yerle yeksan oldular" diye konuştu.

 

Erdoğan'ın konuşmasından satırlar...

 

"İlahi tokadı yiyerek yerle yeksan oldular"

"Bu çatının altında yetişmiş hiçbir genç vatanına, milletine kurşun sıkmadı. Vakfımıza gönül vermiş hiçbir kardeşim İslam düşmanlarına kapıkulu olmadı. Gözünü ve gönlünü Hakkın rızasını kilitleyince Rabbim önünü açıyor. Sadece güç ve tahakküm olduğunda ise FETÖ'nün düştüğü ihanet çukuruna yuvarlanmak kaçınılmaz hale gelir. Sinsice kurulan planlar bir gecede boşa çıkar. Biz yaparız diyenler bir gecede ilahi tokadı yiyerek, milletimizin o duruşuyla yerle yeksan oldular.

 O utanç günlerini unutmadık

"Yarım asra yaklaşan birikimiyle İlim Yayma Vakfı, Türkiye'nin hafızasıdır. Özgürlük atmosferini yakalamak için ne bedeller ödendiğini çok iyi biliyorsunuz. 1970'li yıllarda bu ülkenin gençliğinin sağ-sol denilerek nasıl parçalandığının en yakın şahidisiniz. 1990'lı yıllarda bu ülke evlatlarının yüzlerine üniversite kapılarının nasıl kapatıldığını bizzat gördünüz. İmam hatip okullarının tehdit olarak görülüp kapılarına kilit vurulduğuna hep birlikte şahit olduk. Güvenlik güçlerinin Fatih'te, Sultanbeyli'de başörtülü avına çıktığı o utanç günlerini unutmadık, unutmayacağız. Demokrasinin askıda olduğu, özgürlüklerin rafa kaldırıldığı o kara günleri hep hatırlayacağız.

"2002'den beri özgürlüklere, ekonomide, diplomaside yaşanan sessiz devrimin en yakın şahidi buradaki dostlarımızdır. Ekonomisi IMF komiserleri tarafından yönetilen bir ülke devraldık. Süreç o kadar kararlı bir şekilde yürüdü ki, 2013'te 23,5 milyar dolar olan IMF borcumuzu sıfırladık, iş bitti. Ondan sonra onlar bizden borç istedi. 5 milyar dolar borç verdik. O dönemde 27,5 milyar dolar Merkez Bankası rezervi vardı, bu şimdi 120 milyar dolarlarda. Bütün mesele azimdir, inançtır; tabi ki işini bilmektir.

Kızlarımız başörtüsü ile emniyete silahlı kuvvetlerine girebiliyor

"Eğitim sistemi çökmüş, sağlık sistemi bitmiş, adalet sistemi çökmüş bir Türkiye'den bugünlere geldik. Ekonomiyi 3 kat büyüttük. Geçmişte hayal dahi edilemeyen reformları hayata geçirdik. Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik dedik. Kadınlarımızın, gençlerimizin önlerindeki engelleri her alanda kaldırdık. Bugün kızlarımız başörtüleriyle devlette, akademide, yargıda, silahlı kuvvetlerde serbestçe görev yapabiliyor.

"İşte 16 Nisan aynı zamanda bunun kararının verileceği gündür. 16 Nisan bir kırılma günü. Hayır diyenlere bakıyoruz, bunlar 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne de hayır dediler, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne, Osman Gazi Köprüsü'ne, Marmaray'a da, Avrasya Tüneli'ne de hayır dediler. 18 Mart Çanakkale Köprüsü'ne de utanma olmasa hayır derler. Demek ki doğru yoldayız. Onlar bunlara hayır dediğine göre biz istikametteyiz. Bunlarda yalan bol, aldanan da çok. Onun için kararlı bir şekilde adım atacağız.

Feyzioğlu'na sert tepki: Sözde hukukçu, sözde profesör!..

"Avrupa'da, oralara giden bakan arkadaşlarımızı konuşturmuyorlar. Niye? PKK'yı, FETÖ'cüleri konuşturuyorlar. Türkiye'den Barolar Birliği Başkanı oraya gidiyor, terör örgütü uzantılarıyla toplantılar yapıyor. Sözde hukukuçu, sözde profesör. Demek ki istikamet üzereyiz. Kandil'deki hayır diyorsa, onlarla hareket edilir mi? İmralı'daki ülkemizdeki katiller değil mi? Bunlarla hareket etmek düşündürücü değil mi?

"Türkiye'den Daily Sabah'ı Avrupa Parlamentosu'na sokmak istemeyenler var. Bunlar neyi getiriyor biliyor musunu, karşılığını getiriyor. Onlar burada yerli, milli bir gazetemizi oraya sokmuyorsa, siz de bunun karşılığını göreceksiniz.

"Son 14 yılın kaybedenleri kimler? Bunun tespiti çok iyi yapmalıyız. Faiz düzeni üzerinden milletin ekmeğine, emeğine ortak olanlar kaybetti. Darbecilerin hazırladığı Anayasalar tarafından kollanan, korunan vesayet odakları kaybetti. Kürt kardeşlerimizin hayatlarını çukurla, hendekle karartan terör baronları kaybetti. Ekonomi çökmüş eski Türkiye'yi sömürenler kaybetti. Yıllardır bu ülkenin kıt kaynaklarını hortumlayanlar, son 14 yılın anlamını çok iyi biliyorlar. Tarihi kahramanlıklarla dolu bu milleti, gerici, makarnacı, göbeğini kaşıyan diye aşağılayanlar son 14 yılda yaşanan değişimin farkındalar. Yarım asırdır Avrupa kapılarında sığıntı gibi bekleyenler, son 14 yılın ve Cumhurbaşkanlığı sisteminin ne demek olduğunun farkındalar.

 

"Bu saldırılarla ilk defa karşılaşmıyoruz. Suikast girişiminden, darbe girişimine birçok tehdide maruz kaldık. Bu zorlu yolculukta manşetlerle, iftiralarla çarpışa çarpışa bugünlere geldik. Bildirilerin, kapatma davalarının bizi yıldırmasına izin vermedik. Şimdi birileri, 'Bu sistem parlamentoyu fesheden sistemdir'. Sıfatı avukat. Bunları anlamak mümkün değil. Ana muhalefetin başındaki zatın yalancılığına alıştık da, siz de aynı lafları etmeyin, güya okumuşsunuz. Cumhurbaşkanının fesih yetkisi yok.

"Artık maskeli balo sona erdi. Diplomasiyi bir kenara bıraktılar"

Bir diğer farklı konu, yalan üstüne yalanlar; biz bunlardan bıktık. Şimdiye kadar maşalarıyla silah verdikleri, sırtını sıvazladıkları terör örgütleriyle, 1 dolarlık ajanlarıyla bizi sıkıştırmaya çalışanlar bizzat sahaya indirler. Artık maskeli balo sona erdi. Diplomasiyi bir kenara bıraktılar. Güçlenen Türkiye'den duydukları rahatsızlığı saklamıyorlar. Yıllardır içlerinde biriktirdikleri nefreti, hıncı, televizyonlardan, gazetelerden kusuyorlar. Bunlar 16 Nisan'ın önemli ve kritik bir gün olduğunun farkındalar. Türkiye'nin yönetim sisteminin değil, yıllardır istismar ettikleri düzenin yıkılma tehlikesinde olduklarını çok iyi biliyorlar.

"O zaman Gazi Mustafa Kemal'e hakaret ediyorsun"

"İkide bir tek adam, o zaman Gazi Mustafa Kemal'e hakaret ediyorsun. İnönü'yle anlaşabildi mi, anlaşamadı. İnönü Cumhurbaşkanı oldu o da yine başbakanıyla anlaşamdı. Celal Bayar aynı şekilde. Ondan sonra dönem bitti ve çok başlı, yeni bir süreç başladı. O süreç de işte bize kadar geldi. Dertli olanlara baktığımızda Demirel, Özal, Erbakan, Türkeş, Yazıcıoğlu rahatsız. Biz Türk tipi cumhurbaşkanlığı sistemiyle geliyoruz. Onların aynısını yapmak zorunda değiliz. Tamamen yerli ve millidir.

"Hollanda'da bizi sayımızı azaltmakla tehdit ediyorlar. En az 5 çocuk yapın. Rahatsız olmuşlar. Senin vatandaşın değil mi; 3 de yapar 5 de yapar. Bütün mesele şuurlu bir yaklaşım gösterildiği zaman bunlar hortluyorlar. Utanmasalar yeniden gaz odalarını, toplama kamplarını gündeme getirecekler. Biz Srebrenitsa'yı unutabilir miyiz? İşte bu Hollanda zihniyeti budur. Faşist diyince rahatsız oluyorlar.