Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Sincan'da Cezaevi Kampusü içerisindeki duruşma salonunda görülen duruşmanın bugünkü celsesinde Kurmay Albay Fırat Alakuş savunma yaptı. Fırat Alakuş için, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanlığı'nda derdest edildiğinde yaşadıklarını anlattığı ifadesinde, 'Bir müddet sonra gidiyoruz deyip beni aldılar. Kapıdan çıktığımda tam taçhizatlı, kafasında çelik miğfer ve silahlı bir şekilde, ürkütücü bir yüz ifadesi ile karşıma çıkan asker şahıs dikkatimi çekti. Sonradan bu kişinin Kurmay Albay Fırat Alakuş olduğunu öğrendimö şeklinde bahsetmişti.

[caption id="attachment_1868647" align="aligncenter" width="800"]FOTO:DHA - Sincan'daki tarihi davada bugün 4'üncü duruşma görülüyor... FOTO:DHA - Sincan'daki tarihi davada bugün 4'üncü duruşma görülüyor...[/caption]

'BEN VE TİMİM TUZAĞA DÜŞÜRÜLDÜK'


İfadesinde suçlamaları kabul etmeyen Alakuş, 'Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı duran bütün terör örgütlerine karşı mücadele ettim. FETÖ ile ne ilgim ne de irtibatım var. Menfur darbe girişimini kim, kimler, ne zaman, ne şekilde planladı bilmiyorum. Darbe teşebbüsünde doğrudan ya da dolaylı bir şekilde icraatım olmadı diye düşünüyorum. Genelkurmay Başkanlığının emniyetini sağlamak için emir komuta içinde görevimi icra ettim. Ben ve timimim darbeciler tarafından tuzağa düşürüldüğüne inanıyorum' dedi.

'GÖREVİ ZEKAİ AKSAKALLI VERDİ'


Sanık Alakuş, kendisine verilen görevin 'Alınan bir istihbarat dayalı olarak terör örgütlerinin muhtemel bir eylemeni karşı genel kurmay başkanlığının takviye edilmesiydi. Görevi bizzat ÖKK Komutanı Zekai Aksakallı'dan aldım. Görevin detayını ise Albay Ümit Bak'tan öğrenmem söylendi' diye konuştu.

AKSAKALLI'YI SUÇLADI


15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili aralarında sözde "Yurtta Sulh Konseyiö üyelerinin de bulunduğu 221 sanık hakkında açılan davada savunma yapan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın ifadesinde 'ürkütücü' dediği eski Kurmay Albay Fırat Alakuş savunmasını yaptı. Sanık Alakuş, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'yı suçlayarak, " Geçmişinde FETÖ ile ilişkisini bilenlere karşı karalama kampanyasına girdiğini düşünüyorum" dedi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsünde görülen duruşmada savunmasını yapan sanık Fırat Alakuş, suçlamaları kabul etmedi. Görevi boyunca teröristlerle mücadele ettiğini söyleyen Alakuş, "FETÖ ile ne ilgim, ne de irtibatım mevcuttur. Menfur darbe girişimi kapsamında kim, kimler, ne zaman, ne şekilde bu darbeyi planladı bilmiyorum. Darbe teşebbüsünde doğrudan ya da dolaylı bir icraatım olmadı. Birliğim Genelkurmay Başkanlığının emniyetini sağlamak için emir komuta içinde görevini icra etmiştir. Ben ve timimin darbeciler tarafından tuzağa düşürüldüğüne inanıyorum. Mağdur olduğumuzu düşünüyorum" diye konuştu.

GÖREVİ AKSAKALLI VERDİ


Alakuş, 11 Temmuz 2016 tarihinde Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'nın, Genelkurmay Karargahında koruma görevinin takviye edilmesini emrettiğini belirterek, "Zekai Aksakallı, Özel Kuvvetler Komutanlığı Harekat Eğitim Şube Müdürü Albay Ümit Bak ile görüşüp görevin ayrıntısını öğrenmemi söyledi. Ümit Bak, DEAŞ terör örgütü tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alacak, Merasim Sokak'taki saldırı gibi ses getirici eylemi 15 Temmuz'da yapılacağı yönünden istihbarat alındığını söyledi. Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesinin korunmasını emretti. Komutanların 4. Ana Jet Üssü'ne tahliye edilmemiz istendi" diye konuştu.

SAAT 21.21'DE GENELKURMAY BAŞKANLIĞINA GİRİŞ YAPTIK


15 Temmuz günü Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında bulunan Murat Korkmaz'la görüştükten sonra personeliyle Genelkurmaya intikal etmeye başladıklarını anlatan Alakuş, "Saat 21.21'de Genelkurmay Başkanlığına giriş yaparak Genelkurmay Başkanımızın bulunduğu komuta katına intikal ettik. İlk olarak katın girişinin emniyetini takviye ettik. İntikal sırasında personele bunun artık yakın koruma tatbikatı olmadığını, hassas terör tehdidi olmasına yönelik emniyet aldığımızı söyledim. Ancak otobüsün içinde bir kısım personel duymamış olabilir bu da benim hatamdır. Personele orada emir subayları ve koruma personelleriyle birlikte hareket etme emri verdim. Karargaha girdikten sonra Destek Grup Komutanı Cengiz Albayın yanına gittim. Görevimi kendisine söyledim. Zannediyorum kendisinin bilgisi yoktu" diye konuştu.

2. BAŞKAN GÜLER'İN AKAR'IN EMRİ İLE TAHLİYE EDİLDİĞİNİ ÖĞRENDİM


Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın hemen karşısındaki odada olduğunu söyleyen Alakuş şöyle devam etti: "O esnada Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler'in, Genelkurmay Başkanı Akar'ın emriyle tahliye edildiğini öğrendim. Çok kısa bir süre sonra dışarıdan silah sesleri gelmeye başladı. Önceliğimizin Genelkurmay Başkanımızın emniyeti olduğunu söyledim. Komuta katının girişlerinde emniyet tedbirlerinin alınmasını emrettim. Müteakiben A giriş kapısına girip 'ne oluyor' dediğimde 'komutanım silah sesi yakından geliyor' dediler. Tam o sırada Genelkurmay Başkanımızın Özel Kalem Müdürü geldi ve 'Kara Kuvvetleri Komutanı nizamiyeden giriş yaptı buraya geliyor. Süratle onun karargaha girişini sağlamamız lazım' dedi. Kara Kuvvetleri Komutanı içeriye girerken silah sesi gelmeye başladı. O sırada Kara Kuvvetleri Komutanımız ve yanındakiler yattılar. Bizde de çelik yelek vardı. Yanlarına geçtik emniyetlerini almak için. Genelkurmay Başkanının emir astsubayı Serhat Başçavuş geldi ve 'komutanım Genelkurmay 2. Başkanımızın odasına alalım' dedi. Biz de süratle komutanımızı ve yanındaki heyeti 2. Başkanın odasına aldık. Daha sonra yine aşağıya indim. Dışarıda ne olduğunu anlamaya çalıştım ama kaos ortamı vardı. Dışarıya çıkmadım. Öncelikle Karargah içindeki emniyetin sağlanmasına gayret ettim. Yine Serhat Başçavuş 'komutanım emir verdi. Şimdi helikopter gelecek komutanımızı tahliye etmemizi emrediyor' dedi. Yakın korumasını sağlamak için yukarıya çıktım. Orada personelim arasında bulunan Halit geldi ve 'komutanım tam anlayamadım ama Genelkurmay 2. Başkanının aracına ateş edilmiş. Bir personel şehit olmuş, bir personel de yaralanmış. Komutanı emniyetli bölgeye almışlar' dedi. Genelkurmay Başkanımız Akar'ı tahliye etmek için 6 kişi yeterli dedim. Biz komutanımızın çıkışında tedbir aldık. Müteakiben Hulusi Akar, Mehmet Dişli ve bir emir astsubayı makam odasından çıktı. O esnada şapkasını istediğini hatırlıyorum. Yanındaki Mehmet Dişli ile konuşarak süratle aşağıya indi. Ayyıldız Caddesindeki helikoptere intikal ettik ve 3 personele komutanla birlikte hareket etme emri verdim."

Daha sonra Karargaha tankların giriş yaptığını gördüğünü anlatan Alakuş, "Bu esnada darbe girişiminin bildirisinin televizyondan okunmasına şahit oldum. O andan itibaren enteresan bir durumla karşı karşıya olduğumuzu gördüm. Cumhurbaşkanının açıklamalarını da dinleyince açıkçası enteresan bir durumla karşı karşıya kaldığımızı samimiyetle ifade etmek istiyorum" dedi.

PERSONELİM HALKA VE KOLLUK GÜÇLERİNE ATEŞ ETMEDİ


Alakuş, olup biteni değerlendirdiğinde bu işin sonunun parlak gözükmediğinin anladığını söyleyerek şöyle devam etti: "Benim ve birliğimin tuzağa düşürülmüş olabileceğimizi düşünmeye başladım. Personeli tedbiren Karargahın girişine doğru çekmeye başladım. Ben ve personelim ne kolluk güçlerine, ne de sivil halka ateş etmedi. Biz yalnızca verilen emirleri yerine getirdik. Askerlerimi topladım ve 'biz verilen görevi en layığıyla yerine getirdik. Bu bir darbe girişimidir. Biz bunun içinde olmayacağız. Polise, vatandaşa ateş etmeyeceğiz ve teslim olacağız' dedim. Personelle birlikte teslim olmamızla müteakip Ankara Emniyet Müdürlüğüne götürüldük" ifadelerini kullandı. (DHA)