SÖZCÜ’ye yönelik 19 Mayıs günü başlatılan algı operasyonunda soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Asım Ekren tarafından yürütülen soruşturmada iddianame hazırlandı. İddianamede SÖZCÜ imtiyaz sahibi Burak Akbay’a “Silahlı Terör Örgütü Yönetmek ve Propagandası yapmak” suçlaması yapıldı. İddianamede, İzmir muhabiri Gökmen Ulu, Mediha Olgun ve Mali İşler Müdürü Yonca Yücekaleli hakkında da “Silahlı Terör Örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım ettikleri” öne sürüldü. Burak Akbay’ın 16,5 yıldan 30 yıla kadar hapsi istenirken; soruşturmanın tek tutuklusu olan gazetenin İzmir muhabiri Gökmen Ulu ile 21 Eylül’de tahliye edilen İnternet Sorumlu Haber Müdürü Mediha Olgun ve Mali İşler Müdürü Yonca Yücekaleli’nin 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisleri talep edildi.

ÇÜRÜTÜLEN HABER DELİL OLDU

İddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gün, saat 16.00 sıralarında “Sözcü Erdoğan’ı buldu” haberiyle internet sitesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te bulunduğu yerin ayrıntılı konumunun tam olarak haber yapıldığı, fotoğraflarının paylaşıldığı belirtilerek Cumhurbaşkanı’nın o ana kadar bulunduğu coğrafi yerin ayrıntılı mevkii ve konumunun kamuoyunca bilinmediği, bu haberle birlikte kamuoyunca öğrenildiği ifade edildi. Daha sonra FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyelerince Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı silahlı isyan başlatıldığı, örgüt üyelerinin Cumhurbaşkanı’nın bulunduğu yere baskın yaptığına dikkat çekildi. Oysa, Ankara’da hazırlanan 4 FETÖ iddianamesi ve TBMM 15 Temmuz Raporu’nda darbecilerin günler öncesinden keşif yaptıkları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerini tespit ettikleri ortaya çıkmıştı.

BİLİRKİŞİ RAPORU İDDİANAMEDE

İddianamede, taraflı olduğunu açıklayan, FETÖ’cü Bank Asya müşterisi olduğu ortaya çıkan ve sosyal medyada Atatürk’e hakaret etmekten kaçınmayan Ömer Faruk Gerçek’in hazırladığı bilirkişi raporuna da kapsamlı olarak yer verildi. İddianamede MASAK tarafından hazırlanan ve Akbay’ın FETÖ ile ticari bir ilişkisinin olmadığına dair hazırlanan rapor da yer aldı. SÖZCÜ’ye yapılan operasyondan 3 gün önce hazırlanan MASAK raporunda şu ifadeler yer almıştı: “Sözcü Gazetesi imtiyaz sahibi Burak Akbay’ın hesap hareketlerinde belirtilen yüklü para yatırma - havale gönderme - bakiyenin, gazetecilik faaliyeti / Sözcü Gazetesi'ni çıkaran ticari şirket geliri kapsamında olup olmadığı hususunda belgeleri itibariyle aleyhe bir tespit yapılamadığı…”

YANDAŞ MEDYANIN DEDİKODULARI

İddianamede SÖZCÜ ile ilgili yandaş medyada çıkan algı haberlerine de itibar edildi. İddianamede aynen şu ifadeler yer aldı: “Sözcü Gazetesi sahibi ve bazı yönetici ve yazarlarının FETÖ/PDY örgütü ile ilişki içinde olduğuna dair diğer medya organlarında çeşitli gazeteciler tarafından da dile getirildiği...” İddianameye tanık beyanları da girdi. SÖZCÜ hakkındaki soruşturmada tanık olarak yer alan isimler de dikkat çekti. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in sağ kolu olan Hüseyin Gülerce, yıllarca FETÖ’nün sözcülüğünü yapan Fehmi Koru, gazeteciler Cem Küçük, Fuat Uğur, Ersoy Dede tanık olarak yer aldı.

“ÖYLE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”

Cem Küçük’ün ifadesinde Saygı Öztürk’ün amcasının oğlu olmadığı halde bu yönde algı yapılarak FETÖ’cü Hamidullah Öztürk ile akrabalık bağı olduğu yalanı bir kez daha dillendirildi. Küçük, ifadesinde iddiasını somut delil göstermek yerine “Öyle olduğunu düşünüyorum” diyerek devam ettirdi. Küçük, ifadesinde; Hamidullah Öztürk ile Saygı Öztürk arasında akrabalık bağı olduğu iddiasını şöyle sürdürdü: “Öz amcası değil ise de aynı köylü ve akrabası olduğunu düşünüyorum. Yani soy isimlerinin aynı olması akrabalık bağından olabilir.”

FETÖ’CÜ KORU’NUN YALANI

Star yazarı Ersoy Dede de ifadesinde bir dergide yazdığı yazıyı tekrarlayarak Fehmi Koru’nun Burak Akbay ile ilgili ifadelerini sorguladığını belirtti. Dede’nin ifadesinde “Fehmi Koru’nun, Taha Kıvanç Mahlas ismi ile Yeni Şafak Gazetesi’nde yazmış olduğu 2010 yılındaki yazısında Sözcü Gazetesi’nin sahibi olan Akbay’ın cemaat evlerinde yetiştiğini belirttiğini, yazısında bu yazıyı referans aldığını, mesleğinin gazetecilik olduğunu, gazeteciliğin en önemli özelliklerden birinin şüpheci ve sorgulayıcı olunması gerektiğini, tecrübeleri, duydukları ve yaşananlardan Sözcü Gazetesi’nin yayın politikasının FETÖ’ye hizmet eder nitelikte olduğunu söylediği” belirtildi.

SAVCI KENDİSİYLE ÇELİŞMİŞ

İddianamede dikkat çekici bir ayrıntı da SÖZCÜ’nün patronu Burak Akbay’la ilgili. Savcı, “Burak Akbay’ın FETÖ/PDY’nin amaçları, bilgi ve talimatları doğrultusunda Sözcü Gazetesi’ni faaliyete geçirdiğini, örgütün özelliği gereği farklı görünüm ve kamuoyuna bu şekilde imaj vermek için gerçekte örgüte karşı olduğu bilinen, çalışan yazarların bir kısmını uygulamadaki imkan ve usuller çerçevesinde gazeteye aldığını” anlattı. Gazetenin faaliyetleri itibarıyla gündelik konularda daha çok FETÖ’nün de eleştirildiği, hatta zaman zaman gazete - yönetimi - çalışanları ile FETÖ ile ilgisi olduğu anlaşılanlar arasında basın kanunu, tazminat hukuku kapsamında karşılıklı başvuruların yapıldığı belirtildi. Sayfa 70’te gazeteyi FETÖ’nün kurdurduğu iddia edilirken, 71’inci sayfada “Kuruluş aşaması dışında ilerleyen aşamalarda örgüt ile Akbay'ın aynı amaçta birleşmiş olmaları da mümkün…” denildi. Yani savcılık gazeteyi kimin kurduğu konusunda ‘kararsız’ kalmış. Oysa duayen gazeteci Ertuğrul Akbay ve SÖZCÜ yazarı Rahmi Turan tanık ifadelerinde SÖZCÜ’nün nasıl kurulduğunu anlattı ve bu da iddianamede yer aldı.

aklama

FETÖ Çatı İddianamesi’nde SÖZCÜ’yle ilgili delil yok!


SÖZCÜ’ye yönelik soruşturmayı yöneten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 17 Mayıs 2017’de, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan “FETÖ Çatı İddianamesi”ndeki medya yapılanmasıyla ilgili bir bilgi istedi. Savcılık, SÖZCÜ’nün örgüt tarafından kurulup kurulmadığını ve bu konuda delillerinin olup olmadığını sordu. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nden 25 Mayıs’ta verilen yanıtta şöyle denildi: “Çatı İddianamesi’nin bazı kısımlarında SÖZCÜ Gazetesi’nin adı geçmekte, bu gazeteyle ilgili herhangi bir delil olmayıp, incelemeniz için iddianame yazımız ekinde gönderilmiştir.”

Basın tarihine kara leke


Gazete manşeti suç sayıldı


İstanbul Cumhuriyet Savcısı Asım Ekren’in hazırladığı 73 sayfalık iddianamede, SÖZCÜ Gazetesi’nin manşetleri suç sayıldı. Gazetenin sadece haber amacıyla attığı manşetlerin delil olması basın tarihine kara leke olarak geçti. SÖZCÜ, FETÖ’nün Ergenekon, Balyoz, Şike, OdaTv ve benzeri kumpaslarında bugün bize çamur atanlar gibi davranmamış tam tersine örgütü çökerten manşetler atmıştı. Yandaş medya FETÖ ile kol kola iken SÖZCÜ Gazetesi ve yazarları FETÖ’nün açtığı yüzlerce davayla uğraşmak zorunda kalmıştı.

01kupur-1-3

SÖZCÜ, 17-25 Aralık operasyonlarında da diğer gazetelerde çıkan haberlerden farklı konular işlememiş, FETÖ operasyonu olduğu sonradan çıkan gelişmeleri haberleştirmişti. Yine SÖZCÜ, FETÖ’yle ilgili yüzlerce manşete ve habere imza atmış haberlere yer vermişti.

 SÖZCÜ’ye, 17-25 Aralık 2013 operasyonlarını neden haberleştirdiği konusunda suçlama getiren savcılık o günlerde medyanın önemli gazetelerinde ve televizyonlarında atılan başlıkları unuttu. O günlerde basın kuruluşları işte bu manşetlerle çıkmış ve operasyonları haberleştirmişti. SÖZCÜ’ye, 17-25 Aralık 2013 operasyonlarını neden haberleştirdiği konusunda suçlama getiren savcılık o günlerde medyanın önemli gazetelerinde ve televizyonlarında atılan başlıkları unuttu. O günlerde basın kuruluşları işte bu manşetlerle çıkmış ve operasyonları haberleştirmişti.

ALGI OPERASYONU 19 MAYIS GÜNÜ BAŞLATILMIŞTI


SÖZCÜ’ye yönelik algı operasyonu 19 Mayıs günü yani Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda başlatılmıştı. Arkadaşlarımız Gökmen Ulu, Mediha Olgun ve Yonca Yücekaleli gözaltına alınmış, Ulu ve Olgun 26 Mayıs’ta tutuklanmıştı.

Gökmen Ulu, hakim karşısında tam bir saat boyunca tutuklanmasına neden olan haberin ayrıntılarını anlattı. Gökmen Ulu, hakim karşısında tam bir saat boyunca tutuklanmasına neden olan haberin ayrıntılarını anlattı.


 

ARKADAŞIMIZ GÖKMEN 131 GÜNDÜR TUTUKLU


Mediha Olgun ve Gökmen Ulu, SÖZCÜ’yü yok etmek amacıyla başlatılan algı operasyonu sonrası tutuklandı. Mediha Olgun için 22 Eylül akşamı nöbetçi İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği tarafından adli kontrol şartıyla tahliye kararı çıktı. Şimdi tüm Türkiye 131 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan arkadaşımız Gökmen’in serbest kalacağı günü hasretle ve umutla bekliyor.