Fehmi Ekmekçi'nin sozcu.com.tr'ye gönderdiği mektubuna göre; 'Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün aramızdan ayrıldığı saat 09:05 yerine, hatalı ve gerçek dışı saat uygulaması nedeniyle 08:05'de olduğu durum yaşatılmaktadır.'

İşte o Prof. Ekmekçi'nin o yazısı:

YALAN (GERÇEK DIŞI YA DA GERÇEK OLMAYAN) YAŞAM

2016 Ekim ayından beri yaz saati uygulamasının sürekli, yıl boyunca(kış saati uygulaması iptal edilerek) yapılmasıyla son iki yıldır ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 10 Kasım günü anma törenlerinde dikkate alınan saatin hatalı bir uygulaması, bir akademisyen olarak benim dikkatimden kaçmamıştır. Hem geçen yıl ve hem de bu yıl bu hataya çevremde bulunan pek çok akademisyen ve idarecinin dikkatini çekmeme rağmen maalesef bu hatanın sürdürülerek uygulanması beni üzdü, düşündürttü. Bu nedenle bu bilgilendirme yazısını bir akademisyen olarak kaleme alıp ülkemdeki tüm yazılı basında(gazeteler) yayınlanmasını istedim. Bu bir siyasi değerlendirme yazısı değildir. Yaşam olarak insanları her alanda hataya sürükleyen ve değimi yerindeyse yalan(gerçek dışı) bir ortamda yaşamın sürdürülmesini sağlayan uygulamalara dikkatleri çekmeye çalıştığım bir akademik değerlendirme ve irdeleme yazısıdır.

Zaman tanımı ve ölçümü, ülkemizde bu konuda yapılan hatalı uygulamalar:

“Popüler Bilim” dergisinin 246. sayısında yayınlanan “Zaman ve Ölçümü Üzerine” başlıklı makalemde (bkz. Popüler Bilim, Şubat-Mart 2016, sayı:246, sayfa:55) belirttiğim gibi, zaman kavramına ayrıntılı formüllere girmeden bakılırsa;

Dünya(Gök bilimde Yer küre olarak adlandırılan) üzerinde yaşayan insanlığın dönemli olayları yaşaması ve algılaması ile zaman denilen olguyu, yaşamında karşılaştığı her olayı meydana geldiği zamana ve olayın olduğu yere bağlı olarak tanımlayan ve böylece tarihi olayları anlatma, başkalarına aktarma ve kaydetmeye çalıştığı ilgili tüm tarihi belgelerden görülmektedir.

Dünyada tarih boyunca yaşamış olan uygarlıkların yeryüzündeki yaşantılarında farkına vardıkları ve böylece Güneş saatinin kullanılmaya başlandığı M.Ö. 4000 yıllarındaki günlerden beri, günlük yaşamın düzenlenmesinde temel alınan gündüz ve gecenin oluşumu, zamanın bir ölçü birimi olarak “gün” kavramını ortaya çıkarmıştır. Zaman denilen kavramın algılanmasında önemli katkıları olan bazı gözlemsel kanıtlar olmasaydı(örneğin her gün Güneş’in ve diğer gök cisimlerinin doğma batma olayları, mevsim ve tekrarı gibi gözlemsel kanıtlar), böyle bir kavramın ne varlığı anlaşılırdı ne de onun ölçümü için bir gerekçe olurdu. Zamanın ölçümünde dikkate alınan birimler de zamanın tanımı kadar önemlidir ve doğru olmalıdır. Aksi takdirde gerçek olmayan, hatalı bir değerlendirme ve ölçüme dayanan yalan bir yaşam sürdürülmüş olur.

Yer küre Güneş etrafında eliptik bir yörünge üzerinde dolandığından dolayı sabit bir hızla hareket etmemekte, zaman zaman hızlanarak ve zaman zaman yavaşlayarak hareket etmekte ve bu nedenle gerçek Güneş günü ve gerçek Güneş saatinin ölçümü için yapılabilecek bir mekanik saat aleti yapımı mümkün olmamaktadır. Bu ölçüm işini kolaylaştırmak için dairesel bir yörüngede sabit hızla hareket eden bir ortalama Güneş tanımı yapılmış ve böylece bu ortalama Güneş’in günlük ilerleme hızına ayak uydurabilecek mekanik saatler yapılabilmiştir. Yani saat ölçümü sorunu aşılmıştır. Ancak bu şekilde tanımlanan Ortalama Güneş zamanı ile Gerçek Güneş zamanı arasında da dönüşümü sağlayan bağıntılar ve değerlendirmeler de dikkate alınmaktadır. Yani Ortalama Güneş diye sanal bir Güneş tanımı yapılarak gerçek olmayan bir zaman kavramı uygulaması yapılmamaktadır. Örneğin Gerçek Güneş bir yerin tam boylam dairesi üzerinde ise Gerçek Güneş zamanı(saati) saat 12:00'yi gösterirken, yılın belirli mevsimdeki aynı günlerde ortalama Güneş saati(kullandığımız saat yani sivil saat) ya 11:50 veya 12:10 gibi bir değeri göstermektedir. Bu fark yılın her günü için bilindiğinden dolayı gerçek Güneş saati bulunabilinir ve pek çok önemli olayda(örneğin namaz vakitlerinin hesabında ve gök bilimde rasathanelerde yapılan gözlem saatlerinin değerlendirilmesinde) dikkate alınır.

Yaz saati uygulaması başlangıçta ekonomik nedenlerle özellikle enerji tasarrufu amacıyla, Yer küremiz üzerinde değişik enlemlerde bulunan yerlerde gün ışığından azami düzeyde yararlanabilmek amacıyla Avrupa ülkelerinde(ilk önceleri İngiltere’de 1900'lerin başında) uygulanmıştır. Ama bu uygulama kış mevsiminde ortadan kaldırılmaktadır. Ülkemizde benim lise öğrenimimi gördüğüm 1970 'i yıllarda yine enerji tasarrufu amacıyla bu yaz saati uygulamasına geçilmiştir. Ancak bu geçiş işlemi ve uygulaması yukarıda belirttiğim bilimsel saat tanımına göre yanlış olmakta, gerçek dışı bir ölçüm ve değerlendirmeye neden olmaktadır. Hatta öyle bir an geliyor ki insanlar hangi uygulamanın doğru olduğunu karıştırır hale gelmektedir. Günümüzde ne yazık ki siyasi bir uygulama kapsamında sürdürülmeye çalışılan bu gerçek dışı saat uygulamasının etkileri tarihi bir hataya bile sebep olmaktadır. Çünkü ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün aramızdan ayrıldığı saat 9:05 yerine, hatalı ve gerçek dışı saat uygulaması nedeniyle 08:05 de olduğu durum yaşatılmaktadır.

Ayrıca bu hatalı uygulama yerine neden gerçek yaşamın gerekleri dikkate alınarak bir uygulama sürdürülmez diye bir değerlendirme de benim gibi akademisyenlerin dikkatinden kaçmamakta ama nedense bu konuda hiç kimse bir şey söylememekte veya söyleyememektedir. Bu acı gerçek, insanlığın ne gibi hatalar yapmaya çok yatkın olduğunu açıkça göstermektedir.

Ben bu ileri saat uygulamasının gerçek dışı olduğunu gördüğüm 1978 yılından beri dikkate almıyorum. Kullandığı saat bulunduğum şehrin boylam dairesine uygun olan ortalama Güneş saati uygulamasını tercih ediyorum. Bu ortalama Güneş saatini de o günün gerçek Güneş saatine dönüştürüp yaşamın gerçek halini algılıyor ve yaşıyorum. Ben bir yönetici veya bu konuda ilgili bir yetkili olsam, bu yaz saati uygulaması yerine daha gerçekçi ve doğru olan saatin(kış saati diye bilinen saat ölçümü) uygulamasını tercih ederdim. Enerji tasarrufu ya da gün ışığından daha uzun süre yararlanmak amacıyla mesai saatlerinin düzenlenmesi diye bir uygulamayı tercih ederdim. Böylece ne ben ve ne de ülkemin güzel insanlarını yalan(gerçek dışı, doğru olmayan) bir yaşam koşullarına mahkum etmezdim.

Umarım sizler de benim gibi gerçek zaman ve gerçek yaşam sürecini tercih edersiniz. Benim başvuru(referans) kaynağım, noktam, hedefim bilimdir, gerçektir. Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün söylediği gibi “Hayatta en hakiki(gerçek, doğru) mürşit(yol gösterici, rehber) Bilimdir, Fendir. Onun dışında mürşit(rehber, yol gösterici) aramak gaflettir, delalettir”. Ulu önderimizi saygıyla anıyor ve onun ilke ve devrimleri ile birlikte Cumhuriyet’imizi yaşatacak Türk Gençliği’ne başarılar diliyorum. Zaman hakkında söylenen bir öz değişi hatırlatarak bu yazıyı bitiriyorum:

“Dört şey gelmez. Atılan Ok, söylenen söz, kaçırılan fırsat ve geçen zaman”.

Başvuru noktanızın sağlıklı ve doğru(gerçek) olması dileklerimle.

Prof. Dr. Fehmi EKMEKÇİ
Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi,
Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü
Astrofizik Anabilim Dalı Başkanı