Silivri Cezaevi’nde kalan altı gazeteciyi 24 Ağustos 2017 Perşembe günü ziyaret eden Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş ve Yönetim Kurulu Üyesi Oğuz Güven, meslektaşlarının erkenden bayramını kutladı. TGC yöneticileri görüşmelerde gazeteciliğin suç olmadığını, gazetecilerin tutuksuz yargılanması gerektiğini vurguladılar. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak tutuklu gazetecilerle dayanışma içinde olmayı sürdüreceklerini söylediler.

TGC yöneticileri Cumhuriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve yazarları Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Sözcü Gazetesi’nden Gökmen Ulu, Habertürk Gazetesi Eski Haber Koordinatörü Oğuz Usluer ve kapatılan Özgür Gündem Gazetesi Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya ile görüştü. Avukatı ile görüşmede olduğu için izin alınmasına rağmen Akın Atalay ile görüşme yapılamadı.

“TEK TİP ELBİSE GİYMEYİZ, ADİL YARGILANMAK İSTİYORUZ”


Görüşmede tutuklu gazeteciler, mahkemede sundukları delillerin dikkate alınması durumunda özgür kalacaklarını, adil yargılanmak istediklerini vurguladılar. Tek tip elbise uygulamasının ise Türkiye’yi demokrasi açısından geriye götüreceğini, asla tek tip elbiseyi giymeyeceklerini söylediler. Gazeteciler haklarında açılan delillere dayanmayan davalarla yargısal bir taciz altında tutulduklarını belirttiler.

BİR BAYRAMI DAHA SİLİVRİ CEZAEVİNDE GEÇİRECEK TUTUKLU GAZETECİLER NELER SÖYLEDİ?


11 EYLÜL 2017’DE DAVAMIZ VAR HATIRLIYOR MUSUNUZ?


Ahmet Şık - Cumhuriyet Gazetesi Yazarı  (30 Aralık 2016 tarihinden bu yana tutuklu. 11 Eylül 2017’de Çağlayan’daki adliyede duruşması var.)


CHP’nin Adalet Kurultayı’nı önemsiyorum. Bu kurultayda hapiste olmayıp ama yine de tutuklu olan gazetecilerin durumu da konuşulsun. Meslektaşlarıma şöyle sesleniyorum; 11 Eylül 2017 Pazartesi günü davamız var hatırlıyor musunuz?

“BEN GAZETECİLİKTEN YARGILANIYORUM”


Arkadaşımız Gökmen Ulu - Sözcü Gazetesi İzmir Muhabiri (26 Mayıs 2017 tarihinde tutuklandı. İddianamesi hazırlanmadı.)

“Ben cezaevinde iddianamemin hazırlanmasını bekliyorum. Her ay tutukluluğuma itiraz ediyorum. Savunmamı hazırlıyorum. Ancak avukat kısıtlılığım sürüyor. Avukat kısıtlılığımın kaldırılmasını istiyorum. Avukat yalnız savunma için gelmiyor. Bizim için dert ortağı aynı zamanda. Ancak haftada bir saat görüşebiliyorum. Mektup kısıtlılığım var. Sevdiklerim mektup gönderiyor. Onlar bana verilmiyor. Gönderenlere iade ediliyor. Böyle 200’e yakın mektubum bana ulaştırılmadı. 60 günde bir açık görüşümüz var. Bayram’da da açık görüş olacak. Ama bu açık görüş diğer açık görüşle kesişiyor. Bir açık görüş hakkımız kaybolacak. CHP’nin Adalet Kurultayı’nı önemsiyorum. Gazeteciliğin de bu kurultayda konuşulacak olması çok önemli. Biz örgüt üyeliği kapsamında tutuklanmamamıza rağmen bize o kapsamda muamele ediliyor. Eşime mektup yazamıyorum. Cezaevinde bol bol kitap okuyorum. Yazıyorum. Spor yapıyorum. Ben haber ve gazetecilikten yargılanıyorum. Cumhurbaşkanı’nın Marmaris’te olduğunu ben saat 16.25’te haber yaptım. Daha sonra gece Cumhurbaşkanı Erdoğan 24.05’de Marmaris’te gazetecilere açıklama yaptı. Daha sonra da İstanbul’a geleceğini tüm gazeteler haber olarak verdi. Ben bu  durumda nasıl Cumhurbaşkanı’nın yerini bildirmiş oluyorum? Genç meslektaşlarımız içinde bulunduğumuz durumdan karamsarlığa kapılmasınlar. Mesleğin içine yuvarlandığı açmaz ve çürüme onların getireceği taze kanla aşılacaktır.”

“KEFEN GİYERİM TEK TİP ELBİSE GİYMEM”


İnan Kızılkaya/ Kapatılan Özgür Gündem Gazetesi Yazı İşleri Müdürü (16 Ağustos 2016 tarihinde tutuklandı-31 Ekim 2017 tarihinde Çağlayan’daki adliyede duruşması var)

“Tüm meslektaşlarıma selamlarımı iletiyorum. Silivri Dokuz Nolu Cezaevi’nden Türkiye’nin en iyi gazetesi çıkar. Ancak matbaamız ve bir arada olma koşulumuz yok. Şu an tek kalıyorum.. Aynı davadan yargılandığım Ayhan Bilgen ve Bekir Kaya birlikte kalıyor. Onlarla birlikte kalabilirim. Bu konuyu cezaevi yönetimine ilettim. Spora tek başıma çıkıyorum. Tanımıyorum ama spora Deniz Yücel ile çıkabilirim. Talebimin dikkate alınmasını istiyorum.

KEFEN GİYERİM


Koğuşlarda kıyafet sayımı yapıldı. Kefen giyerim, tek tip elbise giymem. Tecrit koşulları yumuşasa da, suçu ne olursa olsun insan iradesini kıran tek tip elbiseyi kabul edemem. Aynaya nasıl bakacağım? Bu Nazi dönemi uygulamasıdır. İnsan onuruyla bağdaşmaz. Bu elbiseyi giyemem. Tek öğün yemeğe razıyım. Bize düşman hukuku uygulandı. Özgür Gündem’e göz dağı verilmesi için tutuklandık. Dışardaki gazeteci sayısı az olabilir ama onların sesi gür çıkıyor bize moral veriyorlar. Ben Kürt olarak dünyaya geldim. Türkçeyi sonradan öğrendim. Devlet ile meselem yok. Dünyaya Türkler ile aynı pencereden bakıyorum. Benim sorunum demokrasiyle. Devletin insan haklarına bu kadar müdahale ettiği bir sistem yer yüzünde çok az görülmüştür. İktidar Türkiye’deki halklara karşı militarist uygulamalardan vazgeçmelidir. Kendi iç barışını sağlayamayan bir ülkeyiz. Suriye’de asker konuşlandırarak kendi iç barışımızı nasıl koruyacağız. Selahattin Demirtaş’ın davasına bakacak hakim bulunamıyor. CHP Genel Başkanının tutuklanacağı ne cüretle söylenebiliyor. Türkiye toplumunun başına bir zindan örülmüş durumda. Bu baskıyla baş etmenin en iyi yolu normal bir hayata insanların devam edebilmesi. Korkuyla insanlar normal hayatlarının akışını bozarlarsa iktidarın istediği olur. En çok toprağı, konuşmayı, bir kahveye oturarak çevreyi seyretmeyi özledim. CHP’nin Adalet Kurultayı çok önemli. Gazetecilere sahip çıkmaları çok önemli. Bu kurultaya tüm mağdurlar, çingeneler, kayyum atanan belediyelerin yöneticileri, mevsimlik işçiler de çağrılsın.”

“ADİL YARGILANMAK İSTİYORUZ”


Kadri Gürsel-Cumhuriyet Gazetesi Yazarı (31 Ekim 2016 tarihinden bu yana tutuklu. 11 Eylül 2017 tarihinde Çağlayan’daki adliyede duruşması var.)

“Cumhuriyet Gazetesi ile Sözcü Gazetesi’ne yapılan operasyon Türkiye’ye zarar verdi. Türkiye’yi yönetenlerin Cumhuriyet ve Sözcü Gazetesi’ne karşı siyasi operasyonlar başlatıp, gazetecilik dışında faaliyeti olmayanları, terör örgütüne bilerek, isteyerek yardımla suçlanmalarının ülke içinde ve dışında kendi inandırıcılıklarına büyük bir darbe indirdiğinin muhasebesini yapmalarının zamanı geldi de geçiyor. Bizim içerde geçirdiğimiz süre bir yıla yaklaşıyor. Biz adil yargılanmak istiyoruz. Savunmalarımız dikkate alınsın. HTS kayıtları temelinde savunmamı yapıyorum. Hakkımda görüşme diye iddia edilen konu bana tek taraflı gönderilmiş 85 mesajdır. Mahkeme reddi olmayan HTS kayıtlarını dikkate almıyor. Görüşme karşılıklı olan bir şeydir. Bylock iddiası asılsız ve  temelsizdir.

NAMUSLU GAZETECİLERE İHTİYAÇ VAR


Gazetecilik, sadece demokrasilerde icra edilebilen bir meslek. Türkiye demokrasiden uzaklaştıkça gazeteciliğin elverişli koşullarda yapılması imkanı ortadan kalkıyor. Lakin bu  durum demek değildir ki, Türkiye’de gazetecilik yapmak imkansızdır. Gazetecilik fevkalade riskli bir iş haline gelse de, karakteri teslim olmalarını engelleyen gazetecilerin varlığı bir biçimde devam ettiği müddetçe Türkiye için, demokrasi için umut vardır. Her ülkenin medya teknolojilerinin şartları ne olursa olsun bağımsız profesyonel ve namuslu gazetecilere ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç gelecekte de devam edecektir.

GENÇLER GAZETECİLİĞİ EN İYİ ŞEKİLDE ÖĞRENMELİ


Dolayısıyla gençlere, gazeteci olmak isteyenlere tavsiyem şudur; Gazetecilikte ısrar etsinler ve bu mesleği en iyi şekilde öğrenmeye olan arzularını korusunlar ki, geleceğin demokratik Türkiye’sinde ülkenin vazgeçilmez nitelikli insan kaynağından mahrum olmayalım."

“BAYRAMDA NURİYE VE SEMİH’İN HAKLARININ İADE EDİLİP HAYATA DÖNMELERİ BENİM İÇİN EN BÜYÜK MUTLULUK OLUR”


Murat Sabuncu-Cumhuriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni (31 Ekim 2016  tarihinden bu yana tutuklu. 11 Eylül 2017’de Çağlayan’daki adliyede duruşması var.)

“Özgürlüğü kaybedişimizin 300'üncü günü. Bunun bir demokrasi nöbeti olduğunun farkındayız. İfade özgürlüğünün sadece bizim için değil, bu ülkede yaşayan herkes için bir hak olduğunun bilinciyle mücadele etmeye devam edeceğiz. Önümüzdeki günler bayram. Bu bayramda benim için en büyük mutluluk  Nuriye ve Semih'in haklarının iade edilerek hayata dönmeleri olur. Hep beraber ayrıştırmadan mutlulukla kutlayacağımız bayramların özleminin içindeyim. Koğuşlarda elbiselerimiz sayıldı. Tek tip için hazırlık sürüyor. Bu bizlere giydirilmeye çalışılırsa Türkiye’de gazeteciliğin imajı çok uzun süre toparlanılamayacak. Bu Türkiye’nin kurumları için bir ayıp olacak. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne bizi ziyaret ettikleri için çok teşekkür ediyorum. Ancak şu ana kadar ziyaret edilmeyen meslektaşlarımıza gitmenizden ve sesini duyuramayan meslektaşlarımızın sesini duyurmanızdan çok mutlu olurum.”

“DARBECİ OLMADIĞIMI DELİLLERLE İSPAT ETTİM”


Oğuz Usluer – Habertürk Eski Haber Koordinatörü (28 Aralık 2016 tarihinde tutuklandı. 24 Ekim 2017’de Çağlayan’daki adliyede duruşması var)

“Bana iftira atıldı. Beş Habertürk çalışanı beni ihbar etti. Duruşmada tanıklardan biri ifadesinden vazgeçti. Diğerleri de ondan duyduklarını ifade ettikleri için ifadeler çöktü. Bu davadan tahliye edildim. Ama darbeci olduğum iddiasıyla yeniden tutuklandım. Bana darbeci dediler, bir tane delil koyamadılar ama ben darbeci olmadığımı delilleriyle ispat ettim. Telefonumda bylock olmadığı Emniyet tarafından resmî yazıyla tescil edildi mahkemeye sunuldu. İki kez ağırlaştırılmış müebbet cezası istendi. Ama somut bir delil söz konusu değil. Bütün gazetecilik yaşamım boyunca darbeye karşı oldum. Yüksek lisans tezim darbeye karşı verilen gazetecilik mücadelesi ile ilgili. Bunu da mahkemeye sundum. Bu yanlışlığı da yine mahkeme düzeltecektir. Cezaevinde sürekli kitap okuyorum. Krizi fırsata çevirdim. Bu süreçte bana destek olan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.”