Mustafa Koç hiç şüphesiz ki Türkiye’de çok sevilen, çalışanları, dostları, emekçileri tarafından içten ve büyük bir sevgi seliyle uğurlanan çok değerli bir isimdi. Sadece başarılı bir işadamı değil, cömert, tutkulu ve hümanist kişiliğiyle yarattığı iz, kolay kolay dolmayacak. Vefatından 1.5 yıl sonra Koç Holding, Mustafa Koç adına ödül tesis etmeye karar verdi: Mustafa Koç Spor Ödülü...

200 bin TL değerindeki ödül dün gece ilk kez olimpik ilkeler çerçevesinde anlamlı bir etki yaratmayı başaran bir isme verildi. Caroline Koç ile bu ödül töreninin öncesinde bir yemekte buluştuk, sohbet ettik. Sadece ödülle ilgili değil, her alanda iç tenlikle sorularımızı yanıtlayan Caroline Koç şöyle diyor: “Ben, en çok bağımsız kızlar yetiştirmek için çaba verdim...”

Caroline Koç, Özlem Gürses’in sorularını yanıtladı. 1.5 yıl önce kaybettiği eşi Mustafa Koç için, “Mükemmellik, saygı ve dostluk... Bence bu değerlerin tümü de Mustafa’yla birebir örtüşen değerler” dedi.

ÖDÜL ONUN FİKRİYDİ


Bu ödül, kimin fikri?

Spor ödülü fikri bizzat Mustafa’nın fikri, yaşamdayken üzerinde düşünüp ilk adımlarını attığı bir fikir. Kurgusundan finansmanına kadar hayalini kurduğu bir fikir. O tamamlayamadı, biz hayata geçiriyoruz.

İyi bir sporcuydu değil mi eşiniz Mustafa Koç?

Çok fazla değişik spor alanında hem ilgisi hem bilgisi olan biriydi. Biz performanstan ziyade sporcu kişiliğini ön plana çıkaracak bir ödül tesis etmek istedik, bu nedenle bir dalda değil “Mustafa Koç Spor Ödülü” adıyla, sporun genelin de yaratılan etkiye verilen bir ödül kurguladık. Yani bireysel başarıdan daha çok, rol model olan spor insanları arıyoruz. Bir de şu var, Mustafa hep Türkiye gibi 80 milyonluk bir ülkeden çok daha fazla sayıda profesyonel ve olimpik sporcu yetişmesi gerektiğini düşünürdü, her zaman da söylerdi bunu. Buna da katkımız olsun istedik.

HER ŞEYDEN ÖNCE ADİLDİ


Ödül için Milli Olimpiyat Komitesi ile mi çalıştınız?

koc-icMilli Olimpiyat Komitesi ile bir işbirliği yaptık ve “Olimpik Değerleri” ödülün de kriterleri haline getirdik: Mükemmellik, saygı ve dostluk...

Bu 3 kavram açısından eşinizi değerlendirir misiniz?

Bence bu değerlerin tümü de Mustafa’yla birebir örtüşen değerler. Hem işadamı, hem aile babası olarak onu temsil eden ilkeler... Her şeyden önce Mustafa çok adil bir insandı. Ekiplerine, çalışma arkadaşlarına çok saygı gösterirdi. İnandığına sonuna kadar inanır, tutkuyla arkasında dururdu. Çok sportif bir insandı ve hep kendiyle derdi vardı, kendini iyileştirmek, geliştirmek yönünde çalışırdı. Dolayısı ile bu değerler tamamen onu anlatıyor...

BANA ONU ANLATIYORLAR


Vefatından sonra farklı ülkede, farklı insanlardan dostluk hikayeleri dinledim eşinize dair. Birini Güney Afrika’da bir tur rehberi anlattı, diğerini Londra’da bir şoför...

Şaşırmadım, çünkü özellikle dostluk konusu Mustafa’yı en özel kılan alan belki de. Kendi liğinden, doğasından gelen bir huyu vardı, kiminle tanışsa, kiminle konuşsa, gerçekten ilgilenir, dinler, sorular sorardı... Yakındı insanlara, çok sıcaktı, hiçbir soğukluğu ya da farklı tavrı yoktu. Bu yönü, onu çok sevdirdi. İş hayatında da her zaman eleştiren, dinleyen, ara bulan, yumuşak, ilham veren biriydi. Bilmediğine “bilmem” derdi, sorardı, fikir alırdı. Bir de çok hızlı karar verirdi, hemen de uygulardı. İnanın sizin yaşadı ğınız bu deneyimi ben her gün yaşıyorum. Geçen hafta iş için bulunduğum New York’ta otelin kapısındaki görevliden kat çalışanına kadar herkes bana “Mustafa Bey’i ne kadar çok severdik” diye anlattı. Gittiğim her ülkede, beni tanıyan herkes, yolda durdurup sevgiyle bana Mustafa’yı anlatıyor.

ÇABUK GÖNÜL ALIRDI


Eşiniz hayattayken onun bu yönünün farkında mıydınız? Sayısız çocuğa, gence yardımları olmuş, sessizce...

Biraz farkındaydım ama tabii asıl vefatından sonra anladım.

Çok duygusal bir insandı anlaşılan...

Hem de çok. Çocuk gibi bir kalbi vardı diye anlatır çalışma arkadaşları, gerçekten de öyle.

Öfkelenmez miydi?

Öfkelense bile çok çabuk gönül alırdı. Kıyamazdı...

Sanırım özellikle kız çocuklarının desteklendiği özel bir burs programı da başlattınız Mustafa Koç adına...

Şöyle oldu; vedasına çelenk göndermek yerine bağış yapan sevenleri sayesinde TEV adına epey bir bağış toplanmıştı. Bu rakam toplamda 2.5 milyon TL’yi buldu, Koç Holding bunu 10 milyon TL’ye tamamladı ve TEV’de Mustafa Koç Fonu adıyla bir burs programı başlattı.

KIZLARA DESTEK İÇİN


Sadece kız çocuklarına mı?

Evet, sadece kız çocukları, özellikle meslek lisesinde okuyan kız çocukları için. Koç Holding’in bir de “Meslek Lisesi, Memleket Meselesi” ismiyle sürdürdüğü bir farkındalık projesi var. Biz de meslek sahibi olacak kızları mıza destek vermek istedik. Bu kapsamda 10 yıl içinde toplam 3000 kızımıza burs imkanı sağlamış olacağız.

Sizin de iki kızınız var, sizin işlerinize ilgi duyuyorlar mı?

Bir tarafta sizin teks til markanız Haremlique markası var, diğer tarafta Koç Holding? Evet, bu anlamda seçenek leri var. Büyük kızım şimdi üniversitede okuyor, sonra yüksek lisans yapmak isti yor. Ardından da yurtdışında bir iş deneyimi kazanmak düşüncesinde... Ben de onu destekliyorum tabii. Bir yol seçecek, ama hangisini, nasıl seçecek ben de bilmiyorum.

KIZIM DA İLGİLENDİ


Siz anneliğinizi nasıl tanımlarsınız, yani kızlarınıza en çok neyi vermek istediniz?

Ben en çok “bağımsız” kız lar yetiştirmek istedim. Yani kendi ayakları üstünde dura bilen. Bu anlamda diledikleri yolu seçebilirler, hiçbir şeye zorlamam.

Siz aynı zamanda Koç Holding Yönetim Kurulu üyesisiniz. Kızlarınız iş süreçlerinde ya da mesela bu ödülün tesisinde size yardımcı oluyorlar mı?

Hem de çok, özellikle büyük kızım her aşamasıyla ilgilendi. Her şeyi paylaşıyoruz. Örneğin geçen yıl yaptığımız özel kitap için de tüm toplantılara katıldılar, fotoğrafları tek tek seçtiler.

‘Onu özlemediğim bir tek gün yok!’


Bireysel yasınız açısından anma organizasyonları daha mı iyi geliyor?

Açıkçası, onun aklımızdan geçmediği tek bir gün bile yok. Ama bu vesileyle hem onu herkese anlatabilme fırsatımız oluyor, hem de hep onun istediği şeyleri yaptığımız için, kitap, bu ödül, bunlar insanı iyi hissettiriyor.

Mustafa Koç’un holdingdeki odası ne oldu?

Aynen duruyor, ben kullanıyorum şimdi...

Evdeki odası?

O da aynen duruyor...

Yarım kalan hayalleri vardı mutlaka...

Dalmaya ve maket uçak tutkusuna çok daha fazla vakit ayırmak istiyordu. Bir de su altı fotoğraflarından ikinci bir kitap yapmak istiyordu. Bu sefer sadece köpekbalığı fotoğrafları çekmek istiyordu. Emekli olunca sıkılan insanlara inanamıyordu, “Öyle bir fırsatım olsa neler yaparım neler” diyordu.