15 Temmuz'daki hain darbe girişimi gecesi Sabiha Gökçen Havalimanı'nı işgale gittikleri gerekçesi ile rütbeli olan 28 askerin tutuklu, 34 erin ise tutuksuz yargılandığı 62 sanıklı davaya Silivri Cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonunda başladı.İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Silivri Cezaevi yerleşkesinde yaptığı duruşmaya, 1'i yüzbaşı, 3'ü üstsubay, 4'ü astsubay ve 20'si uzman çavuş ve uzman erbaştan oluşan 28 tutuklu sanığın tamamı katılırken, erlerden oluşan 34 tutuksuz sanıktan 15'i katıldı.

Cuma gününe kadar sürecek olan duruşmanın, sanıkların kimlik tespiti yaklaşık 1 saat sürdü.

TUTUKSUZ ERLERİN BAZILARI EL BAB OPERASYONU'NDA


Mahkeme Başkanı Öztürk, tutuksuz yargılanan erler için görev yaptıkları Nurettin Baransel Kışlası 2. Zırhlı Tugayı'na tebligat çıkardıklarını, gelen yanıtta tebligat çıkarılan erlerin bazılarının El Bab operasyonuna katıldıkları için yurt dışına gittikleri, sınır dışına tebligat yıpalamayacağı için duruşmaya gelmeyen tutuksuz sanıklara ikinci tebligatın yapılmadığını söyledi.

Yaklaşık 1 saat süren iddianamenin okunmasından sonra 12.30'dan 14.00'a kadar ara verildi. Öğleden sonraki oturumda tutuklu sanıkların sorgusuna geçildi.

Suçlamayı kabul etmediğini belirten tutuklu sanık Uzman Erbaş Yüksel Özdemir, 15 Temmuz'da saat 16.00'da tabur komutanın geldiğini, kışlaya törer saldırısı olacağını ve kışlayı terk etmenin yasak olduğunu söylediğini belirterek, "O şekilde beklemeye başladık" dedi.

Özdemir sorgusunda şunları söyledi:

"KİMSEYE SİLAH ÇEKMEDİK"


"Akşam Sinan Astsubay Sabiha Gökçen'e terör saldırısı olacağını, oraya gidileceğini söyledi. Cephanelikten cephe alıp 22.00 sularında zırhlı araçlarla bölükten çıktık. Ben zırhlı muhabere aracındaydım. Araçta kimin olacağını sabah saatlerinde araç komutanı seçmiş. Sabiha Gökçen'in yakınlaştığımızda halkın biriktiğini gördük. 'Ne yapıyorsunuz, darbe mi yapıyorsunuz' dediler. Terör saldırısı nedeniyle geldiğimizi söyledik. Tepki gösterdiler, biraz geriye gittik. Ateş açmadık. Polisi bekleyeceksiniz dediler, saat 03-04 gibi polis geldi. Kimseye silah çekmedik, kimseye silah doğrultmadık. Pazarlık yapmadık, direnmedik. Polisler gelince silahlarımızı verdik, teslim olduk. Daha önce hiç böyle bir terör operasyonuna iştirak etmedik."

"KARŞIMIZDA FETÖ'YÜ BULACAĞIMIZI SANIYORDUK, HALK ÇIKTI"


O gün İstanbul'un çeşitli yerlerinde terör eylemi nedeniyle kışlada bekletildiklerini öne süren tutuklu Astsubay Yusuf Yaylaz, "Piyade Yarbay Fatih Karakaya bizi bölüğümüzde topladı. Orada cephaneliğe gidip mühimmat almamızı istedi. Mühimmatları aldık. Fatih Karakaya, terör saldırısı olacağını söylemişti. ZMA (Zırhlı Muhabere Aracı) ile kışladan çıkış yaptık. Sabiha Gökçen'e vardık. Sabiha Gökçen'in ana nizameyesinin orada halk durdurdu bizi. Ne olduğunu anlayamadık. Bu sırada eşimden mesaj geldi, boğazların kapatıldığını yazıyordu. 'Kimin yaptığını' sordum, 'FETÖ yaptı' dedi. Biz de karşımızda FETÖ'yü bulacığımızı sanıyorduk, halk çıktı. Burada ne işiniz var diye sorular sormaya başladılar. Terör saldırısı olacağını söyledik. Tepki gösterdiler. O durumdan kurtulmak için polisi aradık, teslim olacağımızı söyledik. Polisi beklerken şarjörlerimizi çıkardık. O şekilde teslim olduk."

15 Temmuz günü kışlada olduklarını, saat 21.30 sıralarında Fatih Kaya'nın kendisini aradığını, bunun üzerine garaja gittiğini söyleyen tutuklu Uzman Erbaş Yavuz Türk, "Tüm bölük komutanları oradaydı. Silah ve mühimmat almamız istendi. Kesinlikle kafamıza göre gidip silah aldığımız yok. Sabiha Gökçen'e terör saldırısı olacağını, malzememizi almamızı istediler" dedi.

Mühimmatı aldıktan sonra LAND aracına binerek ana nizamiyeye doğru hareket ettiklerini söyleyen Yavuz Türk, "Sabiha Gökçen'e gidene kadar kimse bir şey demedi. Telefonla arayarak da kimse bir şey demedi. Havaalanına 1 km kala trafik tıkandı. Halk birikmişti. Hiçbir olay görmedik. Halk bize soruyor, biz de terör saldırısı olduğu için geldiğimizi söylüyoruz. Böyle bir hain darbe girişimi içinde olmayacağımı söyledim. Terör saldırısı olduğundan dolayı geldiğimizi söyledik" dedi.

"KIŞLAYA DÖNMEYİN"


Sonra Sabiha Gökçen'e gitmeden geri döndüklerini söyleyen Türk, "Orhanlı fidanlığa geldik. Mahallemizde bulunan fidan satan işyerine gittik, 03.00'a kadar burada bekledik. Fidanlıkta televizyonda açıklama gördük. Alt yazıda terör saldırısı olmadığını gördük. Komutanımıza söyledik, bunun içinde olmayacağımızı söyledik. Bize, kışlaya halkın geldiğini, emniyetinizi sağlayın birliğe dönmeyin dedi. Serkan Bozkurt ve Fatih Uzman'ın akrabaları yakındı. Aradılar. Fatih Uzman'ın akrabaları geldi, oraya gittik. İki aracı fidanlığın orada emniyetli bir yere park ettik. Sabah 10-11 gibi kışlayı aradık, 'kışlaya geri dönün' dediler. Durumu anlattık, silahları teslim ettik" dedi.

Tutuklu Uzman Erbaş Selami Göktürk'e, sanık olmasının tek nedeninin bölük içindeki en iyi nişancı olması olduğunu, Sabiha Gökçen'e giden tanka da nişancı olarak bindiğini belirterek suçlamaları kabul etmedi. Mahkeme Başkanı Ali Öztürk, sanık Göktürk'e, olay günü intihar eden Fatih Daş'ın, Yarbay Şakir Çınar ile tartışıp tartışmadığını sordu. Fatih Daş ve Şakir Çınar arasında bir tartışma görmediğini söyleyen Göktürk, Fatih Daş'ın tankın içinde iken silahını istediğini, "Fatih Daş'ın silahları topladığını düşünerek silahımı verdim. Şakağına dayadı ve intihar etti" dedi. Göktürk, Daş'ın kanının üzerine akması ile bayıldığını kaydetti.

Başkan Ali Öztürk, 52 tonluk bir tankın yerleşim yerlerinde yürütülmesinin normal olup olmadığını sorduğu Selami Göktürk, "Değil ama o anki psikoloji ile öyle düşünemiyorsun" yanıtını verdi.

Tutuklu Uzman Erbaş Serkan Bozkurt, sorgusunda suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Mahkeme, duruşmaya yarın sabah 09.00'a kadar ara verdi.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Maltepe Nurettin Baransel Kışlaşı 2. Zırhlı Tugayı'nda görevli bir yüzbaşı, 7 subay ve 20 uzman çavuş ile 34 er hakkında 15 Temmuz gecesi devlet büyüklerinin kullanma ihtimaline karşı Sabiha Gökçen Havalimanı'nı işgale gittikleri belirtiliyor.  Rütbeli 28 askerin tutuklu, 34 erin tutuksuz yargılandığı iddianamede sanıkların tümü için 4 ayrı suçtan ceza isteniyor. Tüm sanıkların, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" üç kez ağırlaştırılmış müebbet ve "Silahlı terör örgütüne üye oylak", "Üye olmamakla birlikte silahlı terör örgütüne yardım etmek" suçlarından 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
(DHA)