Görüntüler sevilen haberci merhum Savaş Ay'ın hastane bahçesinde yaptığı röportajlardan alınmaydı. 19 öncesine ait görüntülerde vatandaşlar kalabalık nedeni ile kendilerine sıra gelmemesinden yakınıyorlardı. Savaş Ay da hijyen konusuna dikkat çekiyordu. Görüntülerde gözlüklü bir amca 10 gündür hastanede beklediğini, beklerken hasta olduğunu söylüyordu.

 

Bu görüntüler aradan geçen uzun sürede hastanelerde ve sağlık sisteminde nelerin değiştiği sorusunu akla getiriyor. İşte 19 yılın değişenleri ve hiç değişmeyenleri

HİÇ DEĞİŞMEYENLERDEN BAŞLAYALIM

KUYRUKLAR 

Artık rahatsızlanan ya da var olan rahatsızlığının tedavisine devam eden vatandaşlar hastane kapılarında uzun kuyruklar oluşturmuyor. Çünkü MHRS randevu sistemi var. Kuyruklar telefon başlarında 182'yi arayarak, ya da servisin internet sitesinde yaşanıyor. Henüz internetle haşır neşir olamayan vatandaşlar 182'i arayarak ilgili hastanelerin belli polikliniklerden randevu almaya çalışıyor. Alamıyor, ertesi gün bir daha arıyor, ertesi gün bir daha, 10 gün kaybederek ve uğraşarak gidebildikleri sistem en erken 15 gün sonraya randevu veriyor. Genellikle de randevu verilemiyor ve geçmiş olsun diyekleri tekrar arayın diyor. Randevu alabilen yok mu? Var. Genellikle grip soğuk algınlığı gibi rahatsızlıkların tedavi edildiği dahiliye bölümüne kolay randevu alınabiliyor.  İnternet sitesinde de durum daha farklı değil. İşte bir vatandaşın randevu alabilme serüveni. Dikkat çekmemiz gerekir ki aşağıda yazan 'en erken' yazan randevu tarihi randevu alabildiğinizi göstermiyor. O gün geyene kadar randevular dolu, o tarih tekrar randevu almak için aynı işlemleri tekrarlayın anlamına geliyor.
okmeydanirandevunumunerandeviSAVAŞ AY KANSER NEDENİ İLE ÖLDÜ, PEKİ SGK KANSER İLAÇLARINI KARŞILIYOR MU?

Rahmetli Savaş Ay Kasım 2013'te  gırtlak kanseri tedavisi gördüğü Samatya Devlet Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. Başta tüm meslektaşları olmak üzere Türk halkını yasa boğdu. Peki SGK kanser tedavisini karşılıyor mu?

LÖSEV'İN SİTESİNDEKİ SADECE İLK CÜMLEYİ PAYLAŞIYORUZ

1- Devlet sadece SGK ve emekli sandığı gibi sosyal güvencelere sahip hastaların tedavi giderlerinin büyük bölümünü karşılıyor gibi görünse de o hastanede yapılmayan bir çok tahlil ve tedavi hastalar tarafından ödeniyor. Diğer yandan devlet hastanelerinin fiziksel koşulları, kuyruklarda bekletilen, günler sonraya randevu verilen kanser hastalarının öyküleri, tıp fakülteleri dahil olmak üzere yatak kapasiteleri, kadroları, hijyenik ortamları ve de yemek, psikolojik destek gibi alt yapıları yorumsuz tartışmaya açıktır.

ECZANELER HALA İSYANDA

Vatandaşlar aslında ücretsiz sandıkları muayenelerin ücretlerini artık eczanelerde ilaç alırken ödüyor.  Sistem tıkır tıkır işliyor. Hastaların bir çoğu ödediği paranın tamamının ilaç parası olduğunu sanıyor ve eczacıların büyük kar elde ettiğini düşünerek indirim bekliyor. Eczacılar isyanda.

DEĞİŞENLER

SKK ARTIK YOK, YAŞASIN SGK

Sosyal Sigortalar Kurumu artık yok. SGK, işverenlerin ödemediği sigorta primleri ile bir döneme damga vurmuş, bu nedenle kurum sağlık hizmetleri bile aksamıştı. Sorunlu kurumlar SSK ve Bağkur ve daha sağlıklı çalışan ve memurlara kapsayan Emekli Sandğı 16 Mayıs 2006 tarihinde birleşerek SGK adını aldı. Bu geç gelen birleşme Mehmet Müezzinoğlu'nun bakanlığı dönemine denk geldi.

Tanımında 'Reform ile aynı zamanda nüfusun tamamına eşit, kolay ulaşılabilir ve kaliteli sağlık hizmeti sunumunu amaçlayan genel sağlık sigortası sisteminin oluşturulması hedeflenmiştir' denilmiştir. Bu eşitliğin sağlandığı ise tartışma konusu...

ÖZEL HASTANE FURYASI NASIL BAŞLADI, SGK İLE ANLAŞMALI HASTANE DE  NEREDEN ÇIKTI

Nüfusun patlaması ve büyük kentlerdeki yoğunlaşma ile birlikte devlet hastaneleri yetmemeye başladı ve büyüklü küçüklü özel hastaneler  hızlı açıldı. Hükümetin ' tam gün gün yasası' ile verdiği başarısız sınav nedeni ile de devlet hastanelerindeki doktorlar zaten özel hastanele kaptırılmıştı. Gelir yüksek olmayan vatandaş devlet hastanelerinde bulamadıkları doktorları özel hastanelerde aramaya koyuldu. Sağlık Bakanlığı'nın hastanelerin yetmediği açık açık ortadaydı.  Hükümetin bulduğu çözüm ise 'SGK Anlaşmalı Özel Hastaneler' oldu.

Yoğunluk nedeni hükümetin kendi elleriyle ile özel hastanelere ittiği vatandaşların sağlık harcamaları iyice arttı. Küçük bir fark vererek özel hastanede güzel bir tedavi olmayı uman vatandaşlar ise girdikleri hastaneden bir türlü çıkamadı. Kan tahlili röntgen, o hastalık değilmiş bir de bu hastalığı kontrol edelim derken maaşlarını özel hastanelere bırakmaya başladılar.

BÜYÜK BAŞARI DENİLEN 2002-2014 ARASINDA YÜZDE 10'LUK ARTIŞ

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal 2015 'te yaptığı  bir açıklamada, AKP iktidarının sıklıkla övündüğü sağlık politikasını yerlere vurdu. Tanal ,2002-2014 yılları arasında AKP hükümetleri dönemlerinde yapılan hastane sayısının sadece yüzde 10 arttığını belirti. Peki aynı dönemde özel hastanelerdeki artış oranı neydi. Yüzde 102...

Bakanlığı verdiği tablo verileri şöyle:

Tabloya göre 2002’de Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastane sayısı 774, bu hastanelerdeki yatak sayısı ise 107,394. 2014’e gelindiğinde ise hastane sayısı 874’e yükselirken yatak sayısı 123,703’ü buluyor. Oransal olarak kurum sayısındaki artış %12,9 iken yatak sayısındaki artış %7,1’dir. Bu verilen 2014 yılına kadarı bize veriyor. 2015-2016 ve 2017 yılları arasında eminiz çok sayıda özel ve devlet hastanesi yapılmıştır. Sağlık Bakanlığı açıklarsa bizde kullanacağız.

ÖNCEDEN DOĞUM KONTROL VARDI , DEĞİŞTİ ÜÇ ÇOCUK YAPIN OLDU, BEŞ ÇOCUĞA KADAR ÇIKTI

Türkiye'nin yıllarca uğraştığı ve ülkenin her köşesinde uygulayarak dünya genelinde başarı kazanan doğum kontrol sistemi bir çırpıda yıkıldı. Çünkü Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın hayali her ailenin en az üç çocuk yapmasıydı. Fakir vatandaşlar bakmakta zorlanacakları çocukları doğurmalıydı.Kim istemezdi ki sağlıklı ve okutabileceği iş sahibi yapabileceği pırıl pırıl üç çocuğu. Hatta Erdoğan referandum öncesi yaşanan Almanya Hollanda krizlerinde gurbetçi vatandaşlara siz daha çok yapın, bizden korksunlar yönünde açıklamalar yapmıştı.

EN ÇOK DOKTORLARIN DURUMU DEĞİŞTİ

2011’de kanun hükmünde kararnameyle yürürlüğe giren ‘Tam Gün Yasası’ nedeniyle öğretim üyelerinin yüzde 50’si üniversiteyi bırakıp özel hastaneleri tercih etmişti. Doktorlar yasaya karşı eylem yapmış ve iptalini istemişti. Mevzuata göre kararname iki yıl uygulandıktan sonra kaldırıldı. Hal böyle olunca 2013’te üniversiteden ayrılan hocaların yüzde 90’ı üniversitelere geri döndü. Ancak ‘Tam gün’de ısrarlı olan Sağlık Bakanlığı kanun hükmündeki kararnameyi yasalaştırmak için harekete geçti. Tasarı 2 Ocak 2014'te TBMM’den geçti ve Cumhurbaşkanı’nca onaylandı, dün de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Haziran 2015'de Anayasa Mahkemesi CHP'nin başvurusunu değerlendirdi ve kısmi bir iptala gitti. Mahkeme “Tam gün yasası”ndaki muayenehanesi bulunan veya özelde çalışan öğretim üyelerinin bu faaliyetlerini üç ay içinde sonlandırması, aksi halde istifa etmiş sayılma veya ilişik kesme işlemleri uygulanmasının hakkaniyete aykırı olduğuna karar verdi.

Haziran 2016'da Anayasa Mahkemesi önemli bir karara imza attı. Karar muayenehanesi olan doktorların da döner sermaye alabileceleri yönündeydi. Mahkeme muayenehanesi bulunan veya özel hastanede de çalışan üniversite öğretim üyesi doktorlara, üniversite ödeneği ve ek ödeme yapılamayacağına ilişkin, kanun hükmünü iptal etti.

Mart 2017 tarihinde Özel Hastaneler Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle özel hastanede çalışan hekimler, mesai saatleri dışında başka özel hastanede nöbet tutabilecek ve yine hastanedeki çalışma saatleri dışında başka özel hastane ve tıp merkezlerinde kurumsal sözleşmeyle çalışabilecek.