KÜLTÜR ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay, Diyarbakır ve bölge coğrafyasının kültürel zenginliklerinin büyük bir miras olduğunu ve bu değerlere sahip çıkılması gerektiğini söyledi.
Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) tarafından Diyarbakır'da 'Kültürde, sanatta, yaşamda çoğulculuk ve demokrasi' konulu Konferans düzenlendi. Konferansa Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay, DİTAM Başkanı Mehmet Kaya, akademisyenler, gazeteciler ve çeşitli meslek gruplarının temsilcileri katıldı. Konferansta konuşan Ertuğrul Günay,"Birden çok parti var, ama hepsi birbirine benziyor. Birden çok gazete var, ama hepsi birbirine benziyor. Birden çok televizyon var, ama hepsi birbirine benziyor. Sivil toplum kuruluşları var, ama hepsi neredeyse tek tip. Demokrasinin en büyük karşıtı tek tipliliktir. Tek tip olmak, standart olmak, en büyük karşıttır. Bir toplumda demokrasinin kökleşmesi, demokrasi bilincinin yetişmesi için sadece siyasi partilerin demokrasiyi kendi içinde tartışması veya partiler arası ilişkilerde demokrasiyi tartışması değil, toplumun bütün alanlarında, hayatın bütün alanlarında çoğulculuk anlayışının, yani çoğunlukta olanın da, azınlıkta olanın da hak ve imkanlarda eşit olacağı anlayışın içselleştirilmesi gerekiyor. Bu sadece siyasi partilere özgü değil, topumdaki tüm örgütlenmelerde aşağı yukarı eksik olan bir bakış açısı. Bundan ötürü Türkiye'de bu çoğulculuk üzerine gelişen gerçek demokrasi anlayışı kökleşemiyor" dedi.
Çoğulculukla ilgili en fazla sorunun yaşandığı alanların başında kültürün geldiğini kaydeden Günay, "Orada da bir anlayışı ötekilerin üzerine egemen kılma, baskın kılma anlayışı var. Halbuki hayatı ileriye doğru götüren tek tipleştirmek değil. Hayatı ileriye doğru götüren farklılığın erdemini anlayabilmektir. Böyle bir toprakta, bir kültürü, bir anlayışı egemen kılmak ve öteki bütün kültür varlıklarını onun kotası ve kalıbı içerisinde görmeye çalışmak inanılmaz bir şekilde tarihi, doğayı, yaşanmışlıkları inkar etmektir. Orada ne kadar farklı katmanlar olduğunu görüp, o katmanları bugüne kadar taşımak bize emanettir. Ben görev dönemim içinde de her şeye böyle baktım" diye konuştu.
Bakanlığı döneminde farklı dil ve lehçelerde kültür kitaplarının basılmasını sağladığını belirten Günay, şöyle devam etti:
"Bu topraklarda yaşamış olan Kürtçe, Ermenice, Süryanice her şeyin geleceğe taşınması, eserlerin ayrımsız taşınması gerekiyor. Bunların geleceğe taşınması için de sadece kitap basmak yetmiyor. Mekanları da iyileştirmeye çalışacaksınız. Diyarbakır'da benden önce başlamıştı İç kale projesi, ama bizim dönemde de bozulmasın diye titizlik gösterdim. Defalarca gidip geldim, bugün gördüğüm manzara beni sevindirdi. Diyarbakır'da güvenlik ve huzur ortamı kırılmaya uğramadığı taktirde çok önemli katkılar getireceğini umuyorum. Coğrafyanın ekonomik tarafından bakarsanız, bu coğrafyanın inanılmaz bir bereket olduğuna, hem bölge, hem de ülke için inanıyorum. Bu coğrafyanın mutfağı, Türkiye'nin hiçbir yerinde yok. Bu coğrafyanın gırtlağı ile İspanya bölgesi gırtlağı çok benziyor. Bir toprağa Allah daha ne versin Siz bunun değerini bilirseniz, petrole ihtiyacınız var mı Sanayiye, bacaya ihtiyacınız var mı Bu size yeme, içme, konaklama, gezi mekanları açtırır. Derdimiz gençlere iş bulmak değil mi Üstelik gençler bu alanda çalıştığı zaman sanayi işçisi gibi kirlenmiyorlar da. Çocuklar her sabah yıkanıyor, tertemiz olmayı, tertemiz yemeği, konuşmayı öğreniyorlar. Dünyayı ileri götüren kültür, turizm kadar insanları tanıştıran, barıştıran başka bir alan yok. Bunun değerini bilmemiz gerekirken, bu mekanları, yani Sur içini tahrip etmemizin, o niyetle veya bu niyetle bir açıklaması, bir mantığı olabilir mi, bunun siyaseten bir açıklaması olabilir mi O taraf, bu taraf demiyorum, bunun değerini Türkiye insanı, hepimiz öğrenmeliyiz. Mutlaka bunun hakkını vermeliyiz"dedi.

DHA