CUMHURBAŞKANLIĞI Sözcüsü İbrahim Kalın, Suriye'de savaşın sonlandırılması için herkesin katkı sunması gerektiğini belirterek, 'Bu kadar ülke bir araya gelecek, bu kadar elimizde güç olacak, bu kadar askeri imkan olacak ama bir terör örgütünü ortadan kaldırmak mümkün olmayacak. Burada başka bir şey var demek. Bir irade ortaya konduğu zaman bir netice almak, DEAŞ terörünü de sona erdirmek, rejim sorununu da çözmek elbette mümkündür' dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Kocaeli Kitap Fuarı'nda 'Ben, Öteki ve Ötesi' adlı söyleşide konuştu. Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ve çok sayıda vatandaş katıldığı söyleyişide konuşan İbrahim Kalın, Orta Doğu'da yaklaşık 100 yıldır büyük bir travma yaşandığını belirterek, 'Bu bölgede büyük acılar yaşandı, yaşanmaya devam ediyor. Bu coğrafyaların, bu ülkelerin tekrar düşüncenin, sanatın, yaratıcılığın, üretkenliğin merkezleri haline gelmesi gerekiyor. Bunun için de tabi acımasız vekalet savaşlarının bir an önce sona ermesi gerekiyor. Şu anda Suriye'de yaşananlar bundan farksız değil aslında. Terörle mücadele ediyoruz başlığı altında ya da bahanesiyle bölge siyasetini dizayn etmeye çalışanlar var. DEAŞ terörünün nasıl palazlandırıldığını, bu noktalara nasıl geldiğini ve bu terör söylemi ya da terörle mücadele yöntemleri üzerinden ne tür ilişkilerin kurulup, ne tür oyunların oynandığını hepimiz gördük, görüyoruz' dedi.
SURİYE'DE SAVAŞIN SONLANDIRILMASI İÇİN HERKESİN KATKI SUNMASI GEREKİYOR
Suriye'de binlerce masum insanın hayatını kaybettiğini söyleyen Kalın konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Suriye'de binlerce insan hayatını kaybetti. Ama daha fazla göz yummak mümkün değil. Bir tarafta küresel, evrensel birtakım insani değerlerden bahsedilirken demokrasi gibi, insan hakları gibi, yaşam hakkı gibi, özgürlük gibi Suriye'de yaşanan bu trajediye özellikle gelişmiş, kalkınmış ülkelerin ilgisizliği, duyarsızlığı aslında bu konuda nasıl bir çifte standardın hatta bir ikiyüzlülüğün olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla Suriye meselesini uzun bir tarih perspektiften ele aldığınızda sonuçları itibarıyla da bu muhasebeyi yapmak durumundayız. Elbette Suriye savaşının sonlandırılması için herkesin katkı sunması gerekiyor. Türkiye'sinden Amerika'sına, İran'ından Rusya'sına, Körfez ülkelerinden Irak'ına kadar aslında bunun bir yolu var DEAŞ'ı yenmek imkansız değil. Cumhurbaşkanımız bunu defaatle söylediler. Yani bu kadar ülke bir araya gelecek, bu kadar elimizde güç olacak, bu kadar askeri imkan olacak ama hala 10 bin, 20 bin 30 bin sayısı neyse kaç kişilik bir terör örgütünü ortadan kaldırmak mümkün olmayacak. Burada başka bir şey var demek. Bir irade ortaya konduğu zaman bir netice almak, DEAŞ terörünü de sona erdirmek, rejim sorununu da çözmek elbette mümkündür. Bölgenin kalkınması için de mutlaka artık bu savaşın sona ermesi gerekiyor. O yüzden biz Astana ve Cenevre süreçlerini yoğun bir şekilde bildiğiniz gibi takip ettik, bunların bir parçası olduk. Astana süreçlerini Rusya ile biz başlattık. Şu anda kurulan çatışmasızlık bölgesiyle diğer ülkelerin de vereceği katkılarla en azından çatışmaların durması için yoğun bir çaba sarf ediyoruz.'
BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜ BAŞKA BİR TERÖR ÖRGÜTÜYLE BERTERAF EDEMEZSİNİZ
Kalın bir terör örgütünün bir başka terör örgütüyle bertaraf edilemeyeceğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'İki gün önce Amerika Birleşik Devletleri'nden Beyaz Saray'da terörle mücadele bağlamında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığında bir takım görüşmeler yapıldı. Bizim orada baştan beri söylediğimiz, bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle bertaraf edemezsiniz tezini biz ifade ettik ve bizim bu pozisyonumuza bir değişiklik söz konusu değil. Bunun sonuçlarını aslında Sayın Cumhurbaşkanımız çok güzel özetledi. 'Bir gün Suriye konusunda yine kapımızı çalacaksınız' Biz o politikanın yanlış olduğunu ifade ettik. Bundan sonra da etmeye devam edeceğiz. Amerika Birleşik Devletleri böyle bir karar vermiş olabilir, YPG'ye destek vermek suretiyle Rakka operasyonunu yapabilir. Daha önce sayın Cumhurbaşkanımız birçok kez ifade etti, 'Eğer YPG varsa, biz Rakka operasyonunun da yokuz' dolayısıyla bizim bulunduğumuz yer aynı, o pozisyonumuzda bir değişiklik yok. Ama Türkiye kendi ulusal çıkarları söz konusu olduğunda bizim milli menfaatlerimize ve sınırlarımıza yönelik bir tehdit söz konusu olduğunda bunun gereğini de hiç tereddütsüz yapar. Bunu yapmak için de kimseden izin almak zorunda değildir. Çünkü ülkemizin sınırlarını korumak, vatandaşlarımızı korumak her şeyden önce bizim sorumluluğumuzdadır. Bu aynı zamanda uluslararası hukukun bize tanıdığı bir haktır. Dolayısıyla bir tarafta kendi sınırlarımızı güvenliğini sağlarken, öbür tarafta Suriye'de yanan ateşin sönmesi, Irak ve diğer bölgelerde yaşanan mezhep çatışmalarının sonlandırılması bölgesel bir barış ve huzurun sağlanması için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Ama bunun için bizim kendi içimizde birlik ve beraberlik içinde olmamız lazım. Güçlü bir siyasi liderliğin ve vizyonun olması lazım. Bu ikisini sağlayamazsak, dışarıdan müdahalelere açık hale geliriz. Bir yaranız varsa, birilerin gelir onu kaşır ve kanatır. Önce o yaraları iyileştireceğiz, başkalarının da müdahale etmesine imkan vermeyecek ortamlar, ilişkiler, dinamikler dengelere yaratacağız ki başkaları gelip dışarıdan buraların daha fazla kana gözyaşına bulaştırmasın. Ben son tahlilde bölgenin geleceğinin aydınlık olduğuna inanıyorum. Bütün çabamız ve gayretimiz bunu bir an önce hayata geçirmek.'
Kalın daha sonra 'Ben Öteki ve Ötesi' adlı kitabını imzaladı. Vatandaşlar kitabı imzalatmak için uzun kuyruklar oluşturdu.

DHA