DURUŞMADAN NOTLAR

Aranın ardından mahkeme heyeti, arkadaşımız Gökmen Ulu'nun tutuksuz yargılanmasına karar verdi.

Saat 15:47 - Duruşmaya yarım saatlik ara verildi.

Saat 15:45 - GÖKMEN ULU: ATATÜRKÇÜYÜM BU YOLDAN ASLA DÖNMEM

Gökmen Ulu, "Avukatlarımın beyanlarına katılıyorum. Dün size savunmamda anlatmıştım. Biz bazen gördüğümüzü haber yaparız bazen de haber merkezinin gördüğü haberleri yaparız. Ben Cumhurbaşkanı’nın Marmaris'te tatil yaptığı bilgisini alınca Marmaris’e gittim. Ben bir yere giderken önce eşimi arayıp "aşkım ben şuraya gidiyorum derim sonra da gazeteyi arayıp gittiğim yeri haber veririm. Ben Türk hukuku adına düşürülen bu durum adına utanıyorum. Ben Atatürkçüyüm bu yoldan dönem. Beraatimi talep ediyorum" dedi.

Saat 15:40 - Avukat İsmail Yılmaz: Burak Akbay hakkındaki yakalama kararının kalkmasını istiyoruz.

Avukat Fahri Emeksiz: Tamamı farazi ve varsayımlara dayanılarak hazırlanmış bir iddianamededir. Tamamen şüpheden sanık aleyhinde sonuç çıkarılmıştır. 2010 referandumunda Fetö’nün “gerekirse ölüleri mezardan kaldırıp evet oyu kullandırın” dediği dönemde “hayır” oyu kullanılması yönünde yayın politikası izleyen Sözcü nasıl FETÖ’cü olur. Avukat Emeksiz, birçok örnekle Gökmen Ulu’nun yaptığı haberin tamamen gazetecilik çerçevesine olduğunu aktardı. Emeksiz amacın muhalif engellerini kaldırmak olduğuna işaret etti ve “amaç muhalifleri ortadan kaldırmaksa son referandum gösterdi ki Türkiye’nin yarısı muhaliftir” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yerini FETÖ'cülere baş yaverinin verdiği bilinmektedir. Baş yaver verdiği ifadede bunu söylemiştir. Bunlar da Takvim ve Sabah’ta birinci sayfadan yer verilmiştir. Cumhurbaşkanı’nın ilk açıklamasını Gökmen Ulu yayınlamıştır. Cumhurbaşkanın “sokaklara çıkın” söylemini ilk olarak Sözcü Gazetesi yayınlamıştır.

Emeksiz Gökmen Ulu’nun tahliyesini talep etti.

Saat 15:24 - Avukat Celal Ülgen, Gökmen Ulu'nun tahliyesini ve Burak Akbay hakkındaki 'yakalama kararının kaldırılmasını' talep etti.

Saat 15:06 Avukat Celal Ülgen, Gökmen Ulu ve Burak Akbay için savunma yaptı. Celal Ülgen savcının mütalaasına ilişkin tahliye talebinde bulundu. Ülgen, Sözcü iddianamesinin bir gün hukuk fakültelerinde "İddianamelerin nasıl yazılmaması gerektiği konusunda" ders olarak kullanılabileceğini ifade etti. Avukat Ülgen, 72 sayfalık savunma metnini de mahkeme heyetine sundu.

Avukat Celal Ülgen savunmasında, Sözcü Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’ün Samanyolu TV’ye programa çıkmasına ilişkin, “Safranbolu Belediye Başkanı FETÖ’den tutuklanmış. Aynı savcının (Asıma Ekren) bu kişiyle fotoğrafı ve plaket alışı var. Aynı mantıkla gitsek sen de FETÖ'cüsün mü diyeceğiz? Onun mantığından bu anlaşılıyor.” dedi.

Avukat Celal Ülgen savunmasında sözlerini şöyle sürdürdü “Bilirkişilerin niteliklerinin tarafsız olması gerektiğini anlattık. Ömer Faruk Gerçek’in 30 Mayıs tarihinde bir twiti var, taraflı olduğunu gösterir bir tweet. Soruşturma 19 Mayıs tarihinde başladı. Bu şahıs bu soruşturmaya bilirkişi olarak atandı. Bu bilirkişi Atilla Girgin’in bir metnini alıp kendi beyanı gibi kullanmıştır. Dosyadaki yemin tutanağındaki yemin metninde bir imza bulunmuyor. Ayrıca bu metnin özgün olmadığı bir yerden kopyalandığı görünmektedir. Ayrıca 19 Temmuz tarihinde “Ben de Ak Parti’liyim” diye twit atıyor. Yine bilirkişi Mustafa Kemal’in Anadolu’ya gelmesini istila olarak görüyor ve Makedon ve Selaniklilerin istilacı olduğunu belirtiyor. Yine aynı şahıs Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili de saldırgan tweetler atmıştır.”

Saat 15:00
Aranın ardından mahkeme heyeti yerini aldı. Duruşma başladı. Savcı mütalaasını veriyor. Savcı, 174 gündür cezaevinde bulunan arkadaşımız için "Tutukluluğu sürsün" dedi.

Saat 14:45 Mahkeme heyeti 10 dakikalık bir ara daha verdi.

Saat 14:42 - Mahkeme Başkanı bu bölümde izlenecek usulü anlattı. Başkan genel savunmanın ardından Savcı’nın hakkında yakalama kararı olan Burak Akbay ve tutuklu yargılanan Gökmen Ulu hakkında mütalaasını vereceğini söyledi.

Avukat Celal Ülgen, “Dünkü celseden sonra dosyaya yeni giren bazı belgelerin fotokopilerini aldık. Bunların bir kısmının bizim yazışmalarımız olduğunu gördük. Bununla ilgili diyecek bir şeyimiz yok. Ancak bir evrakta Bylock ile ilgili bir döküman aldık. Celse arasında inceleme yaptığımızda bu kısmın da bizi ilgilendiren bir kısım olmadığını gördük. Daha sonra tespit edersek hakkımız saklı kalmak üzere diyecek birşeyimiz yok” dedi.

Çözümü yapılan bazı kısımlara değinen Avukat Celal Ülgen, bir dokümanda iki şahsın yazışmasında Abant’ta yapılacak bir toplantıya ilişkin “Keşke Cumhuriyet ve Sözcü Gazetesi’nden de birileri olsa” yazısıyla ilgili “Bu Sözcü Gazetesi’nin yayın çizisinin FETÖ'cü olduğunu göstermez. Mesela FETÖ'cüler “Tanrı birdir” derse ve bunu Sözcü yazarsa bu gazeteyi FETÖ'cü yapmaz. Kaldı ki Abant’ta yapılan o toplantıya Sözcü Gazetesi katılmamıştır” dedi. Diğer avukatlar ve Sanık Gökmen Ulu, Mediha Olgun ve Yonca Yücekaleli’ye ilk celse okunan ve bu celsede okunan beyanları kabul edip etmediği soruldu. Tüm sanıklar ve avukatlar bu beyanları kabul ettiklerini aleyhte olanları ise kabul etmediklerini belirttiler.

Saat 14:25 - Verilen on dakika aranın ardından mahkeme heyeti duruşmaya gelmeyen tanıkların tespitini yaptı.

Saat 14:02 - Savcının tanıklarından Fehmi Koru'nun duruşmaya gelmediğinin tespiti yapıldı ardından duruşmaya 10 dakikalık ara verildi.

Ara öncesi Mahkeme Başkanı Fehmi Koru’nun zorla getirilme kararına rağmen gelmediği görüldüğü ve tutanağa geçirildi.

AYTUN ÇIRAY: SÖZCÜ, ATATÜRKÇÜ OLDUĞUMDAN EMİN OLDUKTAN SONRA BANA KÖŞE VERDİ


Saat 13:47 Tanık olarak dinlenen Ertuğrul Akbay’ın ardından Ankara’ya video bağlantısı yapıldı. Sözcü Davası’nın hazır olan son tanığı Aytun Çıray’ın kimlik tespitinin ardından ifade verdi. Çıray, sanıklardan Gökmen Ulu ve Burak Akbay’ı tanıdığını ancak diğer sanıkları tanımadığını (Mediha Olgun ve Yonca Yücekaleli) dile getirdi.

Çıray şunları söyledi “Halen İyi Parti İzmir miletvekiliyim. Devlette birçok görevde bulundum. Bunu söylemem nedeni övünmek değil tecrübelerimin anlaşılması için söylüyorum. 15 Temmuz FETÖ Darbesi Araştırma Komisyonun'dayım. Türkiye 15 Temmuz sonrası FETÖ ile büyük bir mücadeleye başladı. Daha önce köşe yazarlığı yaptığım Sözcü Gazetesi davasına kendi isteğimle tanık oldum. Birlikte yazı yazdığım Yekta Güngör Özden ve Vural Savaş gibi kamuoyu tarafından tanınan isimler vardı. 2009 - 2010 yılları arasında bir süre yazılarım bekletildi. Bunun nedeni ise gazetenin benim Atatürk ilkelerine bağlı olup olmadığımın araştırılması üzerineydi. MHP’ye bir operasyon yapılacağı konusunda bilgiler aldım bunları yazmak istediğimi ifade ettim. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle de bunu paylaştım ve yazımı da yazdım” dedi. Çıray ardından söz konusu yazısını okudu.

Çıray yazısında “HSYK seçimlerine hakimlere propaganda yasağı getirildi. Artık HSYK’ya Cemaatçi olanlar seçilecek.” Diye bir bölümde buluyor. Çıray yazısına atıfta bulunarak; “O yazıda FETÖ’nün tehlikesinden bahsediyorum. Bu gazete FETÖ'cü olsa bu yazı yayınlanır mı?” dedi. Bu süreçte Burak Akbay’la tanıştım ve konuştum. Kendisi yazılarımdan dolayı bana teşekkür etti.

Çıray, Gökmen Ulu’yu bir gazeteci olarak tanıdığını babasını daha önceden tanıdığını belirtti. Çıray, “Babası Demokrat Parti geleceğinden gelmektedir” diye konuştu.
Darbe Araştırma Komisyonu’nda yer alan Çıray’a Avukatlar tarafından Sözcü’nün “Cumhurbaşkanın yerini Sözcü buldu” haberinin komisyonda konu edilip edilmediği soruldu. Çıray, kesinlikle böyle birşey olmadığını dile getirdi.

Saat 13:40 Arkadaşımız Gökmen Ulu, mahkeme heyetinden ek savunma talebinde bulundu. Heyet bunun için daha sonra vakit sağlanacağını belirtti.

ERTUĞRUL AKBAY, FEHMİ KORU'NUN İDDİALARINI YALANLADI


Saat 13:28 - Duayen gazeteci-yazar Ertuğrul Akbay tanık olarak dinlendi. Akbay "Oğluma (Sözcü Gazetesi sahibi Burak Akbay) böyle bir iftira atılmasını kaldıramıyorum" dedi. Akbay, algı operasyonunun temel dayanağı olarak gösterilen Fehmi Koru'nun "Ertuğrul Akbay bana oğlunun Fethullah Gülen'in okullarında okuduğunu söyledi" iddiasını net bir dille yalanladı.

"OĞLUMA BU ALÇAK İFTİRANIN ATILMASINI KALDIRAMIYORUM"

Kripto FETÖ'cü Fehmi Koru, SÖZCÜ Gazetesi'nin sahibi Burak Akbay'a 'FETÖ'cü iftirası'nı attı, yetmedi "Bana babası söyledi" yalanını uydurdu. Baba Ertuğrul Akbay mahkemeye çıktı, Koru'nun iftirasını kesin bir dille yalanladı. "Ne benim ne de oğlumun FETÖ ile ilgisi olamaz" dedi.

SÖZCÜ'ye yönelik iddianamede, gazetenin sahibi Burak Akbay'a "Silahlı terör örgütü yönetmek, silahlı terör örgütü propagandası yapmak" suçlaması yöneltilmesi iddiasına dayanak olarak, kripto FETÖ'cü Fehmi Koru'nun 24 Nisan 2010 tarihinde yazdığı yazıdaki yalanlar gösterildi. Fehmi Koru, Yeni Şafak'ta Taha Kıvanç adıyla yazdığı köşesinde SÖZCÜ Gazetesi'nin sahibi Burak Akbay'ın öğrenciliğinin "cemaat evlerinde geçtiğini" ileri sürdü. Koru, daha sonra bu bilgiyi kendisine Burak Akbay'ın babası Ertuğrul Akbay'ın verdiği yalanını ortaya atmıştı. SÖZCÜ davasının başladığı gün yazısının SÖZCÜ davasında delil olarak kullanılmasından rahatsız olduğunu söyleyen Koru, "Alıntı yapılan yazım 2010 yılına, aktardığım konuşma ise 1993 yılı öncesine ait" sözleriyle kendini savundu.

Davada savcının en önemli tanıklarından biri olan Fehmi Koru bugün duruşmaya katılmadı, mahkemeden kaçtı. Yazısında iftira attığı Burak Akbay'ın babası duayen gazeteci-yazar Ertuğrul Akbay ise bugün mahkeme salonundaydı. Mahkeme Ertuğrul Akbay'ı tanık olarak dinledi. Akbay sözlerine, "Oğluma böyle bir iftira atılmasını kaldıramıyorum" diyerek başladı. Algı operasyonunun temel dayanağı olarak gösterilen Fehmi Koru'nun Ertuğrul Akbay bana oğlunun cemaat evlerinde kaldığını söyledi" iddiasını net bir dille yalanladı. "Ne benim ne oğlumun FETÖ ile ilgisi olamaz" diyen Ertuğrul Akbay, sözlerini şöyle sürdürdü:

ALÇAK BİR İFTİRA

"Benim oğlum Maçka'da ilkokulu Dost Koleji'nde de liseyi bitirdi. İsviçre'de üniversitede okudu. İsviçre'deki evini dahi ben kendim tuttum. Bu kadar iğrenç bir iftira atılmasını bir baba olarak kabul edemiyorum. Böyle alçak bir iddia benim uykularımı kaçırıyor. Okuduğu okullar kaldığı evler belli."

Fehmi Koru ile Tansu Çiller'in Başbakanlığı döneminde uçak seyahati gerçekleştirdiklerini ifade eden Akbay, "Orada bir barda buluştuk. İki kızın yanına gitti. Ben bunun detaylarını yazdım. Tekzip dahi etmedi. Masada iki güzel kız var, sohbeti kesip oğlunuzu konuşur musunuz? Oradan da bir diskoteğe gittik. 17 yıl önce konuşulduğu iddia edilen bir iddiayı 14 yıl sonra neden söylüyor? Bizim Atatürkçü çizgimizden rahatsız olmuştur. Bu olayın tamamını 24 Mayıs tarihli gazetede anlatmıştım. SÖZCÜ Gazetesi Atatürk'ün mavi gözleri ile çıkan bir gazetedir. Amaç SÖZCÜ Gazetesi'ni karalamaktır" diyerek sözlerini tamamladı.

Saat 13:20 - Sözcü Avukatı İsmail Yılmaz’ın dinlenilmesini talep ettiği Sözcü Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Kenan Kurtkaya’nın tanık olarak dinlenilmesi mahkeme heyetince kabul edildi. Kenan Kurtkaya, mahkemeye onlarca dosya ile girdi.

Kurtkaya, “İddianamede yer alan haberlerin tamamını ben seçtim. Hangi fotoğrafla yer alacağına da ben karar verdim. Benim size o haberleri tek tek nasıl hazırlandığını anlatmam lazım. Heyet izin verirse yaptığım hazırlığı paylaşmak isterim” dedi. İddianamede küpürleri konulan haberleri tek tek anlatmak isteyen Kurtkaya’ya Mahkeme Başkanı tek tek anlatılması konusunda kısa bir yol izlenmesini talep etti.

Kurtkaya, “1 Ocak 2016 tarihli manşetine ilişkin teknik bir bilgiye paylaşmak istiyorum. 1 Ocak gazetesi alelacele hazırlandı. 2016’da yayınladığımız bir haberdeki bulmaca için yargılandık hata yaptığımızı kabul ettik. Bobiler.org isimli bir internet sitesinden aldık. Hatamızı kabul ettik ve özür diledik” dedi.
Mahkeme Başkanı, Kurtkaya’ya “Sözcü Gazetesi kurulurken FETÖ’yle herhangi bir bağlantısı var mı?” diye sordu. Kurtkaya; Sözcü, FETÖ ile mücadele eden bir gazetedir” diye yanıtladı.

Heyet Başkanı, Kenan Kurtkaya ile soru cevap yaparak tanıklığına devam etti:
Soru: Ne zamandır Sözcü Gazetesi’nde çalışıyorsunuz?
Kenan Kurtkaya: Ocak 2013’ten itibaren...
Soru: Sözcü’nün FETÖ ile ilgisi ilişkisi var mısır?
Kenan Kurtkaya: Kesinlikle yoktur.
Soru: Burak Akbay’ın FETÖ yurtlarında kalıp kalmadığını konusunda bilgisiniz var mı?
Kenan Kurtkaya: Bu bir iftiradır.

Saat 13:00 - Duruşma verilen aranın ardından yeniden başladı.

Saat 12:15 - Duruşmaya saat 13:00'da başlanmak üzere ara verildi.

Sözcü avukatları tam kadro adalet arayışında... Sözcü avukatları tam kadro adalet arayışında...



BİMER'E BAŞVURAN VATANDAŞ TANIK OLDU


Saat: 12:10 Sözcü'nün yayın politikasını beğenmeyen vatandaş tanık olarak dinlendi.

Tanıklardan Hüseyin Gülerce’nin ardından avukatlar ara talebinde bulundu. Mahkeme heyeti bir başka tanık Nuraydın Süslü’nün dinlemesinin ardından ara verileceğini söyledi. Süslü’ye yine Yalova’dan video bağlantı yapıldı. Kimlik tespitinin ardından Süslü’ye mesleği soruldu. Fen bilgisi öğretmeni olduğunu belirten tanık Süslü'ye daha önce BiMER’e yazdığı bir yazısı hatırlatıldı.
Mahkeme Başkanı Sözcü’nün "FETÖ ile bağlantısına dair somut kanıt veya görgü ya da bilgisi olup olmadığını" sordu. Süslü ise bu soruya "Sözcü'nün manşetleri beni rahatsız etti o yüzden şikayetçi oldum" diye yanıt verdi. Süslü şöyle konuştu: “Atılan başlıklar Türkiye Cumhuriyet vatandaşlarına saygısızlıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a saygısızlık yapılıyordu bu nedenle BİMER’e yazı yazdım. Sözcü’nün herhangi bir şekilde FETÖ ile ilgili bir ilişkisi olup olmadığına dair bilgim yok"

Saat 11:50 - FETÖ'nü Sözcüsü Hüseyin Gülerce'nin ifadesi bitti.

Kripto FETÖ'cü Hüseyin Gülerce Sözcü ile ilgili iddialar için Kripto FETÖ'cü Hüseyin Gülerce Sözcü ile ilgili iddialar için "Sadece Fehmi Koru'nun yazısında anlattıklarını biliyorum" dedi.


FETÖ'NÜN SÖZCÜSÜ HÜSEYİN GÜLERCE: BENİM BİLGİM YOK

Saat 11:33 - Yalova'da bulunan FETÖ'nün sözcüsü, kripto FETÖ'cü tanık Hüseyin Gülerce SEBSİS sistemiyle tanık ifadesini verdi. Kimlik tespitlerinin ardından tanıklardan Hüseyin Gülerce, sanıkların hiçbirini tanımadığını söyledi.  Mahkeme Başkanı sık sık Gülerce'ye "Sadece bildiklerini anlat. Başka konulara girme" diye uyarıda bulundu. Gülerce, Sözcü hakkındaki FETÖ'cü iddiaları için "Bu konu hakkında bilgim yok. Sadece Fehmi Koru'nun yazdıklarını okudum" dedi.

İşte Gülerce'nin ifadesi: “Savcılığa 14 haziran 2017’de yapılan davet üzerine ifade verdim. Sanıklarla bire bir tespitim ya da tanıklığım yok. Ben sadece Sözcü gazetesinin FETÖ ile birlikte hareket edip etmediklerine dair bildiklerimi anlatacağım. 7 Şubat MİT krizine kadar cemaat ve Gülen hareketi olarak bilinen grup içerisine Zaman Gazetesi’nde yöneticilik yaptım Gazeteciler ve Yazarlar Deneği’nde yöneticilik yaptım. 7 Şubat 2012’de bu yapıya tavır koyup tamamen karşısına dikilmeme rağmen... Bana göre sakladıkları manşetler var. Emin Çölaşan 29 Ekim 2015’te Milli Güvenlik Kurulu’nun FETÖ'nün terör örgütü olduğunu belirmesine rağmen yazı yazdı. Sözcü’nün FETÖ ile birlikte hareket ettiğini bu yazı destekler niteliktedir. Çölaşan yazısınında “Şimdi FETÖ'yü destekleme zamanı” diye yazdı.”

Gülerce ilgili yazıyı okuyarak şu yorumlarda bulundu "Türkiye’de medyada 29 ekim 2015’te FETÖ'yü destekleyen başka bir yazı okumadım. Emin Çölaşan bununla kalmıyor. Devleti ve yargıyı ele geçirdiği ortaya çıkan fetöyü değil PKK’yı ve HDP’yi savunuyor. Ben defalarca bu yazıyı okudum ama iddianameye koyulmadı”

Mahkeme Başkanı, Gülerce’ye müdehale ederken konunun bu mahkemenin konusu olmadığını söyledi. Gülerce buna rağmen iddiasına devam etti. Gülerce, elinde belgeler olduğunu iddia etti. 1 Ocak 2016’daki Sözcü Gazetesi manşetini gösterdi. Gülerce, “Nasıl Emin Çölaşan’ın yazısı nasıl gazeteyi bağlıyorsa bu manşette gazeteyi bağlar. Öğleden sonra yapılan toplantıda manşet belirlenir. Orada bunu savunacaklar buna engel olmak adına söylüyorum. Birinci sayfadaki hata gözden kaçmayacak kadar önemlidir. En altta ‘Öl’ yazıyor. Diğer kısımlarda Recep Tayyip Erdoğan olduğu için burada bahsedilen Recep herhangi bir Recep değildir. Hiçbir gazete Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanın ölmesini isteyemez” dedi.

MANŞETLERİ ANLATMAYIN BİLDİKLERİNİZ VAR MI?


İfadesini üç bölümde anlatacağını vereceğini en başta belirten Gülerce üçüncü bölümüne geçti. 7 Şubat 2012 MİT operasyonu sonrası 10 Şubat'taki Sözcü’nün manşetini göstererek iddianamede de yer alan diğer manşetleri eline aldı. Bu esnada mahkeme başkanı, "Burak Akbay’ın FETÖ evlerinde kalıp kalmadığını" sordu ve "manşetlerin takdiri mahkemeye aittir" diye müdehale etti. Mahkeme Başkanı, “Biz sizi gazetede çıkan başlıkları anlatmanız için çağırmadık. Burak Akbay’ın FETÖ ile ilgili direk bağlantısı olup olmadığını bilip bilmediğinizi söyleyin” dedi.

GÜLERCE: BENİM BİLGİM YOK


Gülerce, Fehmi Koru’nun yazısından bilgi sahibi olduğunu söyledi. Diğer sanıkların "FETÖ ile ilgili bir ilişkisi olup olmadığına dair" bilgisi sorulan Gülerce yine bir bilgisi olmadığını söyledi. Sözcü’nün Fetö’nün talimatı ile kurulduğu iddiası konusundan da soru soruldu ve Gülerce buna soruya da “bilgim yok” diye cevap verdi. Gazete başlıkları dışında bir bilgi veya belgesinin olup olmadığı sorulan Gülerce elinde bilgi veya belge olmadığını aktardı.

Avukat Celal Ülgen, “7 Şubat 2012’de cemaat ile yollarını ayırdığını söylüyor” diye soru sormaya başladı ancak Mahkeme Başkanı müdahale etti ve tanığa direk soru sorulmamasını istedi. Ülgen, bu durumda soru sormayacağını yazılı olarak soracağını aktardı.

Avukat İsmail Yılmaz da Gülerce’ye "davaya nasıl tanık olduğunu" "hangi özelliği için çağrıldığı" sordu. Gülerce bu soruyu “Sözcü Gazetesi hakkında yeni bir dava açıldığını bu nedenle tanıklığıma başvuruldu” diye yanıtladı.

Avukat İsmail Yılmaz, Ergenekon ve Balyoz sürecinde kumpas davalarındaki savcılar ile birlikte olup olmadığını sordu. Mahkeme Başkanı ise bu soruya izin vermedi.
İsmail Yılmaz Gülerce’ye “Gerçekten Fetullah Gülen’den ayrıldı mı?” diye de sordu. Avukat Fahri Emeksiz, Gülerce’nin 17-25 Aralık'tan sonraki bir yazısını okuyarak sanığın paralel yapıyı desteklediğini belirtti. Emeksiz, Gülerce’nin FETÖ’nün darbe yapacak kadar güçlenmesine destek olduğunu aktardı. Avukat İsmail Yılmaz, ise Gülerce hakkında açılmış FETÖ davası olup olmadığını sordu.

Saat 11:30 - Arkadaşımız Gökmen Ulu kullandığı ilacı almak için hakimden izin istedi ve Jandarma eşliğinde salondan çıktı. Gökmen birkaç dakika sonra salona dönerek yerine oturdu.


ERSOY DEDE: SÖZCÜ'NÜN FETÖ'CÜ OLMASI DELİ SAÇMASIDIR

Saat 11:00 - Fuat Uğur'un ardından söz sırası diğer tanık Ersoy Dede'ye geldi. Kimlik tespitinin ardından Mahkeme Başkanı diğer tanıklara da yaptığı uyarıları tekrarladı. Mahkeme Başkanı diğer tanıklara sadece iddianame üzerinden konuşmalarını somut bir delilleri varsa mahkemeye sunmalarını istedi. Ayrıca mahkeme Başkanı davanın konusundan sanıklar Gökmen Ulu, Mediha Olgun ve Yonca Yücekaleli hakkında olduğunu, Sözcü’nün FETÖ'yle bağlantısı hakkında elle tutulur ve gözle gördüğü bir bilgisi varsa söylemesini söyledi. Ayrıca başkan "Nasıl tanık olduğunu da anlatmasını" istedi.

Ersoy Dede, Sözcü ile ilgili iddialar için Ersoy Dede, Sözcü ile ilgili iddialar için "deli saçması" dedi.


Ersoy Dede ifadesinde şunları söyledi “17-25 Aralık sonrası devletle kurulan kumpastan geçti. Bu süreçte Sözcü Gazetesi 17-25 Aralık'taki süreçte bilerek ya da bilemeyerek FETÖ'nün yeni bir yayın organı arayışına hizmet ettiğini gördük. FETÖ’nün beslendiği kurumlar Zaman ve Samanyolu gibi kurumlardı. Başka kurumları kullanmak istedi. O dönemde Aktüel dergisi ve Star gazetesine yazdığım yazılarla ilgili savcılık tarafından çağırıldım. Bana sorulan iddialar arasında (yanlış biliyorsam özür dilerim) bana sorulan Burak Akbay’ın FETÖ’nün evlerinde kaldığı iddiasını sordular. Ben de sadece Fehmi Koru’nun iki ayrı yerde yazdığı yazıdan bilgi sahibi olduğumu söyledim. Ancak bu iddialar daha sonra yalanlandı. Benim açımdan Sözcü Gazetesi'nin FETÖ'cü olması deli saçmasıdır. Sözcü'nün yolsuzluk soruşturmaları sırasında FETÖ'nün hoşuna giden yayınlar yaptığını gördüm. Sözcü'nün okurları arasında belirli bir noktaya kadar bir tane bile FETÖ'cü yoktur. O haberleri yapanların da 15 Temmuz sonrası ve 17-25 Aralık döneminde yapılan yayınlarla 'FETÖ'ye bilmeyerek hizmet ettiklerini görmüştür' diye tahmin ediyorum. Gökmen Ulu’nun haberi için tutuklu olmasını doğru bulmuyorum. Gökmen’in haberi gazetecilik faaliyeti olan haberine karşılık benim tanık olmam kürsünün önünde olmam benim adıma utanç vericidir"

Celal Ülgen ise tanığa, “İfadenizde 17-25 Aralık'taki bazı manşetlerin FETÖ’nün hoşuna gittiğini ifade ettiniz. Cumhuriyet savcısı o haberleri dosyayı koydu. Biz yarın yine bu haberleri tartışacağız ve gazetelerde yer alacak. Bu da FETÖ’nün hoşuna gidecek mi? diye sordu.

Ersoy Dede, “17-25 Aralık mahkeme kararı ile kumpas olarak belirlendi. Bakan çocuklarının yolsuzluk yaptığı iddiası kumpas olarak mahkeme tarafından belirlendi” yanıtını verdi.

CELAL ÜLGEN: SİZE 'FETÖCÜSÜNÜZ DİYEBİLİR MİYİZ?'


Celal Ülgen, “Ergenekon ve Balyoz döneminde FETÖ'cülere destek veren bir imajınız vardı. Biz de size o dönemdeki yazılarınızla size ‘Siz de FETÖ’cüsünüz diyebilir miyiz?” diye sordu.
Dede soru üzerine, “O zaman yazıklarımın önemli ölçüde arkasındayım. Kumpas davalarını bunun dışında tutuyorum. Ancak sayın avukat Ekrem Dumanlı’ya arka çıktı” dedi. Bu iddia üzerine Ülgen, “Herhangi bir şekilde Ekrem Dumanlı'ya destek vermedim. Hiçbir FETÖ'cü için avukatlık yapmadık” diye yanıt verdi.

Avukat Fahri Emeksiz ise Sözcü’nün muhalif çizgisi üzerine sorduğu soruya Mahkeme Başkanı konunun tartışma olduğunu şahsın tanık olduğunu aktardı.

FUAT UĞUR: BEN SÖZCÜ'NÜN FETÖ İLE İRTİBATLI OLDUĞUNA DAİR HİÇBİR ŞEY BİLMİYORUM


Saat 10:50 - Cem Küçük'ün ardından diğer tanık gazeteci Fuat Uğur söz aldı. Kimlik tespitinin ardından Fuat Uğur, sanıkları tanımadığını beyan etti. Uğur, “Sözcü Gazetesi ile tartışmalarımız oldu, yaptığı haberleri eleştirdim. Fehmi Koru yıllar önce yazıya itiraz etmedi o dönemde. Rahmi Turan’ın köşesinde yayınladığı bir karikatürü eleştirdim. Bunlar Sözcü'nün FETÖ'ye hizmet ettiğini göstermez. Bu iddianamede tanık olmamı da anlamıyorum. Gökmen Ulu ve Mediha Olgun haksız yere tutuklu kaldı ve tutuklu yargılandı. Gökmen Ulu’nun gazetecilik refleksi ile yaptığı haberle ilgili tutuklu olmaması gerektiğini de yazdım. Ben iddianamede bir somut kanıt da görmedim. Gökmen’in tutukluğu ızdıraba döndürüldü. Ben, Sözcü Gazetesi'nin FETÖ ile irtibatlı olduğuna dair hiçbir şey bilmiyorum. Bu dava bence bir hukuk devletine zarar vermeden bitirilmeli diye düşünüyorum" dedi.

FOTO:Arşiv- Fuat Uğur, Sözcü'nün FETÖ'yle irtibatlandırılamayacığını söyledi. FOTO:Arşiv- Fuat Uğur, Sözcü'nün FETÖ'yle irtibatlandırılamayacığını söyledi.

"SÖZCÜ'NÜN YAPISI FETÖ'NÜN PROPAGANDASINA UYGUN DEĞİL"


Uğur’a "Sözcü'nün bazı haberlerinin FETÖ'ye hizmet ettiği iddiası" da soruldu. Uğur soruyu  “FETÖ’nün propagandasına uygun olduğunu söyleyemem. Sözcü Erdoğan’a muhalef çizgisindedir.” diye yanıtladı.
Avukat Celal Ülgen ise Uğur’un "nasıl tanık olduğunu" sordu. Bu soruya Mahkeme Başkanı "kendisinin soracağını" söylerek karşılık verdi. Uğur da bu ortak soruya “Telefon ile savcılıktan çağırıldım. Savcı Asım Ekrem yazılarım doğrultusunda çağırıldım” diye yanıtladı.

Saat 10:25 - Eren Yıldız'ın ardından diğer sanık Cem Küçük kürsüye geldi. Küçük'te ilk tanık Eren Yıldız gibi sanıkları tanımadığını söyledi. Küçük "İşim gereği gazeteleri didik didik ederim. Bu 3 kişi hakkında 'FETÖ'ye yardım yataklık ediyor' veya 'Gökmen, Cumhurbaşkanı'nın yerini gösterdi' sözlerinin iddianemeye girmesi komik." dedi.

FOTO:ARŞİV - Cem Küçük FOTO:ARŞİV - Cem Küçük "Tanıkların FETÖ'cü denmesi çok komik" dedi.

"SÖZCÜ FETÖ'CÜ DEMEK ÇOK KOMİK"


Küçük şöyle konuştu “Başta bu üç kişi hakkında FETÖ'ye 'yardım ve yataklık' ediyor, ya da Gökmen Ulu ve diğer sınıkların FETÖ'ye yardım ve yataklık ettiği iddiası çok komik. Mali işlerle ilgili kısımda 2010 yılındaki işlerin iddianameye yazılmaması gerekirdi. Bizim de yayın evimiz var reklam alıyoruz. Bu örgüt 2013 sonrası terör örgütü olarak kabul edildi. O tarihte bütün gazeteler benzer manşetleri attı. Bir madenci oğlu olarak söylüyorum. Bu iddianameye bakarak Sözcü Gazetesi FETÖ’ye yardım ve yataklık ediyor denemez. Saygı Öztürk ve diğer Sözcü yazarları FETÖ’ye ‘bunlar terörist’ derlerdi. Ancak 17-25 Aralık'tan sonra Saygı Öztürk’ün FETÖ’nün yayın organında program yapmasını eleştirmeleri lazımdı.”

"BEN 'BURAK AKBAY FETÖ EVLERİNDE YETİŞTİ' DEMEDİM"


Cem Küçük’e Saygı Öztürk’ün akrabasının FETÖ İmamı olduğu iddiası da soruldu. Küçük, “Yenişafak'ta yazdığım yazıda bunu söyledim. Öztürk kendisi yaptığı açıklamada aynı köylü olduklarını belirtti. Ben buna bir şey ekleyemem bilgim de yok” dedi.
Mahkeme Başkanı “Burak Akbay’ın FETÖ evlerinde yetiştiği iddiasını da" sordu. Küçük bu soruya “Böyle bir bilgim yoktur. Kaldı ki bu devletin bileceği bir iştir. Ben sadece medyadaki iddiaları biliyorum” dedi.

"EREN YILDIZ'IN İFADESİ DAVADAN ÇIKARILSIN"


Saat 10:20 - Tanık Eren Yıldız'ın beyanı üzerine söz alan Avukat Celal Ülgen, İsmail Yılmaz ve Fahri Emeksiz "tanık beyanlarına karşı diyecek birşeyleri olmadıklarını" söylediler. Avukat Ülgen ise tanığın ifadesinin davada olmaması gerektiğini söyledi.

İLK TANIK KONUŞTU: 'SÖZCÜ'YÜ MUHALİF' DİYE ALIYORLARDI


Saat 10:15 - İlk olarak tanık Eren Yıldız dinlendi. Ankara’dan SEGBİS sistemi ile davaya bağlanan Eren Yıldız sanıkları tanımadığını ifade etti. Sözcü Gazetesi ile ilgili FETÖ’nün bağlantısı hakkında bilgisi olup olmadığı sorulan Yıldız, “Bylock kullandığım iddiasıyla bir süre tutuklu yargılandım. Aydınlık gazetesine verdiğim röportajda cezaevinde 'FETÖ’den tutuklular Sözcü okuyor' diye beyan verdim. FETÖ'den tutuklu olanlar Sözcü davası ile ilgili ‘AKP ile Atatürkçüler birbirlerini yesin’ diyorlardı. Ayrıca tutuklu olan FETÖ'cüler Sözcü Gazetesi'ni 'AKP’ye muhalif diye' alıyorlardı. Gazetedeki yazarları eleştiriyorlardı. Sözcü’yü ideolojik olarak destekledikleri için almıyorlardı” dedi.

Saat 10:12 - Arkadaşımız Gökmen Ulu'nun mahkeme salonuna alınmasıyla duruşmanın 2. celsesi başladı.

FOTO:Hande Zeyrekk - Davanın tanıkları Cem Küçük ve Fuat Uğur adliyeye birlikte geldiler. FOTO:Hande Zeyrekk - Davanın tanıkları Cem Küçük ve Fuat Uğur adliyeye birlikte geldiler.


Saat 10:00 - Tanık ve sanıklar duruşma salonuna çağrıldı. Davanın tanıklarının dinleneceği duruşmaya tanıklardan Gazeteci Fuat Uğur ve Cem Küçük’ün geldiği görüldü. Arkadaşımız Gökmen Ulu’nun Silivri Ceza İnfaz Kurumu’ndan Çağlayan’a sevki beklenmeksizin davaya başlanacağı dünkü duruşmada mahkeme başkanı tarafından ifade edilmişti.

Çıktığı ilk günden beri Atatürk’ün izinde, demokrasiden ödün vermeden yayın yapan SÖZCÜ Gazetesi her dönemde susturulmak istendi… Son olarak FETÖ’cü çamuru atıldı. Yetmedi, bir de operasyon yapıldı… SÖZCÜ’nün sahibi Burak Akbay hakkında yakalama kararı çıkarıldı. İzmir muhabirimiz Gökmen Ulu haber yüzünden hapse atıldı. Taraflı bilirkişi raporu ve kripto FETÖ’cülerin ifadelerine dayanılarak dava açıldı.
Bugün davanın ikinci celsesi İstanbul Adliye Sarayı’nda yapılıyor. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın gözü de bu davada… Haksız yere sanık yapılan SÖZCÜ bu süreçten yüzünün akıyla çıkacak, adalet umarız yerini bulacak…