13 Ekim Dünya Tromboz Günü nedeni ile tüm dünyada tromboz hakkında farkındalık çalışmaları yapıldı. Ülkemizde de Türk Kalp Damar Cerrahisi Derneği ve Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği iş birliği ile ilk defa toplumu bu konuda bilinçlendirmek üzere önemli bir projeye imza atıldı.

Projeyi anlatan Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Rüçhan Akar, Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Cengiz Köksal ve Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Pulmoner Hipertansiyon ve Pulmoner Tromboemboli Tedavileri Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Gökçen Orhan hayati bilgiler verdi.

pihti-kucuk-riski-buyuk

Akar, “Farkındalık oluşturmak amacıyla ‘pıhtı küçük, riski büyük’ olarak adlandırdığımız sosyal sorumluk projesi çerçevesinde toplumu bilinçlendirmek ve farkındalık oluşturmak gayretindeyiz." şeklinde konuşurken, Köksal ise ülkemizde her yıl on binlerce kişide derin ven trombozu (DVT), yani toplardamarların içerisinde kan pıhtılaşması hastalığının görüldüğüne dikkat çekti.

SAYISAL VERİLERLE TROMBOZ...

*Tromboz dünyada yılda 3 Milyon kişiden fazla ölüme sebep olmaktadır.

*Her yıl Amerika’da 100.000 kişi trombozdan ölmektedir; bu rakam aids, akciğer kanseri ve araç kazalarında ölenlerin toplamından fazladır.

*Avrupa’ da majör ölüm nedenlerinden biridir. Meme ve akciğer kanserlerinden ölenlerin toplamından fazla ölüme sebebiyet veriyor.

*Bu verilere göre ülkemizde her yıl yaklaşık 30.000 kişi trombozdan hayatını kaybediyor.

ÖNEMLİ DVT BELİRTİLERİ NELER?

Derin ven trombozu (DVT) yani toplardamarların içerisinde kan pıhtılaşması hastalığı, olgularının yarısında hiçbir belirti veya bulgu vermiyor. Özellikle pıhtı miktarı az ya da küçük damarlarda görülüyor ise fark edilmeyebilir. En sık belirti ve bulgular etkilenen bacakta ağrı, şişme ve yürüme ile bu şikâyetlerin artmasıdır. Baldırı avucunuzla sıkınca hassasiyet artabilir. Bu belirtilere nefes darlığı, göğüs ağrısı ve derin nefes alırken ağrı eşlik ediyorsa oluşan pıhtı akciğerlere atmış olabilir. Bazen DVT o kadar ağır seyreder ki bacağın atardamar dolaşımı da bozularak bacağın kesilmesine yol açabilir. DVT geçiren hastalarda yıllar sonra bile bacaklarda sürekli şişme, ağrı, varisler, ciltte lekelenmeler ve hatta yaralar görülebilir.

Basın toplantısında konuşan Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Rüçhan Akar'ın değindiği noktalar ise şöyle:

ahmet-ruchan-akar

Pıhtılaşma aslında insanın kendini savunma mekanizmasıdır. Bir yerimizi kestiğimiz zaman kanın durması için pıhtılaşmaya ihtiyaç var. Fakat bu pıhtılaşma aynı zamanda ölümlerin de önemli bir nedeni olabilmekte maalesef. Her 4 ölümden biri bu nedenle oluyor.

Pıhtılaşma atardamar sisteminde ve toplardamar sisteminde oluyor. Atardamar sistemindeki pıhtılaşmaya örnek olarak kalp krizini söyleyebiliriz. Yani kalbin damarlarında meydana gelen bir pıhtı, kalp krizi ile sonuçlanabiliyor. Beyin damarlarında meydana gelen pıhtılaşma ise felçle sonuçlanıyor. Bu iki konuya aşinayız fakat daha az bilinen bir konu var. Toplardamar sisteminde özellikle bacaklarda ve kalça seviyesinde herhangi bir pıhtı oluşumu hakikaten ciddi bir problem. Ölümle sonuçlanabilen ve aynı zamanda önlenebilir bir problem.

Bu pıhtı oluşumlarının pek çok risk faktörleri var ama her yaşta görülebiliyor. Yaş ilerledikçe görülme sıklığı giderek artıyor ve 60 yaşın üzerinde çok ciddi boyutlarda bir risk oluşuyor. Kadınlarda özellikle hamilelikte ve hamilelik sonrası emzirme döneminde sıklıkla karşılaşabileceğimiz bir durum bu. Doğum kontrol hapı kullananlarda daha yüksek görülmekte. Sigara kullanımı, obezite, Özellikle ortopedik ya da genel cerrahi ameliyatlarından sonra meydana gelen hareketsizlik sonrası önleyici bir ilaç kullanılmadığında pıhtı oluşumu mümkün. Bu durumda korkulan şey, damarda oluşan bu pıhtı kopup akciğerlere gidebilir ve akciğerde ani ölümle sonuçlanabilir.

Aile hikayeniz varsa, sigara içiyorsanız, genetik yatkınlık varsa ve uzun süre yani 4 saatten fazla hareketsiz kalırsanız çok ciddi bir adaysınız. Bu soruna kimse immün yani bağışık değil. Hepimiz her an olabiliriz. Yeni doğandan yaşlılık dönemine kadar bu riski taşıyoruz. Kanser hastaları da bu anlamda önemli bir risk grubu. Birçok kanser hastasını bu nedenle kaybediyoruz.

ÖNLEMEK İÇİN NE YAPMALI?

Yolculuk sırasında aktif ve pasif egzersizler önemli. Uçakta saat başı kalkıp yürüyün. Eğer yüksek risk faktörü taşıyorsanız yolculuktan önce yapılan basit bir iğne ile ya da orta basınçlı bir varis çorabı ile önlem almak mümkün.

Bunların dışında düzenli beslenme, sık ve az yemek ve özellikle yolculukta dikkatli olmak önemli. Uzun uçak yolculuklarından önce ağır yağlı gıdalar almamak da önemli. Sigarayı bir kez daha vurgulamak istiyorum. Sigara, atar ve toplar damarda pıhtı kümecikleri oluşturan hücreleri bir araya çağıran bir etken.

Aslında bu farkındalık gününün amacı ne? Hedef kitlemiz tüm kamuoyu, sağlık çalışanları, hekimler ama aslında önemli bir hedef kitlemiz de bizi yönetenler. Politika üreticilerinin bu konuyu bilmesi, ülkemizdeki sorunun büyüklüğünün anlaşılması ve buna göre politikalar üretilmesinde farkındalık yaratmak için buradayız.

İŞ GÜVENLİĞİ KAPSAMINA ALINMALI!

Akar sozcu.com.tr'ye yaptığı özel açıklamasında önemli bir noktaya değinerek, bu hastalıkla birlikte hareketsizliğin önüne geçmek için bir devlet politikası geliştirilmesi gerektiğini ve bunun iş güvenliği kapsamına alınması gerektiğini vurguladı. Akar şöyle konuştu: Dernek olarak meslektaşlarımızla, aile hekimleriyle ve acil tıp hekimleriyle ortak toplantılar yapıyoruz. Bunun okul eğitimlerine kadar ulaşması gerekiyor. Çocuklarda risk daha az ama eğitimin içinde anlatılmalı. Bizi yönetenler bu tehlikenin sıklığını ve önemini bilirlerse bu konu eğitime de yansıyacaktır. Sağlık Bakanlığı ile ortak eğitim toplantıları yapılabilir. Dernek olarak var olma nedenimiz bu.

Ofis çalışanlarında da yöneticilerde de farkındalık yaratılmalı. Hareket konusunda dikkatli olmalı ve insanlar hareketi güncel hayatına almalı. Bunu bir lüks olarak görmemek gerekiyor. İş güvenliğinin önemli bir parçası aslında bu."

OFİS ÇALIŞANLARI DİKKAT! TOPUKLU AYAKKABI VE KAFEİN RİSKİ ARTIRIYOR

cengiz-koksal

Tromboz konusunda önemli bilgiler veren Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Cengiz Köksal da ofis çalışanlarının en önemli risk grubunda olduğunu söyledi. Köksal, iş hayatında topluklu ayakkabı giymekten fazla kafein tüketimine kadar pek çok yanlış uygulama olduğunu belirtti ve ofis çalışanlarına özel bir egzersiz verdi:

Pıhtı küçük ama sorun çok büyük. 21. yüzyılda beyaz yakalı popülasyonu çok fazla. Bilgisayar başında ve ofiste oturarak vakit geçiren insan sayısı çok fazla. Özellikle bilgisayar oyunları nedeniyle çocuklarımız saatlerce oturuyor, bacaklarını sarkıtarak hareketsiz duruyor. Bugünün ve geleceğin en önemli problemi hareketsizlik olacak. Hal böyleyken bacakta hareketsizliğe bağlı problemler, pıhtı oluşumu ve bunun yol açtığı ölümler artacak. Bugün her 37 saniyede bir, bir kişi bacaklarında oluşan pıhtı ve bunun akciğerlere gitmesi nedeniyle hayatını kaybediyor.

Genç popülasyon ciddi anlamda bir risk taşıyor. Genel kural şu: Eğer uzun süre ayaklarınız sarkıtarak oturuyorsanız ya da ayakta hareketsiz kalıyorsanız baldır kaslarınızı çalıştırmıyorsanız risk altındasınız. Bizim esas hedef amacımız ofis başında geçirilen zamanı çok olan insanları hareketlendirmek. Kalkıp kısa yürüyüşler yapmanın ya da otururken baldır kaslarını çalıştıran basit bacak hareketlerinin bu sorunu engellediğini anlatmak istiyoruz. Varis hastalığınız olsa da olmasa da bu tip hareketsiz kalınan durumlarda varis çorapları giymek çok faydalı. Kanser hastaları da risk taşıyor. Kanser hastalarının önemli bir kısmını pıhtı ve pulmoner emboli nedeniyle kaybediyoruz.

Kilo artışı bir risk çünkü karnınızın içindeki basıncın artmasına neden oluyor ve bu basınç kan yukarı çıkarken onu engelliyor. Kabızlık da çok önemli. Kabız olmamaya çalışın. Kabızlık obezitedeki gibi karın içindeki basınç artıyor ve kanın bacaklardan akciğere tekrar dönmesini engelliyor ve bu da kanın durağanlaşmasına neden oluyor. Bunun da pıhtı oluşturması çok muhtemel. Kabızlık yapıcı besinler den uzak durmalı.

sozcu.com.tr'ye özel bilgiler veren Köksal'dan basit ama etkili önlemler...

*Ben kalp damar cerrahıyım ve 3-4 saatlik ameliyatlarım varsa o gün sabah kalkıp ayaklarımı yüksekte tutuyorum ve varis çorabı giyiyorum, akşam da çıkartıyorum. Risk grubunda değilim ama ayakta hareketsiz kaldığım zaman risk grubunda oluyorum.

*Ofis egzersizleri disk ayak bileğinden ayağı ileri geri hareket ettirmek, baldır kaslarınızı çalıştıracaktır. En etkili egzersiz de budur. Her saat başı 5 dakika boyunca yapmalısınız. Eğer yürüme şansınız varsa yine saat başı kalkıp dolaşmak da bu riski engeller.

*Aileler çocuklarının bilgisayar başında vakit geçirme sürelerini kontrol etsinler. Buna engel olamıyorlarsa onları her saat başı hareket ettirsinler.

*Ofiste çalışanlar günde 5-6 fincan kahve içiyor. Bu miktar çok fazla. Sabah içilen bir fincan kahvenin bir sakıncası yok ama oturur pozisyonda kahve içmeye devam etmek, 3-4 fincanın üzerine çıkmak dehidratasyona yani su kaybına ve pıhtı oluşumuna zemin hazırlıyor.

*Şeker hastalığı atar ve toplar damarı olumsuz etkiliyor. Damarın iç yüzeyine zarar veren her hastalık kesin risk grubudur.

*Rahat kıyafetler giyilmesini öneriyorum. Eğer kasık düzeyinde ve diz üstünde sıkan bir kıyafet giyiyorsanız, aşağıdaki kanın yukarı çıkmasını engellemiş oluyorsunuz. Obezsiniz karında basınç var ve dar giyiniyorsunuz kasıklarınızda ve diz üstünde yine basınç var. Bunlar kanın yukarı çıkmasını engeller.

*Çok yüksek topuklu ayakkabı giymek de bizim risk faktörlerimiz arasında. Baldır kaslarınızı hareket ettirmenizi engelliyor.

"ANİ ÖLÜME YOL AÇABİLİR"

gokcen-orhon

Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Pulmoner Hipertansiyon ve Pulmoner Tromboemboli Tedavileri Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Gökçen Orhan da pıhtının akciğerlere ulaşmasıyla oluşan tehlikeye dikkat çekti:

Eğer bacaklarımızdaki pıhtı, akciğerimize atarsa pulmoner emboli dediğimiz akciğerimizde ani tıkanmalara neden olabiliyor. Pulmoner embolilerde ya ani ölüm olur, çünkü kan akciğerlere geçemez ya da pıhtı eriyebilir ve tedaviyle toparlanabilirsiniz. Belli bir oranı ise ki bu oran da az değil, kronikleşerek kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon yani kısaca KTEPH adını verdiğimi hastalığa neden olabilir. Bu hastalık hızla ilerleyerek kalp yetersizliğine neden olur ve etkin tedavisi cerrahidir. Eğer akciğerinizde bir sorununuz varsa, akciğer damarlarınızda bir sorununuz varsa bununla ilgili size bir tanı konulduysa lütfen bir kalp damar cerrahisi uzmanına başvurunuz. Tabi ki amacımız hiç yakalanmamak.

ÜNLÜ İSİMLERDEN DESTEK

Hastalığın önemine dikkat çekmek için bir çok önemli isim çağrıda bulundu.

 

Projenin çağrısında Cem Yılmaz, Ebru Cündübeyoğlu, Metin Arolat, Zülfü Livaneli, Bennu Yıldırımlar, Zihni Göktay ve oyuncu kızı Zeynep Göktay Dilbaz, Sinan Tuzcu, Müzisyen Fatih Erdemci, Gazeteci Yazar Ömür Dedik, Nejat Yavaşoğulları, müzisyen Murat Cem Orhan, Ferhat Göçer yer aldı. Usta oyuncu Zihni Göktay'ın "28 yıl Lüküs Hayat operasında oynadım ama şunu anladım ki en güzel hayat lüküs değil sağlıklı hayatmış." mesajı ise sağlık konusundaki farkındalığın önemi ile ilgili güzel bir örnek oldu.