Türk Toraks Derneği tarafından düzenlenen Güz Sempozyumu, bu sene 'Hava Kirliliği ve Akciğer Sağlığı' başlığı ile yapıldı. Sempozyuma katılan uzmanların ortak sloganı ise 'Artık Yeter!' oldu.

Sempozyumda konuşma yapan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hasan Bayram, sozcu.com.tr'ye özel açıklamalarda bulundu. İşte Prof. Dr. Bayram'dan dizel yakıtın yarattığı tehlike hakkında çarpıcı bilgiler...

akciger Prof. Dr. Hasan Bayram, dizel gibi hava kirleticilerinin hücresel düzeydeki etkisini anlattı.


"KANSERİ TETİKLİYOR!"

Hava kirliliği hücrelerimizi nasıl etkiliyor? Bu konuda yaptığınız laboratuvar çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?

Hava yollarımızı döşeyen, epitel hücresi dediğimiz hücreler ve onların yüzeyinde hava yollarını temizleyen tüycükler vardır. Çalışmalarım, dizel egzozundan saflaştırılan kurumun (Dizel egzoz kurumundan elde edilen partikül), ozonun ve azot dioksitin, bu epitel hücrelere etkisini araştırmak üzerine oldu. Bu araştırmalarda gördük ki dizel egzozu, o tüycüklerin fonksiyonlarını baskılıyor. Bunun dışında gerek bu partiküllerin, gerek ozonun, gerekse azot dioksitin, ki bunlar temel kirleticilerdir, hücre düzeyinde hastalık oluşumuna yol açan inflamasyon dediğimiz bir takım mekanizmaları tetiklediğini de gördük. Bu kirleticiler hücrelere daha yüksek dozlarda verildiğinde ise, hücrenin çoğalmasını ve ölümünü etkilediğini, hasarlı hücre ölümünü azalttığını bulduk: Bu salınıma maruz kalan hasarlı hücrenin, ölmeyip çoğalarak kanserleşmesi gibi benzer mekanizmalar ortaya çıktı. Aynı zamanda kanserleşme ile ilgili bir takım molekül sentezlerinin hücre düzeyinde artması da elimizdeki sonuçlar arasında.

"ÇOK DAHA FAZLASINI SOLUYORUZ"

Kısaca çalışmalarımızda gördük ki; bu kirleticiler bir yandan astım ve KOAH gibi solunum yolları hastalıklarının oluşumuna neden oluyor, bir yandan da kanser oluşumuna yol açan değişiklikleri başlatıyor ve tetikliyor. Araştırmalarımızın en çarpıcı yanı ise şu; bu sonuçları elde ettiğimiz konsantrasyon miktarı bizim şu an soluğumuz konstantrasyon miktarından daha az. Yani biz dışarıda, bu sonuçları elde ettiğimiz laboratuvar çalışmalarımızdan daha yüksek bir oranda kirletici soluyoruz.

"HAVA KİRLİLİĞİ TIP MÜFREDATINA GİRMELİ"

Peki sonuçlar bu kadar kritikken, bu soruna karşı sizin çözümünüz nedir? Temiz enerji kullanmak ütopik bir hayal mi?

Öncelikle hastalıkların oluşumunun önlenmesi gerekiyor. Yani bu şu demek; koruyucu hekimlik kavramı oluşmalı. Biz hekimler de bilinçlenmeliyiz. Ben 1994'te İngiltere'ye bu alanda doktora yapmaya gittim. Döndükten sonra da 1998'den beri ülkemde hava kirliliğinin yarattığı sorunları anlatıyorum. Ancak ülkemizde, hekimlikte doktora yapanların sayısı azdır. Çünkü Türkiye'de bir karşılığı yok. Ancak önerilebilecek çözümler sadece bilinçli bir toplumun talepleriyle mümkün olur. Bugünkü toplantıdaki amacımız da bu bilinci artırabilmek.

Türk Toraks Derneği içinde de bir çalışma grubu kurarak hala bu konuları anlatıyoruz. Şu an dernek olarak tıp müfredatına, hava kirliliği ve iklim değişimi ile ilgili dersler koymaya çalışıyoruz. Mesela görev yaptığım Koç Üniversitesi bu önerimi dikkate aldı ve müfredatına aldı. Bu derslerin bütün okullarda olması gerektiğini belirterek, YÖK'e de yazı yazdık.

Gerçekten daha temiz bir enerji kullanmak mümkün mü? Önerilen çözümleri uygulamak ütopik mi? Kesinlikle değil. Örneğin İngiltere 2040'tan itibaren araç emisyonunu ortadan kaldırmayı hedefliyor. Almanya, ki en az güneş gören ülkelerden biri olarak, dünyada güneş enerjisine en fazla yatırım yapan ülkelerin başında geliyor.