Kuzey ülkelerinin yağmurlu havasına, gotik mimarisine ve soğuğuna inat, bugün adım attığımız topraklar, enerjisiyle içimizi ısıtıyor. İngiltere’nın kuzey sırtında, İskoçya’nın başkenti Edinburgh’dayız. Burası tarih kokan sokakları, ilk günkü gibi saklanan mimarisi, İngiliz ruhu ve yaşantısıyla oldukça dikkat çekici bir durak olarak karşımızda.
GÖRSEL BİR ŞÖLEN SUNUYOR
Edinburgh, İskoçya’nın kuzeyinde Kuzey Denizi’ne kıyısıyla her ne kadar ülkenin Glasgow’dan sonra en büyük ikinci şehri olsa da başkent ünvanını kendine saklamıştır.
Deyim yerindeyse masalsı bir şehir olan Edinburgh, Orta Çağ’dan Gotik ruhuna kadar uzanan bir mimari skalaya ev sahipliği yapar.
Sadece görsel bir şölen sunmakla da kalmayan şehir, özellikle eğitim ve kültürel alanlardaki bilinirliği sayesinde,
Kuzey’in Atinası olarak da adından söz ettirmektedir.
YILDA 1 MİLYON TURİST GELİYOR
Her Avrupa şehrinde olduğu gibi Eski ve Yeni şehir olarak ikiye ayrılan Edinburgh’un eski şehir olarak tasvir edilen bölgesinin tamamı Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yer almakta ve ilk günkü gibi korunarak, ziyaretçilerini zamanda yolculuğa çıkarmaktadır. Bu yüzden seyahatinize eski şehir bölgesini ziyaret ederek başlamanızı öneririm
. Yılda yaklaşık 1 milyon turist ağırlayan Edinburgh Kalesi, ideal başlangıç noktanız olabilir. Şehre tepeden bakıp, nasıl bir güzelliğin içerisini keşfedeceğinizi anladıktan sonra yola koyulmak, sizi hem daha çok heyecanlandıracak hem de manzaraya hayran kalmanıza sebep olacak. Kaleden ayrıldıktan sonra Royal Mile yolunu takip ederek gezintizine devam edebilirsiniz.
Eski şehir bölgesinin en popüler yolu, eski şehrin her durağına uğrarken, yolun sonunda, İngiliz Kraliyet Ailesi’nin Edinburgh ziyaretlerinde konakladığı Palace of Hollyroadhouse’la karşılaşacaksınız.
ÜNLÜ LÜKS MAĞAZALAR
İki bölgeyi ayıran eşsiz güzellikteki parkı geçtikten sonra yeni şehir bölgesine ulaşacaksınız ve yeni şehir bölgesindeki ilk durağınız, şehrin en işlek, lüks ve popüler caddesi olan Princess Street olacak.
Burası şehrin deyim yerindeyse atar damarı olarak görev alıyor ve dünyaca ünlü tüm lüks markalar, eşsiz restoranlar, lokal lezzetler ve dükkanlar, bu cadde çevresinde dalgalanıyor. Buradaki lokal dükkanları ve lezzetleri keşfedebilir, daha sonra tıpkı Edinburgh Kalesi’ne çıkıp eski şehri keşfettiğiniz gibi Calton Tepesi’ne çıkarak yeni durağınıza tepeden bakabilirsiniz.
Şehrin sokaklarını keşfettikten sonra, Scottish National Gallery, Museum of Scotland gibi eşsiz mimariye sahip müzeleri ziyaret edebilir, hazır yerine gelmişken İskoçların medarı iftiharı viskiyi yerinde tadabilirsiniz.
The Scotch Whisky Experience’a gidip viski tadımı yapmayı ve içindeki küçük turu tamamlamayı unutmayın.