Sevgili okurlarım, Türkiye’nin tarihinde çok önemli olan bir tek 26 Ağustos vardır, o da 1922 yılında Kocatepe’de Büyük Taarruz’un başlama tarihidir.
Bir de Malazgirt zaferi vardır. Alparslan tarafından Bizans’a karşı 26 Ağustos 1071’de, bundan 946 yıl önce kazanılan zaferdir.
Sayın ve çok muhterem dünya liderimiz şimdi bu iki tarih arasında kendince bir seçim yaptı, ikincisini tercih etti ve bugün Malazgirt’te zafer kutlayacak.
İlkini tercih edip Büyük Taarruz törenlerine katılsaydı zaten şaşardık.
Şaşardık zira o olayın başında Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa gibi hiç sevmediği büyük adamlar var.

* * *

Büyük Taarruz 26 Ağustos 1922 günü Türk topçusunun yoğun ateşiyle başladı...
Yunan ordusuyla kanlı savaşlar oldu...
Kuşatma altına alınan düşman komutanlarının tamamı esir oldu...
Türk Ordusu 9 Eylül 1922’de İzmir’i ele geçirdi, hükümet konağına Türk Bayrağı çekildi.
Savaşın askeri boyutu kazanılmıştı.
Şimdi sırada ekonomik bağımsızlığımızın elde edilmesi ve kapitülasyonların kaldırılması vardı. Bunları 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması’yla elde ettik.

* * *

Bir konuyu daha hiç unutmamak gerekir.
Şimdi yere göğe sığdıramadıkları hasta adam Osmanlı, Türkiye’yi yok eden Sevr anlaşmasını 10 Ağustos 1920’de imzalamıştı.
Türkiye artık sadece Orta Anadolu’daki birkaç ile sığdırılmıştı. Konya, Yozgat, Kayseri, Sivas...
Büyük Taarruz, Batı dünyasının bütün emellerini ve üzerimizde oynanan oyunları yok etti.
Malazgirt’e gelince, elbette önemlidir ama tarihimizde onun gibi onlarca zafer vardır.

* * *

Sayın dünya liderimiz Büyük Taarruz’u, 30 Ağustos’u falan unutmuş olacak, bugün 26 Ağustos 1071 Malazgirt zaferi kutlamalarında boy gösterecek, nutuklar atacak.
Büyük bir parti mitingi düzenleyecek, Alparslan diyecek, Romen Diyojen diyecek, ama tahmin ediyorum ki yüz yıllar sonraki 26 Ağustos’un kahramanları olan Mustafa Kemal Paşa’nın, İsmet Paşa’nın adlarını bile ağzına almayacak.
Hiç önemli değildir ama yine de bu konuda yanılmayı çok isterim!

* * *

Varsayalım büyük taarruz başarılı olmamış ve yenilmiştik. Yunan komutanlar yerine bizim komutanlarımız esir düşmüştü.
Düşman ordusu yürüyecek, Ankara’yı bile ele geçirecek ve son Türk Devleti hayata veda edecekti.
Dünya liderimiz unutmasın!..
O kahramanlar yenilgiye uğrasa, Büyük Taarruz başarıya ulaşmasa, vatan elden gitse, belki kendisi bile ana rahmine düşmemiş olacaktı.
Allah ülkemizi korumuş, yoksa biz onsuz ne yapardık!

Anlayan varsa bize de anlatsın!


Sevgili okurlarım, son bir yıl içerisinde FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle on binlerce kişi gözaltına alındı, tutuklandı, kamu görevinden ihraç edildi.
Kesin rakamları artık hiç kimse bilmiyor.
Ancak bu süreç devam ederken bazı akıl almaz olaylar da yaşıyoruz.
Konyaspor Başkanı AKP’li Ahmet Şan’ın telefonunda ByLock olduğu anlaşıldı.
Dikkat ediniz, telefonunda FETÖ’nün şifreli haberleşme sistemi ByLock olduğu gerekçesiyle binlerce kişi kovuldu, cezaevine tıkıldı.
Ahmet Şan da aynı gerekçeyle gözaltına alındı, başkanlıktan istifa etti, ancak hemen ardından serbest bırakıldı.
Belli ki yukarılardan bir talimat gelmişti:
“Ahmet adamımızdır, bırakın gitsin!”
Eeee, ByLock iddiasıyla canı yanan, ancak iktidardan torpili olmayan binlerce kişi ne olacak, onların hakkını kim arayacak?

* * *

AKP Antalya Milletvekili Hüseyin Samani...
Onun kızı Betül Samani Gökay...
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde mimar olarak çalışıyordu.
Geçtiğimiz temmuz ayında çıkarılan bir kanun hükmünde kararnameyle, 7.395 kişiyle birlikte onun da görevine son verildi.
İddia, FETÖ’cü olması.

* * *

Dün yeni bir kanun hükmünde kararname yayınlandı...
Daha önce görevden alınan, kamudan kovulan 57 kişi göreve iade edildi.
İçlerinde AKP milletvekilinin kızı da var.
Belli ki torpil mekanizması çalışmış, adamına göre muamele yapılmış.
Demek ki bu işler böyle yürüyor.

* * *

Ancak iş bu kadarla bitmedi. Betül’ün babası olan AKP milletvekili Hüseyin Samani dün açıklama yaptı:
“Benim kızım zaten daha önce istifa etmişti. Bundan sonra göreve başlamayacak.”
O halde bu beyefendi (eğer yalan söylemiyorsa) partisine sormalıdır:
“Önceden istifa eden ve zaten görevde olmayan kızımı niçin ihraç ettiniz?”
Sormalıdır ama soramaz.
İşin üzerine gidemez.

* * *

Olayın başka bir boyutu daha var.
Bir kamu görevlisini (ve daha binlercesini) görevden atıyorsun, bir buçuk ay sonra yeni bir kararnameyle affedip yeniden alıyorsun!
Çocuk oyuncağı mı bu?
Bu nasıl bir devlet yönetimidir?

* * *

Ne yazık ki bu FETÖ olayında bile torpil çalıştığı anlaşılıyor.
Şimdi bir düşünün... Doğru veya yanlış, haklı veya haksız on binlerce kişinin başına iş açılmış.
Gözaltılar, tutuklamalar, ihraçlar...
Ve adamını bulanlar, iktidara yakın olanlar kısa sürede paçayı kurtarırken niceleri ıstırap çekiyor.
Konyaspor başkanı ile AKP milletvekilinin kızı bunun son örnekleri.
Bir daha soruyorum:
Bu nasıl devlet yönetimidir?