AKP Hükümeti 2007 yılında genel merkezleri Ankara’da bulunan kamu bankaları, finans kuruluşlarının İstanbul’a taşınacağını açıkladı. Tam 10 yıl önce...
Ocak 2008’de TOKİ’nin yaptığı planlar ile bölgenin finans merkezine dönüştürülmesi kararlaştırıldı.
İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı adı verilen karar Ekim 2009’da Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Pek de iddialıydılar... İstanbul, “finans merkezi” olacak! Ne zaman olacak? 2015 yılında!
Yazık ama... Bir yandan da üzülüyorum. Kamu bankalarını, Merkez Bankası’nı taşıyıp, inşaat yapınca finans merkezi olunacağını sanan bir yönetim var. Zira referandumda “evet” deyince ülkenin hızlı kalkınıp zenginleşeceğini sananların var olduğu bir ülkede bu durum gayet normal...
Yasal altyapıya ve finansal regülasyonlara gireceğim ama kasaptaki ete soğan doğramam! Yalanlarla ancak kendimizi kandırırız. Ciddiye alınacak tarafları yok!
Bakın, Küresel Finans Merkezleri Endeksi diye bir sıralama var. İstanbul bu endekste 66’ncı sırada...
Mesela, Manila nerede? Haritada Filipinler’de, sıralamada bizim bir üstümüzde...
Trinidad ve Tobago nerede? Haritada arasan bulamazsın! Finans Merkezi sıralamasında 60’ncı sırada...
Isle of Man? Küçük bir ada ülkesi... İlk defa duyuyorsunuz değil mi? Finans Merkezi olmaya İstanbul’dan sekiz sıra daha yakın. Nüfusu 90 bin... Adada, Marmaris isimli bir kebapçı da var.
Guernsey? Bu da ada... Tamı tamına 78 kilometre kare... 60 bin insan yaşıyor. Sadece Ziraat Bankası’nda 25 binden fazla kişi çalışıyor. Her nasılsa bu arkadaşlar 47’nci sırada... İstanbul’a uzak ara...
Talinn var, 42’inci sırada... Estonya’nın başkenti. Talinn’i geçtim, Estonya’nın nüfusu 1,5 milyon bile değil...
Fas’ın meşhur Kazablanka’sı... 30’uncu sırada, İstanbul’a el sallıyor.
Hani Türkiye’yi kıskanıyorlar diyorlar ya... Ülkenin toprakları büyük, nüfusu kalabalık, stratejik bir konumda... İster istemez gündem oluyor. Yönetmesen bile 18 milyonluk Avrupa ile Asya arasında köprü olan bu İstanbul daha kötü duruma düşemez.
Yoksa sen köprü yapmışsın elin adamına ne? Geçene kadar “dayı” der, olur biter!