Şimdilerin gişe rekortmeni “Recep İvedik”, yani Şahan Gökbakar’ın 2000’li yılların başlarında bir şov programı vardı; Dikkat Şahan Çıkabilir !

TV8’de gece geç saatlerde yayınlanan programda hepimizin en çok güldüğü unutulmaz karakter Bülent Binbaş’tı.

Hani Tehlike Çanı diye bir skeçte sürekli “reytinggg reytinnnggg” diye bağıran adam.


Hah… İşte Türkiye’de bir süredir her yeri o adamın ruhu kaplamış gibi geliyor bana.


Ona buna düşmanlık ve savaş ilan edip, sonra dönüp reytingmetreye, yani “oy”lara bakan bir anlayış; yükselmiş mi yükselmemiş mi ?


Şahan’ın o karakteri de reyting düşünce masaya bir yumruk atıp, bağırıp çağırmaya başlıyor, arkada dehşetli bir müzik çalarken büyük büyük hamasi laflar edip, ibre yukarı çıkınca eski sakin tonuna dönüyordu.


Türkiye’de siyaset uzunca bir süredir tam manasıyla “Tehlike Çanı” şovuna döndü…


Sadece siyasetçiler değil, toplumun ne yazık ki tamamı da bu “şovmen” hallerden muzdarip.


Mesela dün, Kırmızı Et Üreticileri Birliği 40 Hollanda ineğini “ülkelerine geri göndereceklerini” açıkladı.


Basbayağı basın toplatısını yaptılar bunun için ! Hatta eğer Hollanda inekleri geri almazsa kesip dağıtacaklarmış hayvanları…

Sadece bu mu ?

Kimisi iktidara yaranmak, kimisi ucuz kahramanlık adına bu güzelim ülkeyi rezil etmeye devam ediyor…


Yine dün, bir Türk Hacker Grubu Twitter’da binlerce hesabı ele geçirerek tümüne aynı mesajı girdi : “Bu size ufak bir Osmanlı Tokadı. 16 Nisan’da görüşmek üzere. Ne mi yazdım ? Türkçe öğren..”


Türk Hackerların bu mesajı yayınladığı hesaplar arasında neler yok ki !


UNICEF, Uluslararası Af Örgütü, Duke Üniversitesi, Teksas Beyzbol Takımı, Borussia Dortmund, Forbes Dergisi, Atlanta Polis Departmanı, tenisçi Boris Becker, şarkıcı Justin Bieber, Alman Die Welt gazetesi…

Fakat bu hacker arkadaşlar, Türkiye’nin sokaklarında kadınlar açıkça katledilirken hiç öfke duymadılar…


Çocuklara her fırsatta tecavüz edildiğinde hiç bir hesabı “hacklemediler”.


Bu coğrafyanın en güçlü ordusuna her türlü kumpas kurulurken kimsenin gücüne gitmedi.


Siyasetçiler hakkında üstelik de inanılmaz iddialarla yolsuzluk dosyaları açılırken “hoop, ne oluyor yahu ?” diye hiç sormadılar.


Evladını kaybetmiş bir anne miting meydanlarınna yuhalandığında hiç içleri acımadı.


İnsanların evleri başlarına yıkıldığında da “gerçeği” hiç merak etmediler.


Bir de şu var, madem gençlerimiz bilişim ve teknoloji alanında bu kadar tutkulu ve maharetli neden bu ülkeden milyon dolarlık bir Google ya da bir Apple çıkmıyor ?


Neden daha dün açıklanan rakamlara göre bu ülkede her dört gençten biri işsiz ?


Üstelik verilere göre en çok da üniversite mezunu gençler bu durumda.


Bu nasıl bir eğitim sistemi, nasıl bir üniversite ki mezunlarına yeni bir hayat fırsatı sunamıyor ?


Dünyada gençler bambaşka gündemlerle meşgulken bizimkiler neden Osmanlı Tokadı’nın peşinde ?


Son merakım da şu; bu hacker grubu içinde tek bir kadın var mı? Yoksa tamamı erkek mi ?

Biliyorum…

Recep İvedik’in 5 buçuk milyon izleyici ile gişe rekorları kırdığı bir ülkede herkesin Reyting Bülent karakterine dönüşmesinde şaşacak bir şey yok ! Bu soruların tümü de yersiz belki.

Biliyorum…

Ama yine de yazıyorum. Hiç değilse “geleceğe” not düşmek için…

Canım Kızım;


Özgürlük, kimseden izin almadan kendin olmaktır.