Türkiye, 10 gündür İstanbul’da bir sondaj kuyusundan gelecek iyi haberi bekliyordu…
Bir kangal yavrusu olan ve kapatılmadan bırakılan sondaj deliğinden düşen “Kuyu” nihayet kurtarıldı.
Meksika’da, bir otel odasında ağlayarak okudum Kuyu’nun tüm haberlerini.
Peki ama neden ?
Neden hepimiz bir kangal yavrusunun kurtarılışından bu kadar derinden etkilendik ?

* * *

Çünkü yorulduk.
Sokaklarda sürekli insanlarımızın, kadınlarımızın katledilmesinden, gelen şehit haberlerinden, çocuklarımızın çektiği acılardan, bölünmekten, ayrılmaktan, ayrı gayrı düşmekten….
Çünkü kurtaramadık.
Aladağ’da yanan kızlarımızı, Haymana’da cinsel tacize uğrayan oğlanlarımızı, sokaklarda katledilen kadınlarımızı, Suriye’de ölen fidanlarımızı, vahşice yok edilen ağaçlarımızı, denizlerimizi…
Yerle yeksan edilen kardeşliğimizi, umudumuzu, hayallerimizi, neşemizi…
Ama “Kuyu”yu kurtardık !

* * *

Ölümden değil yaşamdan, hep kendimizden değil başka canlılardan sözetmeyi, bir gaye için biraraya gelmeyi, birlikte umut edip, birlikte başarmayı nasıl da özlemişiz….
Adını sonradan “Kuyu” koyduğumuz bu harika kangal bebeği, bize bu hasretlerimizi hatırlattı.
14 yıldır hayalini kurduğumuz herşeyin bir anda en güçlü sembolüne dönüştü Kuyu.
Yaşamı kutsamak adına, bir canlıyı kurtarmak yolunda “birarada düşünmenin” ne kadar değerli olduğunu anladık.
Herkes, ama herkes “Kuyu”yu kuyudan çıkarmak için araştırdı, çalıştı, işbirliği yaptı.

* * *

Bu tatlı kangalın o sondaj kuyusuna düştüğünü farkeden vatandaş… o ihbar etmeseydi, kimse farkında bile olmayacaktı. Bir kişi bakın neleri değiştirebiliyor.
Sonra, o ihbarı alan ve “üstüne yatmayan” Beykoz Belediyesi, Beykoz İtfaiyesi, varolsunlar.
Haberi duyup medyayı bilgilendiren ve bir anda tüm ilgililerin birlikte düşünmesini sağlayan hayvan örgütleri, çevreciler, sivil toplum gönüllüleri, gönlünüze sağlık…
Onlar ve gazeteciler bu konuyu takip etmeseydi, Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun aklına bile gelmezdi Beykoz’daki bir kuyudan bir köpeği çıkarmak.
“Robotik kol” çalışmalarıyla kurtarma işine dahil olan Fen Liseli gençler. Onların Türkiye hayali bu ülkeyi de kurtaracak, hiç şüphem yok !

* * *

Kuyu, Zonguldak’da bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun kurtarma ekibi tarafından çıkartıldı.
Pnömatik bir kolla kangalı kuyudan çektiler. Kolu yapan itfaiyeci Veysel Sivri bakın ne diyor "Bugüne kadar onlarca kurtarma yaptık. Bu tip bir ilgi olmamıştı. Bu kez biz de şaşırdık..”
Şaşıracak bir şey yok aslında.
Bir o uca, bir bu uca savrulan, futboldan, sanattan, mizahtan bile siyasetin karanlık kuyusuna düşmeden konuşamaz hale gelen bir toplumda…
“Kuyu” hepimize umut oldu.
Hayırcı mısın Evetçi mi sorusunun kimsenin umurunda olmadığı bir ortak hayalin kahramanıdır “Kuyu”.
Şimdi sıra, Kuyu’nun başlattığı bu “birlikte hayal kurma” hasretimizi tüm memlekette gerçeğe dönüştürmekte…
Önce Nisan’da “kuyudaki şu taşı” çıkartalım, gerisi bizde !
Kadınlar, erkekler, gençler, itfaiyeciler, belediyeciler, gazeteciler, sivil toplumcular, çevreciler, köpekler, kediler, kuşlar, dereler, ovalar, yıldızlar… biraraya gelir, mis gibi bir ülke yaparız !

“Kuyu”nun hikayesinde en sevdiğim tweetler



“Ülkemde son günlerde izlediğim en asil hareket, Kuyu’nun kurtarılmasıdır…” MetinŞimşek
“Kuyunun kurtarılma videolarını izleyip izleyip ağlıyorum.. Allah’ım hep böyle normal olayım, noluuur…” GamzeGündoğdu
“Kuyu, Türkiye’nin hikayesi olacak. Kuyu’yu kurtaran akıl, vicdan, umut, birlik Türkiye’nin geleceğini yazacak…” İnciSevda

Canım Kızım;


“İyileşmek mi ? Ama ben hasta değilim ki, kırık döküğüm… Aynı şey değil, anlıyor musun ?” Frida Kahlo.