SBS, TEOG derken yıllarımız geçti. Uzun yıllar sadece öğrenciler değil, veliler de bu sınavların altında ezildiler.
Çocuklar çocukluğunu yaşayamadı, veliler maddi-manevi bütün yükleri yüklendi.
Kimi akrabası, kimi de komşu çocuğu için olmak üzere birçok kişi stres yaşadı...
Tam sıra bize gelmişti ki...
Oğlum geçtiğimiz yaz tatilinde, ağustos ayında kursa başladı. Özel hocalar tutuldu. Hatta çok iyi olduğunu duyduğumuz bir özel öğretmen, “Çok geç kaldınız. Ben bütün öğrencilerimle temmuz ayında çalışmaya başladım. Maalesef hiç boş günüm yok” diyerek bizi reddetti.
Biz de, “Gerçekten geç mi kaldık acaba?” paniği içerisinde başka bir hoca bulduk. Şaka değil!
Bir sürü TEOG test kitapları alındı. Her ders için ayrı! Birer adet değil! Üçer, beşer...
Çocuk hedefe kilitlendi…
Okulun ikinci haftası, TEOG bir gecede yok oldu!
Öyle kalakaldık!

*  *  *

Bu sınav sistemini savunmuyorum.
Zaten skandallarla dolu bir geçmişi var; ancak TEOG kalkacaksa bile bu böyle mi yapılır?
Böyle programsızlık, vurdumduymazlık, lakayıtlık olabilir mi?
Bu sınav sistemi doğru değildi. Tamam da, peki yerine ne koydunuz?
Üzerinde çalışıyorlarmış!
Çocuğumun gittiği okul açıkladığı sınav tarihlerini sene ortasında ansızın değiştirse, çocuğu okuldan alırım, okulu da mahkemeye veririm!
Peki şimdi ne yapalım? Kimi kime şikayet edeceğiz?
Hadi bırakın velileri, zaten bütçeler delik deşik olmuş! Kurslara, kitaplara paralar çoktan verilmiş!
Bunların hesabını veren zaten yok!
Peki ya çocukların durumu!
Tatillerinden fedakarlık yapan ve şimdi bir bilinmezlik içinde moralleri bozulan çocuklarımız ne olacak?

*  *  *

“Tabii ki bir sınav olacak” deniyor ama ne olacağı, nasıl olacağı ve ne zaman olacağı bilinmiyor. Bekliyoruz!
Düşünülen yeni sisteme göre her okulun en başarılı yüzde 5 ya da 10’luk başarılı öğrenci grubu merkezi sınava girip iyi okullar arasında tercih yapacakmış.
Geri kalanlar Milli Eğitim tarafından adrese göre en yakın imam hatip, teknik meslek lisesi ya da düz liseye kayıt yaptıracaklarmış!
Peki okulların zorluk dereceleri nasıl belirlenecek?
İyi okullarda yüksek ortalama tutturmak çok zorken diğerlerinde daha kolay!
Birçok kişi bu ortalamaya girebilmek için iyi eğitim vermeyen okullara mı yazdıracak çocuklarını? Okul müdürlerinden torpil mi isteyecekler?
Ya da biraz daha iyi bir okul için adres mi değiştirecekler!
Kötü sistemin yerine getirilen iyi sistem bu mu?
En iyisi besmele çekip, üç dua okuyan, sonra da tekbir getiren herkese versinler bir diploma. Çocuklar okula falan gitmesin!
Bu şekilde hedeflenen gençliğe kısa yoldan ulaşmış olurlar.

Yaratıcı başkan!


Talim ve Terbiye Kurulu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim sistemini, eğitim ve öğretim plan ve programlarını, ders kitaplarını ve müfredatı hazırlayan kurumdur. Talim Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş, “Evrime inanıyor musunuz?” sorusuna şöyle cevap veriyor...
“Sen tornavidaya inanıyor musun? Penseye inanıyor musun? Penseyi kullanıyorsun değil mi? Ben evrime inanıyor muyum? Hayır inanmıyorum! Ama ne yapıyorum... Biyoteknolojide kullanıyorum... Gen teknolojisinde kullanıyorum... Biyolojik bir takım konuları açıklamakta kullanıyorum. Yani benim için bir tornavida, alet çantası. Her teori zaten bir alet çantasıdır. Ben şunu söylüyorum... Net olarak... Evrimle alakalı olarak... Biz evrimi kaldırdık mı? Siz Fransız İhtilali’ni kaldırdınız mı? Siz Osmanlı Devleti’nin yıkılışını programdan kaldırdınız mı cümlesi kadar saçma bir cümledir. Çünkü var olan bir şeyi kaldıramazsın...” Gerçekten çok yaratıcı örnekler. Özellikle tornavida ve pense bölümü.
Ama ne yardan ne serden vazgeçebiliyor.
Müdür bey her ne kadar evrime inanmadığını söylese de dili varmıyor yok demeye.
Hiç değilse vicdanlı.
“İnanmıyorum ama yok da diyemiyorum! Yani anlayın işte” demiş kısaca.