İzmir’de otomobilini yaya geçidi ve engelli rampasına park eden kadın sürücüye çevredekiler arabanın üzerine “Bir cahil olarak yaya geçidi ve engelli rampasına park ettim, sığırım”  yazarak protesto etmişler. Valla ne diyeyim, şahane bir protesto! Çok da haklılar.

konu1

Eğer tepki göstermezsek ilkel kabileler gibi yaşamaya mahkum olacağız. Hakarete gerek yok tabii. Önemli olan karşıdakine haksız olduğunu göstermek! Beraber yaşadığımız insanlara, hayvanlara, doğaya saygı göstermeyi bir an önce öğrenmemiz lazım ama bizim nesil bunu göremez herhalde.
Böyle durumlarda aklıma hep Şebnem Ferah’ın ‘Sil Baştan’ şarkısı geliyor. “Sil baştan başlamak gerek bazen... Hayatı sıfırlamak!”

*  *  *

Maalesef yayaların motorlu araçlara yol verdiği bir ülkede yaşıyoruz. Yaya geçitleri sadece yollar üzerine çizilmiş yol süsünden öteye gitmiyor! Kimse ne işe yaradığını bilmiyor sanırım.
Özellikle de sürücüler!
Bir yaya geçidinin önünde durup bekleyin. Hiçbir araç durup size yol vermez! Ancak her şeyi göze alıp kendinizi yola atarsanız belki o zaman frene basarlar. Onu da size kızıp, el kol kaldırarak yaparlar...
Kafama esas olarak takılan, en ücra köşelerden, ara sokaklardan, trafiğe hiçbir zararı olmayan yerlerden bütün gün araba çekip, sonra da hem çekici parası hem park parası alıp bir de üzerine ceza kesen trafik polisleri ve Trafik Vakfı nerede? Neden yol ortasına bırakılan araçlara dokunmuyorlar? Trafik bile artık bu ülkede gelir kaynağı olmuş!  Ve maalesef bunu ‘Trafik Vakfı’ diye kurulan ve polisin himayesindeki bir kuruluş yapıyor. Maksat trafiği düzenlemek değil, vatandaşı yolup para toplamak!

*  *  *

TBMM’ye sunulan 2018 yılı bütçe hesaplarına göre, gelecek yıl ceza gelirlerinde rekor artış olacağı öngörülmüş. 2017 yılı sonunda 9.1 milyar liralık ceza geliri elde etmeyi planlayan maliye, 2018’de ise bu rakamı 12 milyar 81 milyon liraya çıkarmayı hedefliyormuş. Nasıl hedef ama… Helal olsun!
Bütçeyi tutturmak için bol bol trafik suçu lazım! Ben de “Araba kullanmayı bilmeyen bunca insan nasıl ehliyet alabiliyor?” diyordum. Meğer ceza kese kese öğretiriz hem de bütçeye fayda sağlarız diye herkese dağıtıyorlarmış!

Hülya Avşar gibi!


Eskiden Hülya Avşar yapardı... Öyle abuk sabuk bir şey söylerdi ki günlerce herkes onu konuşurdu. Manşetlerden düşmezdi...
Aynen onun gibi; bazıları da “Öyle bir şey söyleyeyim ki; herkes hayret etsin. Dikkatleri üzerime çekeyim, belki daha iyi bir yere gelirim” diyor. Sonra da salla gitsin... Kulaktan dolma iki üç şeyi birleştirip, abuk sabuk bir beyanat!

konu2

“Yabancı bir kadının elini tutmak ateşi avuçlamaktan daha korkunçtur.” Söylediğine inansa bari!
İşin komiği verdiği beyanatın hemen ardından bir düğünde kadınlarla el ele halay çekerken görüntüleri yayınlanıyor. Bunu bir üniversite rektörü, hem de adının başında profesör, doktor olan biri yapıyor! Peki, inanmadığı, uygulamadığı bir şeyi neden öyleymiş gibi millete yutturmaya çalışıyor? Çünkü ancak böyle yükselebiliyorlar da ondan!