MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP ve kendisi hariç, herkese kızıyor!
Meral Akşener’e, Sinan Oğan’a, Ümit Özdağ’a ve kendisini eleştiren gazetelere, yazarlara, herkese...
Etrafında fır fır dönen, faşist düşüncelere saplanmış, sertlik yanlısı danışmanlarının dolduruşa getirmesiyle, coştukça coşuyor!
Oysa, her zaman söyleriz, medya bir aynadır.
Aynasına kızan, talihine küssün! Aynalar yalan söylemez!
Kılavuzu karga olanların da gideceği yer bellidir!

* * *

Serserinin biri, MHP Genel Başkan adaylarından Sinan Oğan’a saldırdı. Neyse ki zarar veremedi.
Olay sonrasında Devlet Bahçeli şu garip yorumu yaptı:
“Ülkücü hiçbir şeyi yarıda bırakmaz!”
Vay canına! Ne demek oluyor bu?
Devlet Bahçeli ülkücülerin, vuran, düşüren, döven, öldüren insanlar olduğunu mu anlatıyor? Ülkücüler cani midir, tetikçi midir? Hayır!
Ülkücüler mert kişilerdir! Böyle alçaklık, kalleşlik yapmazlar! Yapanlar ülkücü değil, ülkücü müsveddeleridir.
MHP Genel Başkanı Bahçeli bilerek ya da bilmeyerek ülkücülere hakaret ediyor!

* * *

Peki, Sinan Oğan’a saldıran o serseriyi kim yönlendirdi?
Oğan, kendisine yönelik kalleş saldırı için şöyle diyor:
“Orada birkaç çocuk vardı ve birisi kürsüye müdahalede bulundu. Ben olaya farklı açıdan bakıyorum. MHP’de Genel Başkan yardımcıları var, değil mi? Genel Başkan yardımcılarından Şefkat Çetin var. O çocuk, bunlarla daha önce görüşme yapıyor. Muhtemelen talimat almış. Ben de şimdi soruyorum:
Şefkat Çetin, sen oğlunu gönder, senin oğlun yok mu?
Semih Yalçın, senin oğlun yok mu? Onu gönder!
Bunların çocukları AKP ile ballı ticaret yapacak, gariban çocukları da tetikçi olarak kullanacaklar! Siyasi anlayışları bu! Yazıklar olsun!”

Devlet Bahçeli’nin zübükzadeleri!


Ülkücü camiada yıldızı söndüğü için AKP’ye yanaşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin referandum stratejisi ilginç...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a methiyeler düzen Bahçeli, bütün öfkesini muhalif MHP’lilerden çıkarıyor, onları yerden yere vuruyor.
Bahçeli’nin dozunu arttırdığı ağır cümleler, onun sinir sisteminin ve psikolojik durumunun ne kadar bozuk olduğunu gösteriyor.
Salı günkü MHP grup toplantısında Bahçeli’nin kullandığı ifadelerden bazı örnekler bu konuda net bir fikir veriyor. Okuyalım:

* * *

- Hayası pazara çıkmışların hayırsızlığı...
- Dillere düşmüşlerin hamakatlığı (ahmaklığı, budalalığı, geri zekâlılığı) resmiyet kazanmışların çarpık ve çürük iddiaları...
- Aciz ve kof söylemler...
- At görse aksayan, su görse susayan, ekmek görse acıkan, üç hilali görünce kâbuslar gören kripto elemanlar...
- İşbirlikçi piyonlar hezeyan bataklığında âdeta çırpınanlar...
- Gâvur gemisi gibi yan gidip, kuyruklarının giremediği yere başlarını sokmaya çabalayanlar...
- Bazı kokuşmuşlar...
- Avare kasnak gibi fırıl fırıl dönenler...
- Bre densizler, bu iftiraları size kim öğretiyor?
- Utanmalarını kaybetmiş, şuurlarını aldırmış zübükzadeler...
- Musibetin çıban başları...

* * *

Devlet Bahçeli’yi siyasette hakaret edebiyatına kazandırdığı bu zarif (!) sözler nedeniyle kutlamak gerekiyor. Genel Başkan dediğin böyle olur, vurdu mu devirir, koydu mu oturtur! Helâl olsun!

Tebessüm

“İnsan içine düşmek!”


Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin eski başkanlarından rahmetli Burhan Felek üstadımız “Politika, insan içine düşmektir” der ve şu hikâyeyi anlatırdı:
“Adamın biri bir bahar günü, her türlü ağaçlar, çiçekler ve meyvelerle dolu bir bahçede güzellikler içinde dolaşırken, ayağının dibinde bir inilti duymuş. Bakmış, bir insan pisliği... “Sen kimsin, nesin, neden inliyorsun? Bu kadar güzel bahçede şu kötü ve iğrenç halinle ne işin var?” diye sormuş.
Pislik cevap vermiş:
“Ah efendiciğim, sormayın. Ben daha iki gün önce şu gördüğünüz ağaçtaki nefis şeftalilerden biriydim.”
Adam merak etmiş: “Eeee...”
“Ee’si efendim, insan içine düştüm, böyle oldum!”

GÜNÜN SÖZÜ

Umut iyi bir kahvaltıdır fakat, öğlen ve akşam yemeklerinin yerini tutmaz

1