İnternet üzerinden yayın yapan kanallar izleyicilere yeni deneyimler sunuyor
Tamam hâlâ içimiz biraz buruk. Geleceğe Dönüş filminde gördüğümüz geleceğin dünyasında yaşamıyoruz. Otomobillerimiz uçmuyor, akşam yemeğimiz bilim kurgu filmlerindeki gibi birkaç haptan ibaret değil (İyi ki de değil. Ekmeksiz hayat mı olurmuş:).
Ama farkında olmadan birçok müthiş yeniliği de hayatımızın ta içinde kullanıyoruz. Yaşım 42 olduğu için İstiklal Marşı ile açılıp, İstiklal Marşı ile kapanan ve müdür beyin canı ne isterse onu izleyebileceğimiz tek kanallı siyah beyaz televizyon günlerini çok net hatırlıyorum. TRT 2 çıktığında ya da eve ilk kez renkli televizyon geldiğinde yaşadığım büyük heyecanı da.

ÇOCUKLARA ANLATMAK ZOR

Ama artık bu çağın çocuklarına böyle şeyleri anlatmak mümkün değil. Artık canımız ne izlemek isterse, ne zaman isterse ve hangi cihazdan dilerse izleyebiliyoruz. Tamam biliyorum RTÜK diye bir ceberrut gerçek var ve seçimlerimize karışmayı seviyor ama teknoloji yavaş yavaş onun da çaresini buldu. IpTv denilen ve kabaca internet üzerinden yayın yapan televizyon olarak tanımlayabileceğimiz yeni nesil kanallar yepyeni bir televizyon izleme deneyiminin önünü açıyor. Ve belki de artık kavramın adı yakın bir zamanda “Televizyon izlemek” olmaktan da çıkacak. Bu kavramı benimle ilk tanıştıran Netflix isimli ABD’li girişim oldu yıllar önce. Binbir DNS numarasıyla izleyebiliyordum ve aylık (o zamanlar) 9 lira gibi bir paraya yüzlerce filmi, diziyi izlemek inanılmaz keyifli gelmişti. Şimdi artık Netflix ülkemize de yayın yapıyor. Ancak tabii ki Netflix’i özel kılan şey sadece izlemeye açtığı biraz modası geçmiş yüzlerce film değil. Kendisi için ürettiği özel içerik. House of Cards’tan Black Mirror’a (Alacakaranlık Kuşağı’nı sevdiyseniz bunu muhakkak izlemelisiniz) ürettiği özel içerikle bambaşka bir konuma getirdi kendini.

İki büyük grup hızlı giriş yaptı


IpTv denilen yeni nesil kanal trendinden tabii ki yerli girişimcilerimiz de geri kalmadı. Şimdilerde iki önemli ve büyük girişim ülkemizde bu yönde. Biri Doğan Grubu’nun Blutv’si diğeri de Doğuş Grubu’nun Puhutv’si. Ülkenin iki dev grubunun bu işe girmesi konunun geleceği ve ciddiyeti hakkında fikir vermiştir umarım.

09puhutv

Ancak iki platform birbirinden hayli farklı. Doğan Grubu Netflix’in yolunu seçmişe benziyor. Üstelik artıları da mevcut. Kendi adıma en çok hoşuma giden yeniliği cesaretle bu platform için sekiz bölümlük ve Haluk Bilginer’den Okan Yalabık’a dev isimlerin rol aldığı Berkun Oya gibi müthiş bir kalemin yazdığı Masum isimli diziyi çekmiş olması oldu. Her bölümü 50- 55 dakika olan Masum gerçekten uzun zamandır izlediğim en etkili yerli iş. Blutv bunun dışında yerli birçok ulusal televizyon kanalının canlı yayınını ve Kanal D’nin gelmiş geçmiş tüm dizilerini yayınlıyor. Birçok da film var film seçkisi de hiç fena değil. Aylık 9.99 karşılığında hiç de kötü bir içerik değil doğrusu.

REKLAMSIZ SEÇENEK

Puhutv ise farklı bir yol deniyor. Puhutv, ağırlıklı olarak yerli dizi platformu olarak düşünülmüş. Platformda yerli filmler de var ama asıl konsantrasyon dizilerde. Puhutv Ay Yapım, NTC Medya, MED Yapım gibi sektörün önde gelen şirketleri ile anlaşmış (Tim’s bu anlaşmanın dışında kalmayı tercih etmiş) ve artık diziler yayınlandıktan sonra kendi kanallarının siteleri ve sadece Puhutv’de olacak. Puhutv ücretsiz. Ancak reklamlı. Bir süre sonra paralı reklamsız seçenek de izleyiciye sunulacakmış. Bu iki şirket de IPtv kavramının ülkemizdeki geleceği için çok önemli iki adım. Dizi sürelerinin düşmesi, bu platformlara özel içerik üretilmeye başlanması gibi olasılıklar çok heyecan verici. Eğer RTÜK bu alana el atmazsa hepimiz için özgür izlence zamanları başlıyor demektir.

09blutv

Ancak, evet bir “ancak” var. Bu platformlardan yayın izlemek için internet paketinizin hayli yüklü olması gerekiyor. AKN denilen berbat kısıtlamalar şimdilik evimizdeki televizyon izleme alışkanlıklarının tamamen bu platformlara geçmesine engel ne yazık ki…

Galaxy A7 şaşırtıyor!


Son bir haftadır beni çok etkileyen bir akıllı telefon elimde. Samsung’un yeni A7 isimli akıllı telefonunu deniyorum. Samsung başına son gelen pil felaketi yüzünden kaybettiği toprakları yeniden kazanma çabasında. Ve bu cihazı ilk elime aldığımda bu çabanın yoğunluğu iyice belirginleşti. Cihaz gerçekten çok şık ve ele alındığında fiyatının çok üzerinde bir telefon hissi uyandırıyor. Bunda metal çerçevesi ve her iki yüzeyinin de cam olmasının büyük avantajı var. S7 ile çok büyük benzerlikler içeren tasarım birçok insanı baştan çıkarabilir. Ama bitmek bilmeyen özçekim çağında yaşayan insanlar olarak en çok ön ve arka kamerasının 16 MP ve 1.9 diyaframa sahip olduğunu duymak insanlara çarpıcı geliyor.

09samsung

SUYA TOZA DAYANIKLI

Kamera özellikleri sadece megapiksel bolluğu ile sınırlı değil. Mesela ekranda istediğiniz yere gezdirebildiğiniz deklanşör düğmesi, selfie çekerken avucunuzun içini gösterince otomatik fotoğraf çekimi gibi keyifli özellikler mevcut. 5.7 inç tam yüksek çözünürlüklü ekran (1920x1080) gözü benim gibi daha yüksek çözünürlüklü ekranlara alışmış insanlar için biraz geri adım gibi dursa da çabuk alışılıyor.
32 GB hafıza ile gelen cihaz çok sevdiğim micro SD desteği ile 256 GB+32 GB olarak artırılabiliyor. Üstelik IP68 yani 1.5 metre derinlik ve 30 dakika suya ve toza dayanıklılık da cabası. İşlemcisi tabii ki orta seviyelerde. Ama 2 bin 500 lira gibi bir fiyata S7 karizması fena bir teklif gibi görünmüyor.