İstanbul, Ankara, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanları istifa ettirildiklerine göre, bunlarla ilgili devletin elinde önemli belge ve bilgiler olduğu aklınıza gelir. Bu dosyalar, istifa için “baskı aracı” olarak kullanılacak kadar önemliyse, bunlar şimdiye kadar niçin cumhuriyet başsavcılıklarına gönderilmedi, gereğinin yapılması engellendi. Acaba o dosyalarda çok önemli siyasetçilerin, iş dünyasında yer alanların isimleri mi geçiyor?
Parlamenter sistemin yerel düzeydeki modeli ve demokrasinin beşiği olan belediye yönetimlerinde, görevini kötüye kullanan veya çalışmaları yetersiz görülen belediye başkanı hakkında öncelikle uygulanması gereken hükümler Belediye Kanunu’nda açık-seçik belirtilmiş. Bu yüzden, başkalarının istifa istemesi gibi mevzuatta yeri olmayan yöntemlere başvurulmamalı. Başkanı sevmiyor, çalışmalarından memnun kalmıyor olabilirsiniz ama onlardan istifa ettirerek kurtulma yoluna girenler de asla desteklenmemeli.

ÇIKAR SAĞLANANLAR KORUNDU

Kişinin görevinden istifa etmesi, tek yanlı irade beyanıdır. İstifa, herhangi bir makamın isteği veya onayına da bağlı değildir. Kendiliğinden sonuç verir. Melih Gökçek’in en büyük özelliklerinden biri her fırsatta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aleyhinde konuşmak, sosyal medyada yazmak oluyordu. Yetmiyor, bakıyorsunuz emrindeki bazı grupları belediye destekli olarak CHP Genel Merkezi’nin önüne gönderip, Kılıçdaroğlu ve CHP aleyhinde slogan attırıyordu. Ne yazık ki, bunun için çok küçük bir grup da olsa gazileri de kullandı. Bunlar da yetmiyor, CHP’nin aleyhine olan afişlerle başkenti donattığı da oluyordu. Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alan kitap yazıyor, yazdırıyordu.
Tüm bunlara rağmen Kılıçdaroğlu, Gökçek’e sahip çıktı. Onu sevdiğinden, çalışmalarını beğendiğinden değil. 5 yıllığına başkan seçilmiş birinin baskıyla istifa ettirilmesinin demokraside yeri olmadığı için bu desteği verdi. Böyle mi yapılması gerekirdi? Yapılması gereken bu kişilerle ilgili yolsuzluk, rüşvet, rant gibi konularda belge-bilgi varsa bunları yargıya intikal ettirmekti. Bu yapılmadığına göre yalnız Melih Gökçek ve istifa eden başkanlar değil onların menfaat sağladığı düşünülen kişiler de korunmuş oldu.
Eğer bir değişiklik yapılmazsa belediye başkanlığı seçimleri 2019 yılının Mart ayında, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri de aynı yılın kasım ayında gerçekleştirilecek.

BAŞKANLIĞA BÜYÜK İLGİ

Başkanlık sistemine geçilmesiyle birlikte milletvekilliğinin öneminin azalacağına inanılıyor. O yüzden olsa gerek mevcut milletvekilleri, belediye başkanlığına hazırlanıyor.
Yalnız büyükşehir değil il ve ilçe belediye başkanlığı için CHP içinde bir mücadele olduğunu belirtelim. CHP’nin kararı, başkan adaylarını merkez yoklamasıyla ve anketlerle belirlemek. Bazıları önceki seçimde de başkan olmuş, seçimi az ya da çok oyla kaybedince milletvekili seçilmiş olanlar da yeniden başkanlık şansını denemek istiyor. Ancak unutmayalım, bu seçimde CHP’nin yerel yönetimlerde çok başarılı olması gerekiyor. Aksi durumda, genel seçimlerde ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde şansı azalır.

BAŞKANLIK YARIŞI

CHP kulisinde dolaştığınızda, neredeyse tüm milletvekillerinin belediye başkanlığını düşündüğünü, hatta bunun için çalıştığını da anlayabilirsiniz. Örnek de verelim: Denizli’de başkanlık seçimini az bir oy farkıyla kaybeden Kazım Arslan, Kocaeli’de Tahsin Tarhan, Ordu’da Seyit Torun yeniden aday... Balıkesir’de Ahmet Akın, Antalya’da Çetin Osman Budak, Mersin’de Serdal Kuyucuoğlu, Bolu’da Tanju Özcan adaymış gibi çalışıyor.
Ankara’nın sorunlarıyla milletvekili seçildiğinden bu yana yakından ilgilenen Levent Gök de aday olmak istiyor. Akif Hamzaçebi, Muharrem İnce İstanbul için uğraşıyor. Örnekler bitmiyor. Uşak Milletvekili Özkan Yalın, Hilmi Yarayıcı, Gürsel Erol ve Aykut Erdoğdu’nun adı da adaylar arasında geçiyor. Anlaşılıyor ki CHP’nin birden fazla milletvekili çıkardığı illerde, yarış önce milletvekilleri arasında geçecek.
Yasal süresinde yapılırsa belediye başkanlığı seçimine 17 ay var. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, seçimin erkene alınması için yapılacak anayasa değişikliğine “evet” diyeceklerini belirtirken “hodri meydan” dedi. AKP’nin içinde bulunduğu durumu fırsata çevirmek isteyen CHP’nin bu çağrısına şu aşamada AKP’den olumlu cevap gelmez. Ancak siyasette yarın ne olacağı bilinmediği için Kılıçdaroğlu’nun bu çağrısı CHP’de aday olacakları alabildiğine hareketlendirdi.