Başlığımızdaki şehir; Balıkesir...
İki politikacıdan biri; aldığı tehditler üzerine Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve AKP’den istifa ettiğini ağlayarak açıklayan Ahmet Edip Uğur...
Diğeri ise halen İngiltere’deki Basildon Üniversitesi Hastanesi’nde genellikle kanser hastalarını ameliyat ederek şifa dağıtan ve hekim yetiştiren Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Turhan Çömez...

* * *

Köşemizin değerli okurları çok iyi hatırlayacaklardır.
Dr. Çömez bir zamanlar, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdogan’ın Özel Kalem Müdürü ve Danışmanı idi. Geçireceği bir ameliyat öncesinde, güvenlik önlemi olarak anestezi ilaçlarını evine götürüp saklayacak, sabahleyin getirip anestezi uzmanına kendi elleriyle teslim edecek kadar Erdoğan’a yakın ve onun güvendiği bir isimdi.
Sonra, AKP nin ilk dönem Balıkesir milletvekilleri arasında yer aldı.
Ancak siyasetin kirli koridorlarında tanık olduğu gerçeklere yönelik eleştirilerine partisinden gelen tepkiler üzerine bir daha aday olmadı ve dil öğrenmek için İngiltere’ye gitti...

* * *

Kamuoyu Edip Uğur’u, ANAP‘ın güçlü olduğu dönemde partisinin en genç milletvekillerinden biri olarak tanıdı.
Ancak ANAP’ın güç kaybetme-siyle birlikte AKP saflarına geçti ve Balıkesir Kurucu İl Başkanı oldu.
Üç dönem milletvekilliği ve AKP Genel Başkan Yardımcılığı yaptıktan sonra Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildi.
Ta ki, ailesinin tehdit edildiğini öne sürerek gözyaşları içinde görevinden ve parti üyeliğinden istifa ettiğini açıklayıncaya kadar!..

* * *

Dr. Turhan Çömez, siyaset yaptığı yıllarda parti tabanının tüm oylarını alıp birinci seçiliyor, ildeki parti teşkilatını kuran Edip Uğur ise kendisine ancak son sıralarda yer bulabiliyordu.
Bu açık farka ve büyük teveccühe karşın Yüksek Seçim Kurulu‘na verilen milletvekili adayları listelerinde Çömez dördüncü sıraya, Uğur ise Tayyip Erdoğan’ın tercihiyle birinci sıraya yerleştiriliyordu!

* * *

Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Edip Uğur’un gözyaşları arasında görevinden istifasının ardından Basildon Üniversitesi Cerrahı Dr. Turhan Çömez, sosyal medya hesabından şu üç satırlık mesajı yayımladı:
“Bir zamanlar sen de FETÖ’nün zulmedenler kervanına katıldın. Gazete gazete dolaşıp alçakça ifiralar attın, yalanlar söyledin.
Güç sahibiyken ahlaklı ve erdemli olsaydın, bugün ezik, korkak ve ağlak bir sekilde terk etmezdin o salonu...
Amerika‘daki sümüklü şeytan size millet önünde ağlayıp sızlanmayı iyi öğretmiş. Bunların sana faydası yok. İki dünyada da hesap vereceksin...”

* * *

Çömez’in siyaset yapanlara ibret dersi niteliğindeki mesajı, özellikle Balıkesirliler arasında binlerce kez paylaşıldı.
Peki ağır eleştirilerle dolu bu mesajı yazmaya niçin gerek görmüştü?

* * *

Onu da ben anlatayım:
Dr. Çömez’in İngiltere’de dil eğitimi aldığı günler...
Türkiye’de Ergenekon kumpası dalgalar halinde ve tüm şiddetiyle sürüyor...
Çömez’in evi, bir sabah vakti erken saatlerde polis baskınına uğruyor. Sımsıcak yataklarından polislerin “Kalkın, operasyon var” sesleriyle fırlayan çocukları, neye uğradıklarını şaşırıyorlar.
Hiç beklenmedik bir anda yaşadıklarından şoke olan aile bireyleri paniği atlatmaya çalışırken, ekipler ne var, ne yok alıp götürüyorlar!..

* * *

Öyle bir cadı avı süreci ki, FETÖ’cü polis şefleri ve yargı mensupları el üstünde tutuluyor, “itibar cellatlığını “iş edinen tetikçi gazeteciler, akla hayale gelmedik senaryolarla masum insanlara iftiralar yağdırıyor, hedef gösteriyor, korkunç linçler yapılıyor, ocaklar sönüyor, sonradan suçsuz oldukları yargı kararıyla ortaya çıkacak insanların yaşamları karartılıyor!..
Dr. Çömez de medyadaki infaz mangalarının iftira kurşunlarından kurtulamıyor. Hakkında her gün yalana adanmış manşetler atılıyor, itibarsızlaştırmak için sayısız düzmece haber ve malzeme kullanılıyor!..

* * *

FETÖ kumpasçıları bununla da yetinmiyorlar. Fransa’daki Interpol merkezine gidip, Çömez’in iadesini talep ediyorlar. Buradaki kapı yüzlerine kapanınca, bu kez soluğu İngiltere‘de alıyorlar. Onların yoğun çabaları sonucunda Dr. Çömez bir gece yarısı aniden tutuklanıp, İngiltere‘nin en büyük zindanlarından birine atılıyor. Orada altı metrekarelik bir hücreyi Kolombiyalı bir uyuşturucu kaçakçısı ile paylaşmak zorunda kalıyor. Ama bunca haksızlığa rağmen kendisini politika koridorlarından karanlık zindanlara taşıyan kaderine küsmüyor. Hukuk mücadelesini kazanmak ve orada da doktorluk hakkını elde edebilmek için gereken çalışmaları cezaevinde yapıyor...

* * *

İşte tam bu sırada “itibar infazcılarının” arasına politik bir güç katılıyor: AKP Genel Başkan Yardımcısı Balıkesir Milletvekili Ahmet Edip Uğur!..
Gazeteleri gezerek Dr. Çömez hakkında akla hayale gelmedik iddialar ortaya atıyor. Örneğin “Ergenekoncu darbenin başbakanı Turhan Çömez olacakmış” diyor!
AKP doruklarındaki bir isimden gelen bu iddia, hiç araştırılmadan manşetlere taşınıyor!..

* * *

İftirayı mahkemeye götüren ve Uğur hakkında şikayetçi olan Dr. Çömez’e FETÖ’cü yargıdan şaka gibi bir cevap geliyor:
“Bu bir siyasi eleştiridir, dilekçenizi işleme koymaya gerek görmedik!..”

* * *

Dr. Çömez bu ağır ithamdan kurtulmak için son çare olarak eski yol arkadaşı Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektupta bunun alçakça bir iftira olduğunu belirtiyor ve araştırılmasını, kanıt bulunduğu takdirde de ortaya konulmasını talep ediyor. Ama Erdoğan’dan bir cevap gelmiyor!..

* * *

Buna rağmen yılmıyor. İngiliz Hükümeti’ne karşı zindanda başlattığı hukuk mücadelesini kazanıp, özgürlüğüne kavuşuyor. Uzun ve azimli bir çalışmanın ardından girdiği tüm sınavlardan başarıyla geçerek İngiltere‘de yeniden hekimlik diploması alıyor. Böylece hem İngiliz hastalarının hem de burada yaşayan Türk toplumunun sevilen ve aranan cerrahlarından biri oluyor...

* * *

Edip Uğur ise hafta başında ardında gözyaşları ve birçok soru işareti bırakarak hem partisinden, hem de Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan istifa ediyor.

* * *

İki yıl önce Halk Arenası’nın çekimleri için İngiltere’ye gittiğimde Dr. Çömez’in heyecan ve ibret dolu dramatik öyküsünü kendisinden dinlemiştim.
Edip Ugur’un istifasını konu alan sosyal medya paylaşımı, diğer yurttaşlarımız gibi benim de ilgimi çektiğinden, yeniden aradım. Sesi dinamik ve mutlu geliyordu.
Sadece “Üç cümleyle özetledim. Fazlasına gerek yok. Siz zaten yaşadıklarımı ve hayat hikayemi çok iyi biliyorsunuz” demekle yetindi.
Ama şunu de eklemeyi ihmal etmedi:
“Filmin nasıl geliştiğine bakmayın, akılda hep son sahne kalır!..”