Aylarca önce yazmıştım...
16 Nisan Referandumundan büyük yara alarak çıkan, Yüksek Seçim Kurulu’nun cansiperane desteğiyle zor bela ipi göğüsleyen saray ve AKP iktidarı, özellikle Ankara ve İstanbul başta olmak üzere neredeyse tüm büyükşehirleri kaybetmenin derin şokunu yaşamıştı...
Bunun üzerine Cumhurbaşkanı en kısa yoldan AKP genel başkanlığı koltuğuna oturdu ve 2019 planları masaya konuldu. Önce iktidarın küçük ortağı MHP’nin durumuna bir göz atalım; son veriler, anketler, kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki, bir dahaki seçimlerde MHP diye bir partinin olması söz konusu değil!.. Çünkü, bu partinin oy oranı şimdiden yüzde 5’lerde sürünüyor!..
MHP’nin önde gelen kadrosu bu durumda ya Meclis dışında kalacak ya da AKP listesinden seçilme yoluna gidecek. Her iki durumda da MHP’ye bir istikbal görünmüyor!..
Daha da önemlisi; MHP’nin oylarını ve daha fazlasını da kapsayabilecek, 15 yıldır bir bölümü AKP’nin içinde hapsolmuş merkez sağı, oradan çekip alabilecek bir parti kurulma aşamasında... Meral Akşener’in liderliğinde, eski MHP’li ve sağ cenahın önemli isimlerinin de adının geçtiği “Merkez Sağ Parti” MHP’nin olduğu kadar, belki de daha fazla AKP’nin ödünü patlatıyor, uykularını kaçırıyor!..
İşte tam da bu nedenle bir yandan bu partiyi daha doğmadan boğmak, diğer yandan da seçim sistemiyle, seçim tarihiyle, seçim barajıyla oynamak dahil İktidara her koşulda kazandıracak yollar enine boyuna inceleniyor...
-Kısacası saray ve iktidar cephesinde korku dağları bekliyor!..

Düşündükleri seçim sistemi: daha iyisi Şam’da kayısı!..

İktidar cephesi korkuyor çünkü gelen bilgiler, anket sonuçları hiç de iyiye işaret etmiyor!..
Sanırım artık hepiniz biliyorsunuz; Saray, hemen her konuda sürekli anket yaptırır! Aydınlık Gazetesi’nin dün bir AKP’li kaynağa dayanarak verdiği habere göre “Saray, çok sayıda şirkete sürekli anket yaptırıyor. Ancak gelen sonuçlar hayal kırıklığı yaratıyor!” Peki bu gidişat nasıl tersine çevrilecek?..
-Baskın bir seçimle tabii!..
İktidar her şeyden önce “Dar Bölge Seçim Sistemi” için bastıracak. Bu konuda MHP’nin desteği de gerekiyor tabii... Bu sistemin özelliği nedir diye soracak olursanız çok basit; İngiliz modeli olarak bilinen bu sistemde 600 milletvekili için ülke 600 seçim bölgesine bölünüyor ve en çok oyu alan parti milletvekili çıkarıyor. AKP kurmayları bu sistemle az oyla çok fazla milletvekili çıkaracaklarının hesabını yapıyorlar!..
Bir de 1987 ve 1991 seçimlerinde Turgut Özal’ın uyguladığı “Daraltılmış Bölge Sistemi” var tabii. Bu sistemde de ülke en fazla 4 ya da 5 milletvekili çıkaracak bölgelere ayrılıyor. Burada da seçim çevrelerinin artması vekil seçilmek için alınması gereken oyun yükselmesi anlamına geliyor. Diğer bir deyişle yapılan hesap şu.
-Muhalefet, ağzıyla kuş tutsa, iktidardan daha da fazla oy alsa sistem yine iktidarın lehine işleyecek!..

Yeni parti nasıl boğulacak?!

Peki “korkulu rüya” haline gelen “Yeni Merkez Sağ Parti” nasıl engellenecek?..
Baskın seçim bunun bir yolu ancak karşı tarafın “kurt siyasetçileri” bunu hesaplamamış olabilir mi?! Böyle bir durumda seçime girme hakkı olan bir partinin el altında tutulduğu bilgisi uzun süredir kulislerde dolaşıyor zaten... O halde başka ne olabilir?.. Yanaşma medyanın yayınları, Tv programları bu konuda bir fikir veriyor; Sabah akşam partinin lideri ve ağır toplarıyla ilgili yapılan “FETÖ’cü” suçlamaları ortada...
Meral Akşener’in ve birkaç önemli ismin tam da seçim sürecine girilmişken Silivri’de şöyle “yeteri kadar süre” misafir edilmesi sorunu çözer mi diye çeşitli mahfillerde konuşulduğu dedikodusu epeydir dolaşıyor ortalıkta!..
Ancak bunun da yüksek bir maliyet olarak iktidara dönmesi olasılığı mevcut!.. Neden derseniz, bugün zirveye oturan Cumhurbaşkanı da aynı yollardan, engellerden geçmiş, parti yıllarca, neredeyse her seçimde “mağduriyet edebiyatının” ekmeğini yemişti de ondan!..
Neyse, yakında tüm taktikleri, oyunları göreceğiz nasıl olsa... AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın vekillere “seçim bölgelerine gidin” talimatını vermesi, Bakanlara “vatandaşın hissedebileceği kararlar alın” uyarısında bulunması, İlk seçim olan yerel seçimlerde kötü bir sonuç alınabileceği kaygısı, yeni parti nedeniyle oy kaybı endişesi Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimin bir baskın seçime dönüştürüleceğinin işaretlerini veriyor... Tabii çok cingözce planlar, ancak unutulmasın atalarımızın o güzelim deyişleri pek meşhurdur; bir tanesi hemen dilimin ucunda:
-Ava giden avlanır!..
Son söz CHP’ye: bir an önce, artık ortak mı olur, bireysel mi olur adayınızı belirleyin, seçim beyannamenizi hazırlayın, parlamenter demokrasiye sonuna dek sahip çıkacağınızı, bu “faşist kırması” tek adam rejimini değiştireceğinizi en kuvvetli, en inandırıcı şekilde ilan edin...
-Bir kez daha av olmayın lütfen!..