AKP-MHP ortaklığı cumartesi günü noktayı koydu...
Ülkücü-milliyetçi kimlikli partinin genel başkanının kendisini paralarcasına, bu uğurda kendi milletvekillerini dahi erken seçim tehdidi ile “yola getirerek” verdiği destek sonucu TBMM, anayasa değişikliği paketine “evet” dedi... Bir başka deyişle de söyleyebiliriz tabii:
-Meclis, “Tek Adam Rejimi” uğruna kendini feshetmeye “evet” dedi!..
Bu “kendini feshetme” MHP için de aynen geçerli... Geçerli çünkü kamuoyu yoklamaları ülkücü tabanın büyük çoğunluğunun “hayır” diyeceğini gösteriyor!..
Bundan sonra son söz milletin olacak... Saray, yasayı onayladığı andan itibaren 2 aylık bir propaganda dönemi başlayacak. Saray ve iktidarın, devletin tüm olanaklarını, elinin altındaki medya ve dahi merkez medyayı tepe tepe kullanacağını görmek için kahin olmaya gerek yok...
Hükümetin, RTÜK yasasına göre özel televizyonların partiler arasında “eşitlik hakkını gözetme” zorunluluğunu kaldırmaya yönelmesi de nasıl bir seçim stratejisi tasarlandığını çok açık bir şekilde gösteriyor zaten!..
Hadi bir öngörüde de ben bulunayım; seçim propagandası döneminde “hayır” oyunu desteklemek şu anlama gelecek:
-Hayır demek, ateşten bir çemberden ya da iğne deliğinden geçmekten çok daha beter olacak!..
Toplumun kanaat önderleri de oylarının rengini belli etmeye başladı; siyasi parti liderleri art arda açıklamalar yaptı. Bunlardan biri, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, önce “bu şekliyle Başkanlık sistemine evet dememiz mümkün değil” açıklaması yaptı. Aynı gün Saray üşenmedi, yanına Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ı da alıp, eski “siyaset yoldaşı” Şevket Kazan’ı ziyarete gitti. Ardından Temel Bey, “Başkanlığa karşı değiliz” deyiverdi!..
-Ne de olsa Milli Görüş siyasetinin yoldaşları!..

Kaçak FETÖ’cü de “evet” dedi!..


Toplumda derin bir ayrışma, hatta yarılma oluştu bile...
Ama beni en çok şaşırtan, şu anda ABD’de kaçak olan, FETÖ’nün etkili isimlerinden Emre Uslu’nun “evet” diyeceğini açıklaması oldu... Neden bu kararı vermiş biliyor musunuz?
-Erdoğan gitmesin diye!..
Yanlış mı okuyorum diye baktım, hayır, kelimesi kelimesine böyle... Gerekçesi de evlere şenlik; Türkiye’nin iç savaşa gittiğini söyleyen hazret, Türkiye’yi seven herkesin iç savaşı önlemek için çaba sarf etmesi gerektiğini ilan ediyor!..
Siz de benim gibi “ne alakası var?” diye düşündünüz, eminim... Onun yanıtını da şöyle veriyor Emre efendi:
-Türkiye için diktatörlük tercihi ehven-i şer olmuş!..
“Diktatörlüğün iç savaştan iyi olduğu” tezine sarılan bu zat, bir elinde teslim bayrağı, şu akıllara seza değerlendirmeyi yapıyor:
-Şunun da farkındayım; artık Erdoğan ölene kadar başkan. Referandumdan ister EVET, ister mucize gerçekleşip HAYIR çıksın, kimse Erdoğan’ı iktidardan indiremez. Bu gerçeği kabul etmek zorundayız!..
Artık, takiye mi yapıyor, yoksa teslim olmanın yollarını mı döşüyor bilemiyorum ama Emre efendi içler acısı yazısını şöyle noktalıyor:
-Türkiye’de artık demokrasi dönemi bittiğine göre, ona karşı çıkıp iç savaş çıkmasına dolaylı da olsa zemin hazırlamak bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür!..
Ne yapacağız peki? Verdiği yanıt “güler misin, ağlar mısın” cinsinden:
-İç savaşı önlemek için referandumda “evet” demek ve Türkiye’yi kurtarması için Allah’a dua etmek!..
Türkiye’de bir kalemde, yani aynı anda bile “kaç çirkin oyun” tasarlandığını, oynandığını anlamak için bundan daha iyi bir “örnek yazı” bulunamazdı!.. Bir diktatörlüğü önlemek için, bu ülkenin en az yarısı baş eğecek, “kaderimiz buymuş” diyecek ve yalnızca dua edecek öyle mi?..
-İnsanları “mankurtlaştırmak” köleleştirmek için daha iyi bir öneri sunulamazdı!..

Allah’ın lütfu: Gambiya örneği!..


Tam da tek adam rejimini tartışırken, çok canlı, çok taze bir örnek Afrika’dan, Gambiya’dan geldi...
Batı Afrika ülkesi Gambiya’da aralık başında yapılan devlet başkanlığı seçimini kaybeden Yahya Jammeh, görevini devretmeyi reddederek 90 günlük Olağanüstü Hal (OHAL) ilan etti..
Filmi biraz geriye saralım; bu Jammeh denilen kişi iktidarı da zaten 1994 yılında darbe ile ele geçirmişti. Ülkeyi 22 yıl boyunca “Tek Adam” olarak demir yumrukla yönetti... 2013 yılında “ülkeyi 1 milyar yıl yönetmek istiyorum” diyen hazret, 2015’te şeriat getirip, Gambiya’nın İslam Cumhuriyeti olduğunu ilan etti. Jammeh, suçluların ve muhaliflerin idam emrini vermesi ve eşcinsellerin kafalarının kesileceği yolundaki açıklamasıyla dünyanın tepkisini çekmişti...
İktidarı ele geçirdiği tarihten sonra girdiği 4 seçimi büyük farkla kazanmış ancak, “seçimlerin meşruiyeti” konusunda sınıfta kalmıştı! Son seçimde çekirge beşinci kez sıçrayamadı, kaybetti. Ancak mağlubiyeti tanımadığını açıkladı. Bu kez içinde Afrika’nın en güçlü ordusuna sahip Senegal’in de yer aldığı Batı Afrika ordu birlikleri (ECOWAS) askeri müdahalede bulununca, pazar günü ailesini aldığı gibi Ekvator Ginesi’ne tüydü. Haa, giderken 11 milyon dolar devlet parasını beraberinde götürmeyi de unutmadı tabii!..
-10 bin km2 büyüklüğünde, 2 milyon nüfuslu ufak bir ülke için fena para değil yani!..