İktidar partisinin kültür ve sanat olaylarına ters bakışı bilinmektedir. Amaçlarına uygun düzen için inanç sömürüsüne araç kıldıkları cami yapımlarının yanında sanatsal değeri önemli yapılara olumsuz yaklaşımları da izlenmektedir. AKP Genel Başkanı Bay RTE’nin İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi (AKM) hakkındaki yargısı ve düşüncesi yanlıştır. AKM mimarî yapı olarak yarışma kazanmıştır. Devletçe yaptırılan kamusal bir yapıdır ve değerlidir. Bu durumda Fikir ve Sanat Eserleri yasasına göre mimarı için bir “Fikrî hak” söz konusudur. Yaratıcısı mimarın onayı olmadan yıkılamaz. Ancak onun oluru ile onarılabilir.
Sanat yapılarının dışından çok sahnesi, salonu, donanımı önemlidir. Salonda sanatsal etkinlikler düzenlenir. İzleyenler duygu ve düşünce üretir. Tiyatro, opera operetlerde ve konserlerdeki bu üretin bir tür yüceliştir. Sunulan etkinliğin önemi binanın dışının görünümünden daha önemlidir. Bir sanat yapısının görkemli olması tek değer değildir.
Londra’da parlamentonun hemen yakınındaki Globe Theatre (W. Shakespesere’nin tiyatrosu) üstü bile tam örtülü olmayan, küçük bir binadadır. En modern teknoloji ile donatılmış bu binada sahne alan ünlüler arasında Leyla Gencer de vardı. İç donanıma karşın yapının özelliği korundu. Kimse yapının yenilenmesinden görkeminden söz etmedi.
New York’ta ABD’nin sanat odaklarından biri olan Metropolitan çok sâde bir yapıdır. Dünyanın ünlü sanatçıları her yıl gelip konser verirler. Kimse binanın dışına bakmayı düşünmez bile. Ankara’da Mimar Kemalettin Bey’in eseri Vakıf Apartmanı altındaki “Küçük Tiyatro” da küçük ama sevimli bir salondur. 1947-2017 yılları arasında 280 bin seyircinin izlediği bir gerçektir.

DURUM

AKM’nin sahne derinlik ve yüksekliği her tür büyük gösteriye elverişlidir. Seyirci için de elverişli ve büyük salonu dış görünümü asla düşündürmez. Seyircilerin bir sanat sunumunu izlerken duydukları mutluluk dış yapı durumunu akla bile getirmez. AKM çirkin bir yapı olmadığı gibi yanındaki Gezi Parkı’nın görünümünü bozmaz, heykeli örtmez. Otelin durumunu ona izin verenler düşünmelidir.
Gezi Parkı’nın yerindeki eski Taksim Kışlası’nın içinde Taksim Stadı vardı. Güzel olmayan stad idi. Bay RTE bir ara “AKM’ni yıktırıp kışlayı yeniden yaptırmayı” söylüyordu. Bu durum gerçekleşseydi asıl çirkinlik o zaman belirecekti. AKM’nin karşısında, alanın öbür yakasında, su deposu var. Bir ara oraya cami yapılacağı söyleniyordu. Güzellikten yoksun deponun durması amaçlarla çelişiyor.
Sanat yapılarını yıkmanın adı “Vandalizm”dir. İlkellikten kurtulamayanlar işgal ettikleri yerlerdeki sanat yapılarını yıkarlar. Günümüzde kimi İslâm ilkelerindeki terör olaylarında bu tür vahşilikler duyulmaktadır.
Unutmayalım, Osmanlı döneminde Şehzadebaşı’nda kahvehaneler ve tiyatro salonları vardı. Tulûat kampanyaları, meddahlar, Karagözcüler, özellikle Ramazan’da oralarda sanatlarını sergilerlerdi. Oralar yıkıldı, yerine görkemli binalar yapıldı. Hiç de iyi olmadı. Kentin bir özelliği yitirildi. Sanat yapılarında yaratıcılarının izi ve yeri vardır, onlara saygı duymak gerekir.
Partizanlıkla, siyasal çıkar için, kimilerini okşamak, kimilerine kazandırmak ya da kendi düşünceleri doğrultusunda uygulamaları sağlamak için özgünlüğü olan yapılara koşmak asla bağışlanamaz. Uzmanlarından aldığımız bilgilerle okurlarımızın soru ve eleştirilerine yanıt verebilmek amacıyla özetlediğimiz durumları yansıtan yazımızı ilgiye sunuyoruz.

KUTLAMA

1. Dün, Cumhuriyetimizin kuruluş kaynağı 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Savaşı Zaferi’nin 95. yıl dönümünü ATATÜRK, arkadaşları ve şehitlerimizi anarak ve onlara Tanrı’dan engin rahmet dileyip minnet ve şükranlarımızı sunarak kutladık.
2. Yarın Kurban Bayramı’nın ilk günü. Yurttaşlarımızı iyi duygular ve iyi dileklerle kutluyoruz.