Amerikalı yetkili, bir grup Türk gazeteciye yaptığı açıklamada, Halkbank konusunda birbirinden ayrı iki sürecin yürümekte olduğuna dikkat çekti. Bu süreçlerden ilkinin, ABD Hazine Bakanlığı'nın İran'a yönelik yaptırımların ihlal edildiği gerekçesiyle yürüttüğü soruşturma olduğunu kaydetti. ABD Hazine Bakanlığı'nın yürütmenin bir parçası olduğunu kaydeden yetkili, bu çerçevede ABD Başkanı'nın da yürütmenin başı olarak bu konuda talimat verme yetkisi bulunduğunu söyledi.

Ancak ikinci sürecin, ABD'deki federal mahkemeler tarafından yürütüldüğüne dikkat çeken Amerikalı üst düzey yetkili, "ABD'deki kuvvetler ayrılığı prensibi uyarınca, ABD Başkanı'nın federal mahkeme tarafından yürütülmekte olan soruşturmaya, bu soruşturma çerçevesinde dava açılıp açılmayacağına müdahale yetkisi bulunmuyor" dedi.

ABD'de, Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılanıp ceza aldığı dava sürecinin bireysel olduğunu, Halkbank'a yönelik bir dava açılması halinde ise bunun 'kurumsal bir dava' olacağına dikkat çeken üst düzey yetkili, Federal Savcının davayı açabilmesi için öncelikle 'büyük jürinin iddianameyi kabul etmesi gerektiğine' vurgu yaptı.

'YPG İLE İLİŞKİMİZ GEÇİCİ, TAKTİKSEL VE EYLEMSEL'

Üst düzey Amerikalı yetkili, Türkiye'nin büyük tepki gösterdiği, ABD'nin Suriye'deki PKK terör örgütü uzantısı PYD-YPG'ye yönelik politikası konusunda da açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin ABD açısından 'bir müttefik, bir NATO müttefiki' olduğunu, müttefiklik ilişkisinin uzun yıllara dayandığını söyleyen üst düzey yetkili, Amerika'nın PYD-YPG ile ilişkisini ise üç kelime ile özetledi: Geçici, taktiksel ve eylemsel...

ABD'nin Suriye içinde 'devletvari bir yapı' kurulmasına karşı olduklarını da vurgulayan Amerikalı yetkili, YPG ile ilişkinin IŞİD tamamen yenilene kadar süreceğine de vurgu yaptı.

PKK ELEBAŞLARININ BAŞINA ÖDÜL KONULMASI

Üst düzey yetkili, ABD yönetiminin PKK elebaşlarının başına ödül koyulması konusundaki sorularını yanıtlarken ise, Amerikan yönetiminin PKK'yı terör örgütü olarak gördüğünü, örgütün terör listesinde yer aldığını, hatta bu listeye ilk giren örgütler arasında bulunduğunu vurgulayarak, "Örgütün elebaşlarının yakalanmasına yardımcı olacaklara ödül verilmesi konusunun, şu ana kadar bu örgütle mücadele için kullanmadığımız bir unsur olduğunu fark ettik ve bunu kullandık. Amerikan vatandaşlarının vergilerinden toplamda 12 milyon doları, bu kişilerin yakalanması için harcama kararı aldık. Bu ciddi bir duruştur. Bu gerçek bir duruştur. Eğer bu konuda bir ipucu gelirse, bunu Türk yetkililerle birlikte ilgili kişilerin yakalanması için kullanacağız" mesajı verdi.

ABD'nin ödül koyma hareketini eleştiren ve "Ben o elebaşlarının nerede olduğunu biliyorum. Kandil'de. ABD o ödülü bana versin" diyen Türk vekiller olduğunun hatırlatılması üzerine ise, sistemin, geniş bir coğrafi tanım vermek yerine, başına ödül konulan kişilerin yakalanması için gerçekten yararlı olacak ipuçları verecekler için kurulduğunu söyleyen Amerikalı yetkili, "Bu kişilere, PKK elebaşlarının başına ödül koyulmasına ilişkin oluşturulan sisteme başvurup, ellerindeki bilgiyi paylaşmalarını öneriyorum" demekle yetindi.

'MENBİÇ'TE TEK İŞBİRLİĞİ ASKERİ DEĞİL'

Türkiye ile ABD arasındaki Menbiç anlaşmasında öngörülen Türk ve Amerikan güvenlik güçlerinin ortak devriyelerine yakın zamanda başlandığına dikkat çeken üst düzey Amerikalı yetkili, "ancak Menbiç anlaşması sadece askeri işbirliğinden ibaret değil. bunun, Menbiç'in yönetimine ilişkin unsurları da var" dedi.
Menbiç anlaşması çerçevesinde Türkiye ile, kentin yönetimine kimin dahil edilip, kimin yönetimden çıkarılacağına ilişkin temasların da bulunduğuna dikkat çeken yetkili, "Bu konuda da ilerleme sağladığımızı söyleyebilirim" diye konuştu, ancak ayrıntı vermedi.

İdlib konusunda Türkiye ile Rusya arasında varılan uzlaşma konusunda Türk kamuoyundaki 'ABD rahatsız oldu' inancının aksine, Washington yönetiminin sözkonusu anlaşmayı 'büyük memnuniyetle karşıladığına' dikkat çeken Amerikalı yetkili, "İdlib anlaşmasını ABD olarak tüm gücümüzle destekliyoruz" dedi.

S-400'LER KONUSU

Amerikalı yetkili, özellikle Amerikan Kongresi'nde büyük tepki çeken, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 füze alımına ilişkin sorulara karşılık ise, "S-400'lerin bölgede yoğunlukla uçacak F-35 uçakları için tehlike oluşturacağına ilişkin bir kaygı var. Bu teknik bir konu. Ve bu konunun Türkiye ile teknik düzeyde ele alınması gerektiğine inanıyoruz" dedi.

ABD Kongresi'nin yönetimden istediği Türkiye'nin S-400 alımına ilişkin raporun verilmesi için gerekli üç aylık sürenin bugünlerde dolacağını kaydeden yetkili, raporun taslak haline getirildiğini söyledi, ancak ayrıntı vermekten kaçındı.

TUTUKLU ABD VATANDAŞLARI

Rahip Brunson'ın Türk mahkemeleri tarafından tahliye edilmesinin ardından, ABD'nin tutuklu Amerikan vatandaşı Serkan Gölge ile, ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu için çalışan üç Türk vatandaşının da salıverilmeleri için çabalarına devam ettiğini anlatan üst düzey Amerikalı yetkili, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo'nun Türkiye'ye yaptığı son ziyarette tutuklu çalışanların aileleriyle görüşmesine dikkat çekti.

Yetkili, Serkan Gölge konusunda mahkemeye sunulan delillerin 'çok zayıf ve şüphe uyandırıcı' olduğuna dikkat çekerek, Gölge'nin hala tutuklu bulunmasının "adil olmadığını" söyledi.

Amerikan Başkonsolosluğu'nun tutuklu Türk çalışanları konusunda ise, "Onlar sadece, amirlerinin kendilerine verdiği talimatları yerine getiriyorlardı. Diplomatik bir eylemde bulunuyorlardı" diyen Amerikayı yetkili, bu çalışanların da serbest bırakılmalarını beklediklerini ifade etti.