* OLUMLU SONUÇLAR

- Zirve sonunda tüm liderler Suriye’de iç savaş sonrası kurulacak yeni yönetimin “Suriye halkı tarafından seçilmesi gerektiğini” vurguladılar. Ancak -belli ki biraz da Türkiye’nin bastırmasıyla- “Suriye halkının” içine, savaş nedeniyle ülke dışına kaçmak zorunda kalan Suriyelileri de dahil ettiler. Bunun anlamı şu; savaş nedeniyle ülke dışına çıkan Suriyeliler, aynı zamanda Esad’ın etkisinin dışına da çıkmış oldular. Çoğu Esad muhalifi. Yani AKP hükümeti açısından, yapılacak bir oylamada, -Rusya’ya rağmen- Esad yönetimini devirmek için bir şans doğmuş oldu.

İkinci olumlu sonuç, Türkiye’nin İdlib’e yönelik Rus destekli Esad müdahalesi için yeniden zaman kazanmış olması. Almanya ve Fransa Liderleri de zirve sonrasında, hem yeni bir göç dalgası tehlikesine, hem de olası toplu sivil ölümlerine dikkat çekip, operasyona karşı olduklarını bir kez daha yüksek sesle dile getirdiler.

* OLUMSUZ SONUÇ

- Zirvenin olumsuz sonucu ise, Suriye’de Fırat’ın doğusunda Amerikan desteğiyle oluşturulan PKK terör örgütü uzantısı PYD/YPG kontrolündeki bölge konusunda. İstanbul zirvesi sonrasında yayınlanan bildiride de, düzenlenen ortak basın toplantısında da Fırat’ın doğusu konusunda tek bir cümle/atıf yapılmadı. Bildiriye IŞİD, El Kaida, El Nusra gibi terör örgütlerinin isimleri tek tek yazılırken, PYD/YPG ismi bunların arasında olmaması da dikkat çekti.

Zirve sonunda bu açıdan ortaya çıkan görüntü de vahim; AKP hükümeti bir yandan “İdlib’deki muhalifleri kurtaracağım” diyerek, bu bölgede zımni bir “kurtarılmış alan” yaratmaya çalışırken, diğer yandan da Fırat’ın doğusunda Amerikalılar’ın -ve elbette Fransa’nın- benzer bir “fiili durum” yaratmasının önünü açmış oldu.