Gazetenin manşetinde yer alan haberde, gazete tarafından da yayımlanan 2001 tarihli gizli belgede, nükleer silahlarda kullanılacak kadar zenginleştirilmiş uranyum üretiminin resmen İran Savunma Bakanlığı'na devredilmesi emrinin yer aldığı belirtiliyor.

Bu belgenin dışındaki diğer 100 bin dokümanın İsrail gizli servisi Mossad tarafından Tahran'daki bir depoda ele geçirildiği vurgulanıyor.

Gazete, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun bu haftaki Avrupa ziyareti öncesinde belgelerin bir kısmının İngiliz, Fransız ve Alman istihbarat servisleriyle paylaşıldığını yazıyor.

Netahyahu'nun dünkü kabine toplantısında da İngiltere, Almanya ve Fransa'yı, ABD Başkanı Donald Trump gibi nükleer anlaşmadan çekilmeye ikna etmek için bir diplomatik girişim başlatacağını söylediği kaydediliyor.

'İran anlaşmadaki boşlukları kullanıyor'

Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü'nden silahsızlanma uzmanı Mark Fitzpartick ise, bulgulardan çıkartılması gereken doğru sonucun, "İran Anlaşması'ndan çekilmek yerine, bu belgeleri silahsızlanmanın doğrulanmasında ve nerelere bakılacağının bilinmesinde kullanılması olduğunu" vurguluyor.

Konuya başyazılarından birini de ayıran Times, "Tahran'ın yalanları" başlıklı yazıda "İran defolu nükleer anlaşmadaki boşlukları kullanıyor ve Ortadoğu'yu istikrarsızlaştırıyor. Tahran nükleer silah konusundaki planlarını itiraf etmesi için baskı altına alınmalı" diyor. Dikkat çeken satırlar şöyle;

"Times geçmişte, nükleer anlaşmadan vazgeçmenin, rejimin nükleer koşusunu hızlandıracağını savunmuştu. Ancak yalanlar üzerine kurulu bir anlaşma da geçerliliğini kaybediyor. İran askeri seçeneği bir kenara bırakma konusunda ciddi olsaydı, Güney Afrika'nın 1990'lı yılların başında yaptığı gibi arşivlerini de teslim ederdi. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın İran anlaşması ve kapsamlı garantiler uzlaşması uyarınca işini yapmasına izin verilmeli. Tüm şüpheli askeri tesisler denetime açılmalı. İran reddederse ambargolar derhal yeniden uygulanmalı." (BBC Türkçe)