Hazırladıkları anayasal reformları, düzenlenen referandumla halka kabul ettiremeyince 2016 yılının son ayında istifa etmiş olan Matteo Renzi, 4 Mart’ta yapılacak genel seçimlere ilişkin bir basın toplantısı düzenledi.

Roma’daki Yabancı Basın Derneği’nde, lideri olduğu Demokrat Parti’nin (PD) programına ve dış politikaya dair soruları yanıtlayan Renzi, partisinin Türkiye’nin AB’ye üyeliği konusundaki duruşunu da anlattı.

2000’lerin ilk yıllarında, Silvio Berlusconi’nin başbakanlığı, Romano Prodi’nin de Avrupa Komisyou başkanlığı döneminde, Türkiye ile ilişkiler konusunda mutlu bir tablo olduğunu dile getiren Renzi, "Ancak son yıllarda anladım ki, bu tablo derinden değişti" dedi.

PD olarak, İtalya kurumlarıyla aynı çizgide durduklarını belirten Renzi, “Pozisyonumuz çok açık; kim Avrupa’da olmak istiyorsa, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünden başlayarak Avrupa kurallarına saygı göstermek zorunda” diye konuştu.

''TÜRK GAZETECİLERİN MEKTUBUNU AB ZİRVESİNDE MASAYA KOYDUM''

43 yaşındaki İtalyan politikacı, basın özgürlüğüne verdiği önemi şu sözlerle dile getirdi: “28 AB lideri ile görüşmemiz sırasında bazı Türk gazetecilerin bana gönderdikleri mektupları masaya koydum ve ‘Bu sorunu görmezden gelemeyiz,’ dedim. Bu benim için kilit bir nokta.”

Renzi, başbakan olduğu dönemde, 2015 yılında Brüksel’de düzenlenen Türkiye-AB Zirvesi öncesi yaptığı açıklamada, basın özgürlüğüne atıfta bulunulmazsa, Türkiye ile yapılacak herhangi bir anlaşmaya imza koymayacağını duyurmuştu.

Renzi, Can Dündar ve Erdem Gül'ün kendisine ve diğer AB liderlerine mektup yazdığını aktararak, "Bu mektubu cebimde götürüyorum. İçeride (dönemin Başbakanı Ahmet) Davutoğlu'yla konuşacağım" demişti.

Öte yandan, İtalya’daki genel seçimler öncesi Silvio Berlusconi’nin liderliğindeki merkez sağ koalisyonunda da, Türkiye konusunda çatlak sesler yükseliyor.