Suriyeli çocuklara yönelik ayrımcılığı ve yabancı düşmanlığını azaltmayı, mültecilerin sosyal uyumunu desteklemeyi hedefleyen ‘YanYana - Suriyeli Çocuklar için Psikososyal Destek Projesi’ sona erdi. 2017 yılında İstanbul’da başlayan ve 20 ay süren proje, Bir İZ Derneği tarafından, Yuva Derneği ve Oyun Terapileri Derneği işbirliğiyle ve Avrupa Birliği Avrupa Komisyonu Temsilciliği, Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupa Aracı (DIHAA) desteğiyle gerçekleştirildi.

Proje sonunda düzenlenen basın toplantısında konuşan Bir İZ Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Mumcuoğlu, proje kapsamında öncelikle bir ihtiyaç analizi çalışması yaptıklarını ve proje faaliyetlerini ihtiyaca yönelik tasarladıklarını belirterek, “Okullar için geliştirdiğimiz Psikososyal Destek Programı aracılığıyla 3 bin 500 ilkokul öğrencisine ulaştık. Ayrımcılığı azaltma ve kaynaştırma odaklı interaktif etkinliklerden oluşan program kapsamında ayrıca çiftdilli olarak geliştirdiğimiz YanYana kutu oyunu da kullanıldı. 10 haftalık Programı İstanbul’un dört bir köşesinde 72 okulda yürüten 120 öğretmene 3 günlük Öğretmen Eğitimi ve uygulama süresince düzenli olarak süpervizyon verdik” dedi.

GRUP TERAPİ PROGRAMI YAPILDI


Bir diğer faaliyetlerinin de YanYana Grup Terapi Programı olduğunu anlatan Mumcuoğlu, şöyle devam etti: “Travma mağduru Suriyeli çocuklara yönelik geliştirdiğimiz program kapsamında 550 Suriyeli çocuk 10 hafta süreyle düzenli grup terapisine katıldı. Programı yürüten 73 terapist 3 günlük Uygulayıcı Eğitimine katıldı ve program süresince düzenli olarak süpervizyon desteği aldı. Programı geliştirirken Grup Psikoterapileri, Oyun Terapisi ve EMDR tekniklerini temel aldık.”

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian BERGER ise “Okul hayatımızdan en çok hatırladıklarımız öğrendiğimiz dersler ya da sınavlar değil arkadaşlarımız, öğretmenlerimiz, oynadığımız oyunlar ve birlikte geçirdiğimiz saatler, yani kısacası sınıf ortamıdır. Bazıları için okul hayatını özel kılan budur. Kapsanmış ve kabul edilmiş hissetmek ve kendini ifade edebilmek gelecekteki sosyal davranışların temelidir. Bu proje 4.000 öğrencinin okul hayatlarına dair özel hatıralar yaratılmasına katkı sağladı. Bu nedenle biz de Avrupa Birliği olarak buna katkı sağlamış olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.
Basın toplantısında projenin etki raporu da paylaşıldı. Etki raporuna göre proje faaliyetleri neticesinde öğretmenlerin mesleki ve kişisel gelişimine katkı sağlandı, sınıf içi ilişkiler kuvvetlendi, Suriyeli çocukların özgüvenleri ve kendilerini ve duygularını ifade etme becerileri arttı, psikologlar mülteci çocuklar ve travma ile çalışmaya dair bilgi ve beceri edinmiş ve mesleki olarak güçlendi.

İSİMLERİ YOKTU, İSİMLERİ OLDU


Toplantıda konuşan ve bir devlet okulunda Psikolojik Danışman ve Rehberlik Uzmanı olarak görev yapan Arif Demir ise, Suriyeli çocuklara ayrımcılık yapıldığını, onların isimlerinin bile olmadığını belirterek, “Suriyeli deniliniyordu bu çocuklara. Kendi içimizdeki ayrımcılıklarımızla yüzleştik. Program sonrası bu çocuklar ‘Suriyeli’ olmaktan çıktı ve onların da bir ismi olduğunu gördük. İsimlerine kavuştular” dedi.
Suriyeli anne babaların okula gönderdikleri çocuklarının isimlerini de değiştirdiğini belirten bir başka öğretmen de "Arapça isim yerine, Türkçe isim kullanılmasını istiyorlar. Biz kendi isimlerinin kalmasını istediğimizi söylememize rağmen, anneler ısrar ederek, Türkçe isim istiyorlar. Böylece daha hızlı kaynaşacaklarını düşünüyorlar çünkü" diye konuştu.

ÖĞRETMEN OLARAK UMUT OLDU


YanYana Projesi’ne katılan öğretmen ve psikologların projeye dair geribildirimlerinden bazıları ise şöyle:
“Çocuklarda farkındalık oluşturmak isterken önce kendim farkında oldum. Bu yönüyle beni çok mutlu etti.”
“Her hafta ilgi ve merakla beklenen bir çalışma oldu. Genel itibariyle eğlenceli bir çalışma oldu ve herkesin yüzü gülüyordu. Sınıf içerisinde birbirleriyle arkadaşlık kurmayan, çok sessiz sakin çocuklar ve Suriyeli Öğrencilerimiz farklı gruplara dahil olma fırsatı buldu. Beraber ortak etkinliklerde bulundular. Bu yönden bir çok açıdan bu çocuklara katkısı oldu. “
“Öğretmen olarak umut oluşturdu. Eğitim programı çok keyifliydi. Kutu oyununun çift dilli olması çok güzeldi. Etkinliklerin rekabete dayalı olmamasını çok olumlu buldum. Sadece Suriyeli öğrencilerin değil, Türk öğrencilerin de duygu ifadesi konusunda yetersizliği var. Etkinliklerin duygu ifadesi konusunda çok büyük katkısı oldu. “
“Gruba ait olmanın fark yarattığını düşünüyorum. Başlarda kendini hiç açmayan çocukların duygularına dair ifadeler kullanabildiğini gördüm. Zaman zaman direnci olan çocuklarda direncin kırıldığı, söz alabildikleri, daha kendi içine dönük olanların resimlerinde açıklığın, özel olanın verilebilir hale geldiğini gördüm. Ayrıca kaynaklarını bulma konusunda oturumlar ilerledikçe daha yaratıcı olabildiler. “
“Grup terapilerden sonra katılan çocuklar gruplarda kendilerini daha iyi ifade eden kendine güvenen bireyler olduğunu gözlemledim.”
“Çocuklar aidiyet duygusu geliştirdi. Grup olma olgusu onlara iyi geldi. Yalnız olmadıklarını ve anlaşıldıklarını ifade ettiler.”