Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, önceki gün üzerinde değişiklik yapılarak Meclis Milli Eğitim Komisyonu’nda kabul edildi. Buna göre, 13 devlet üniversitesi bölünerek yeni üniversite kurulacak. Bölünecek olmasına en büyük tepki gösterilen İstanbul Üniversitesi ise İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi (Cerrahpaşa) olarak ayrıldı.

Bununla birlikte, son dönemde kurulan çok sayıda üniversitede akademisyen ve öğrenci bulunmazken, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (ÜNİVDER) Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, “Türkiye’de üniversitelileşme oranı dünyaya göre düşük düzeydeydi. AKP iktidara geldikten sonra bu oranı yükselteceğini söylemişti. Ardından da 50-60 olan üniversite sayısı 120’lere, şimdiler de 180’le çıktı. Son olarak bu sayıyı 300’lere çıkarmaya çalışıyorlar. Ancak üniversite kurmak, ‘üniversite kurdum, yasasını Meclis’ten geçirdim’ demekle üniversite kurulmaz. Üniversite kurmanın bir kriteri var. En önemli kriter de alt yapısı. Ve içinin doldurulması da öğretim üyesi ve öğrencisidir. Öğretim üyesi olmayan, kütüphanesi, alt yapısı tamamlanmamış hiçbir üniversiteye üniversite demek mümkün değil. Bunlar sadece siyasal amaçla açılmış, ismi üniversite olan kurumlardır. Gerçek üniversite kriteri taşımaz” dedi.

tahsinyesildere_yurdagul_sozcu

“BİRÇOK ÜNİVERSİTEDE NİTELİKLİ EĞİTİM YAPILAMIYOR”


Şu anda birçok üniversitede öğretim elemanı sayısının çok düşük olduğunu, bazı üniversitelerde hiç öğretim elemanı olmadığını, ne profesör ne de doçent olduğunu, öğretim elemanlarıyla işin götürüldüğünü anlatan Yeşildere, şöyle devam etti: “Zaten Türkiye’deki eğitim öğretimin yükünü yardımcı doçentler şimdiki adıyla doktora öğretim görevlileri ve öğretim üyesi, uzmanlar taşıyor. 2016’nın rakamlarını çıkarmıştım, buna biraz ilaveler yapabilirsiniz biraz da düşürebilirsiniz. 7 bine yakın öğretim elemanı atıldı. Gerek 2015 darbe girişiminden sonra olanlardan gerekse ilerici çağdaş demokrat KHK’larla uzaklaştırmasına bağlı olarak. Şu anda baktığınızda 24 bine yakın profesör var. 16-17 bin doçent var. Bunun iki katı kadar 34 bine yakın yardımcı doçent, yani doktora öğretim üyesi var. 23-24 bin de öğretim görevlisi var. Bunlar için 2017-2018 rakamları diyebiliriz. 11 bine yakın okutman var. Baktığınız zaman, yardımcı doçentlerin, öğretim görevlilerin, okutmanların toplamı doçent ve profesör sayısının üç katı hemen hemen. Dolasıyla birçok üniversite nitelikli eğitim öğretim zaten yapılamıyor.”

ÜNİVERSİTELER SİYASİ VESAYET ALTINA GİRDİ


AKP döneminde açılmış birçok üniversitede öğretim üyesi açığının çok fazla olduğunu vurgulayan Yeşildere, “Üniversiteleri böldüm diyerek, sanki üniversite açılmamış gibi göstermek yanlıştır. Üniversiteyi bölmek demek yeni bir üniversite açmak demektir. Baktığınız zaman o üniversitelerin bugüne kadar bölünmesi tartışmaları vardı. Ama zamanını çok iyi belirlemek gerekir. Alt yapılarını tamamladıktan sonra belirli akademik ve idari personeli sağladıktan sonra bölünmesi doğru olabilir. Biz burada açık ve net olarak şunu söyleyebiliriz, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği olarak şu son 15 yılda gördüğümüz en önemli konu, siyasi iktidarın üniversiteleri ele geçirme politikasıdır. Üniversiteler siyasi vesayet altına girmiştir. Siyasi vesayet altına giderek daha da ağırlaşarak giriyor üniversiteler. Tepeden inme emirlerle üniversiteler dizayn ediliyor. Örneğin rektör cumhurbaşkanına sunulan adaylar arasından atanıyor. Ona bağlı olarak dekan atamaları, ana bilim dalı atamaları, başka atamalar silsile ile devam ediyor. Üniversiteler bu şekilde siyaseten ele geçirilmiş durumda. Bunun yanında bir emirle yardımcı doçentlik kaldırıldı, doçentlik sistemi değişti, üniversiteler bunları hiç tartışmadı. Üniversiteler hiçe sayıldı” diye konuştu.

MECLİSE GELMEDEN BEKLETİLEBİLİR


CHP Milli Eğitim Komisyonu Üyesi Dr. Ceyhun İrgil, “Bir hafta sonra bu yasa muhtemelen meclis kapanmadan önce son kabul edilecek kanun olarak TBMM'ne gelecek. Üniversiteler ve mezunlarının etkinlik, eylem ve mezunlarının lobi faliyetleri ile bu yasa meclise gelmeden bekletilebilir. Ve meclis kapandığı anda seçime gideceği için yeni döneme kalacağından kadük olur ve geçersiz kalarak, düşer. En kestirme yol bu... Seçim öncesi iktidar oy kaybı endişe ve uyarısı ile bu yola başvurabilir veya başvurması için baskı yapılabilir. Burada iş etkili ve yetkin görevlerdeki bu üniversite mezunlarına ve yöneticilerine düşüyor. Bu hafta yoğun bir görüşme, baskı, uyarı ve etkinlik yapmaları gerekir” dedi.

ÖN LİSANS MEZUNU İLAHİYATÇILARA SINAVSIZ LİSANS HAKKI


10 üniversitenin bölünerek 15 yeni üniversitenin kurulmasına ilişkin Meclis Milli Eğitim Komisyonu'nda sözkonusu tasarıya yeni bir madde konularak, 2 yıllık ilahiyat ön lisans mezunlarına sınavsız 4 yıllık lisans hakkı verildi. Komisyon'da eklenen geçici maddede şunlar yer aldı: "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle ilahiyat önlisans programında mezun olanlara ilahiyat ve aynı programı uygulayan fakültelerde, eşdeğer alanlarda lisans tamamlama eğitimi yaptırılır. Bu eğitimin usul ve esasları ile her yıl tahsis edilecek kontenjanlar Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenir”