Öğretim Elemanları Sendikası (ÖGESEN), doçentlikle sözlü sınav konusunda bir anket yaptı. Akademisyenlerin katıldığı ve “Sizce üniversiteler doçentlik sözlü sınavının yapılıp yapılmayacağı ile ilgili alacakları kararlarda doçent adaylarına danışarak mı karar alacaktır?” sorusunun yöneltildiği ankette sadece yüzde 1’lik kısım üniversitelerin adaylara danışarak karar alacağını düşündüğünü belirtti.

Aynı soruya akademisyenlerin yüzde 48’i “Senato ne isterse o gider”, yüzde 35’i “YÖK’te sonuç zaten belli” yüzde 16’sı “Düşük oranda” yanıtını verdi.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan ÖGESEN Başkanı Vahdet Özkoçak, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı’nda (ÜAK) Türk akademisiyle ilgili önemli kararlar alındığını, bu kararların da kanuna veya diğer alt mevzuatlara dönüştüğüne dikkat çekerek, “Ancak ne yazık ki bu kararlar alınırken çağa, ülkemizin standartlarına ve paydaşların görüşlerine nadiren değer veriliyor. Bunun en iyi örneği ‘kalkacak’ denmesine rağmen kaldırılamayan doçentlik sözlü sınavıdır ve ne yazık ki dama çıkanın merdiveni attığının en büyük kanıtlarındandır. Profesörlere performans önerisi meclisimizin eğitim komisyonunda yine profesör hocalarımızın şiddetli itirazları ile reddedilirken ‘kalite’ gibi somut karşılığı olmayan kavramlar altında diğer bütün kadrolara birçok sorunlar yükleniyor” diye konuştu.

Bunun da en büyük sebeplerinden birinin YÖK’te profesör dışındaki kadroların temsilinin neredeyse hiç bulunmaması olduğunun altını çizen Özkocak, şöyle devam etti: “Elbette akademik camianın son unvanı profesörlüktür ve herkes alt aşamaları sebat ederek geçtikten sonra buraya ulaşmakta ve kendi döneminin sorunlarını yaşamaktadır. Yine de dama çıkanın merdiveni attığı ülkemizde, her dönemde temsilin önemi ortaya çıkıyor. Demokrasilerde ve kurullarda olması gereken, her paydaşın, mevcut durumda her unvanın, kendilerini ve geleceği nasıl gördüklerini açıklayabilmesi için yeterli sayıda temsilcisinin buralarda bulunması gerekliliğidir. Bu durum üniversitelerde doçentlik sözlü sınavı yapılıp yapılmayacağı konusu özeline indirgendiğinde de yine balık baştan kokar misali paydaşlara danışılmama sorununun yaşanacağının habercisidir ve akademisyenlerde böyle düşünmektedir. Sendikamız tarafından yapılan ankette, katılan akademisyenlerin yalnızca yüzde 1’inin üniversitelerin adaylara danışarak karar alacağını düşündüğü görülmektedir. Türk akademisinin ancak ortak aklın ürünü olacak, mantıklı, ülkemize ve çağa uygun kararlar ile gelişebileceğini tekrar hatırlatıyor, tüm karar mercilerini paydaşları ile birlikte karar almaya davet ediyoruz.”