Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği bugün yayınlandı. Yeni yönetmelikte eski yönetici kadroların korunduğu belirtildi.
Konuyla ilgili açıklama yapan Eğitim-Sen, “Yapılan değişiklikle MEB şu an yönetici olarak görev yapanları korumayı ve yeniden görevlendirmede ayrıcalıklı olmalarını hedefliyor. Seçimden iki gün önce değiştirilen yönetmelik ile mevcut yönetici kadrolarının içlerine su serpen düzenlemeler yaparak, şu anda yönetici olanların yeniden görevlendirmeleri durumunda yazılı ve sözlü sınavdan muaf tutulmaları sağlandı” dedi.

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ SINAVDAN ÇIKARILDI


Sendika açıklamasında, “Ayrıca söz konusu yönetmeliği 16. maddesi ile yazılı sınav konularına 'Değerler Eğitimi' eklendi. Müfredatın tamamını bilimsel, pedagojik anlamda hiçbir karşılığı olmayan; kamuoyunda,eğitimciler nezdinde büyük tartışmalara neden olan değerler eğitimi üzerinden düzenleyen MEB, bu kez aynı ısrarını yönetici görevlendirme yazılı sınav konularında sürdürüyor. Kaldı ki sözlü sınav konuları arasında önceki yönetmelikte yer alan Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi konuları yönetmeliğin 20. maddesi ile çıkarıldı.
Yine aynı yönetmeliği 26. maddesi ile yönetici görevlendirmelerindeki duyuru ve başvurularında hâlihazırdaki yöneticilere öncelik hakkı veriliyor, ilk defa görevlendirilecek olanlar için ise ancak boş kalan kadrolara görevlendirilecekler deniliyor” dedi.

YÖNETİCİLİK SÖZÜ VERİLENLERE GÜVENCE


Açıklama şöyle devam etti: “Yönetmeliğin dikkat çeken başka bir maddesi de geçici 1. madde. Bu maddeye göre eski yönetmelik kapsamında başlatılan görevlendirme işlemlerinin, yine eski hükümlere göre sonuçlandırılması düzenleniyor. Çok açıktır ki geçici 1. madde seçimden önce açıklanamayan, açıklanmasında kendilerince sakınca görünen sonuçları güvence altına almak için yönetmeliğe eklenmiştir. Sözlü sınavın tek araç kullanıldığı, liyakat yerine siyasal veya kişisel yakınlıkların belirleyici olduğu bir atama yöntemi sonucunda yöneticilik sözü verilenlere dönük bir güvencedir, bu madde... Haliyle bu düzenleme ile çok sayıda yöneticinin, sonuçları seçim sonrasına ertelenen mülakatlar üzerinden görevlendirilmesi planlanmaktadır. Bu yönetmelik, liyakatı ortadan kaldırarak görevlendirmeyi planladıkları kişileri korumayı amaçlayan bir uygulamadır, bir skandaldır.

Eğitim Sen olarak Milli Eğitim Bakanlığı'na soruyoruz:

• Yalnızca 14 ay önce yönetici görevlendirmelerinde sözlü sınavı tek usul olarak düzenlemişken, seçime 2 gün kala bu yönetmeliğe yazılı sınavı eklemenizdeki amaç nedir?
• Eğitim emekçilerinin taleplerine, uyarılarına sırtınızı dönüp öğretmenlere performans değerlendirmesi dayatmasındaki ısrarınızı sürdürürken, liyakat ilkesini ayaklar altına alarak sözlü sınavla aldığınız yöneticilerinize neden sınav muafiyeti getirmektesiniz?
• Var olan yöneticileri yazılı ve sözlü sınavdan muaf tutmanız,ilk defa görevlendirmelerde ise yazılı,sözlü sınav uygulamasını uygulayacağınızı ifade etmeniz eşitlik ilkesine aykırı değil midir?
• Geçici madde ile yaptığınız düzenleme ile neyi amaçlıyorsunuz?

Bu soruları sizlere soruyoruz ama bizim açımızdan bu düzenlemenin amacı çok açıktır.Kadrolaşma politikanız sonucunda yıllarca eğitim kurumlarına emek veren eğitim ve bilim emekçilerini görevlerinden aldınız, fiilen sürgün ettiniz! Sözlü sınav uygulaması ile hiçbir liyakati olmayan kişilere eğitim kurumlarına görevlendirdiniz! Hazırladığınız bu yönetmelikle de liyakat dışı tutumunuzu sürdürmeye, seçim sonuçlarına dair korkunuz ve paniğinizden kaynaklı yerleştirdiğiniz kadroları korumayı amaçlıyorsunuz.”

YARGIYA HİLE/HÜLLE YAPMA DÜZENLEMESİ


Konuyu değerlendiren Eğitimci-Yazar Alaaddin Dinçer de yaptığı açıklamada şunları söyledi: “MEB geçmişte yaptığı yanlış uygulamaları gelecekte de yapmaya devam edeceğini söylüyor. Bir adaya sözlü sınavın alt sınırı olan 60 puanın altında yani 59 puan vererek sistem dışına itmek olasılık dahilindedir. Ya da yazılıdan zar zor 60 puan alan birine sözlüde 100 verilerek her türlü avantajlı duruma getirilebilir. Geçmişte yapılan uygulamalarda benzer binlerce örneğe rastlamak mümkündür. Düzenleme yargıya ‘çalım atma’ veya hukuksak tanımı ile yargıya ‘hile/hülle’ yapma düzenlemesidir. O nedenle seçim öncesi yapılan bu değişikliği etik bulmadığımı, liyakat, yeterlilik, nitelik ve alanında uzmanlaşmayı ölçmeyi esas alan yazılı sınavlardan belirlenen puan barajını geçenler arasında aday olacakları, eğitim emekçilerinin doğrudan katılımıyla yapılacak demokratik seçim sonuçlarına bakarak yapılacak görevlendirme dışındaki düzenlemelerin objektif olmayacağını belirtmek isterim. Bunun dışında yapılacak bütün atama yöntemlerinin bir biçimde kadrolaşma eleştirilerini haklı çıkaracak eleştiriler olduğunu ifade etmeliyim.”