Başımıza ne geliyorsa kadınların eşit ve adil bir biçimde sosyal yaşam ve iş hayatında yer alamamasından kaynaklanıyor! Hayır, bunu sadece bir kadın olarak ben söylemiyorum. Dünya da bu noktada... Yeni kurulmakta olan ‘Sanayi 4.0’ın heyecan verici dünyasında kadınlar her alanda ön saflarda.

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu uzun zamandır yönetim kurullarında bağımsız kadın üye sayısını artırmak için çalışıyor. Son olarak dünyada pek çok ülkede bulunan yüzde 30 kulübünü Türkiye’de de hayata geçirdi. Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından düzenlenen “5. Türkiye Kadın Direktörler Konferansı” Zorlu Holding ev sahipliğinde Zorlu PSM’de gerçekleştirildi. Türkiye’de Kadın Direktörler 2017 Raporu’nun sunumu ve yasal kota uygulamalarının sonuçlarının tartışıldığı uluslararası panelin ardından “2017 Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu Ödül Töreni” gerçekleşti. Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu Ödülü’nü TAT Gıda Sanayi A.Ş., Yönetim Kurulları Kadınlarla Güçlendirilmiş İş Grubu Ödülü’nü ise Akkök grubu aldı.

Ödül töreni sonrası Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Melsa Ararat ve Akkök Holding CEO’su Ahmet Dördüncü ile bir araya geldik. Dördüncü’ye aldıkları ödülü ve kadınların iş hayatındaki yerini sorduk.

HEP KADINLARLA ÇALIŞIYORUM

- Öncelikle hak edilmiş ödülünüzü içtenlikle tebrik ediyorum. Aynı anda Yüzde 30 Kulübü’nün de başkanısınız. Neden kabul ettiniz bu görevi?

Bu önemli bir iş ve bunun hakkını vermek lazım. Benim şahsen de çok önem verdiğim bir konu. Akkök Holding’te çok sayıda kadınla mesai arkadaşıyım ben. Ben hep kadınlarla çalışıyorum. CFO, baş danışmanlarım, İK müdürlerim, kurumsal işlerden sorumlu tüm isimler... Hepsi kadın. Bu hayatımı inanılmaz şekilde kolaylaştırıyor. Kadınlara emanet ediyorum kendimi.

BAKIŞ AÇILARI FARKLI

- Bu bir tesadüf mü tercih mi?

Tercih. Çünkü kadınların işe yaklaşımları genel olarak çok daha kucaklayıcı, çok daha dikkatli, özenli ve çok daha dirayetli... Uzun saatler çalışabiliyorlar, bambaşka bir bakış açısı getirebiliyorlar. Bu da tabii iş hayatına büyük bir zenginlik getiriyor. Bir de bunu yönetim kurullarına taşıdığınız zaman, sonuçları çok daha etkili oluyor.

- Nasıl bir fark yaratıyor kadınlar?

Mesela bizim yönetim kurullarında dikkat ediyorum, soran, sorgulayan, konuları cesaretle ele alanlar kadın
üyelerimiz. Birçok şirketimizde bağımsız yönetim kurulu üyelerimizi kadınlardan seçtik. Ve gördük ki çok kuvvetli yetişmiş bir güç var orada. Sıkı bir havuz var, seçmekte insan zorlanıyor. Bizim şirketlerimiz sanayii alanında faaliyet gösteriyor üstelik. Bağımsız kadın üyelerimizin katkıları tüm çalışma perspektifimizi değiştiriyor inanın. Bağımsız üyeler arasında belki de en bağımsız olanlar kadınlar. Çünkü büyük ihtimalle patronla hiç balığa çıkmamış, golf oynamamış, maç izlememiş olanlar onlar.

- Arz var demektir bu. Peki, talep mi yok?

İş dünyasındaki  kadın varlığının değerini ve hayati önemini anlamayan aymazlar çok aramızda. Eğer bir kadın şirketiniz için soruyor, endişeleniyor, araştırıyorsa, patronların da bunu kabul etmesi ve kendisi için ne kadar faydalı olduğunu görüp şükretmesi gerekir. Kadınların yaptığı bir meydan okuma değil... Doğruyu bulma, şirketin daha başarılı olmasını, daha çok değer yaratmasını sağlama. Ben kadınlarla çalışırken inanılmaz rahat uyuyorum. Çünkü biliyorum ki o kadın çalışma arkadaşım imzalıyorsa bunu, tamamdır bu iş.

Arkadaşımız Özlem Gürses, Ahmet Dördüncü (ortada) ve Melsa Ararat (sağda) ile bir araya gelerek iş hayatında kadınların yerini konuştu. Arkadaşımız Özlem Gürses, Ahmet Dördüncü (ortada) ve Melsa Ararat (sağda) ile bir araya gelerek iş hayatında kadınların yerini konuştu.

Kadınlar yönetimde olmazsa yerinizde sayarsınız


- Siz neden klişelerin dışında bir işadamı oldunuz acaba?

Ben çok şanslı bir insanım, çünkü benim hayatımda hep kuvvetli kadınlar oldu. Çok güçlü bir anneyle büyüdüm, benim karım yine böyle bir kadın. Kızım da kendi ayakları üzerinde durabilen bir kadın. Güler Sabancı böyle bir kadındı. 26 sene beraber çalıştık. Dolayısıyla benim bu noktaya gelmemde büyük katkıları var bu kadınların. İş dünyasında bize katılmayan o yüzde 50’nin, o değişik bakışın, o müthiş potansiyelin hiç farkında değiliz, onu orada unutuyoruz.

- Diyelim ki başaramadık, Türkiye’de her şirketi hep erkekler yönetmeye devam etti. Ne gelebilir başımıza?

Olduğunuz yerde sayarsınız. Bu kadar açık. Yani düşünün kapasitenizin yarısını görmüyorsunuz, duymuyorsunuz, değerlendirmiyorsunuz. Ne olabilir ki bunun sonucu? Şaka değil, toplumun yüzde 50’si. Üstelik sosyolojik olarak da maço bir toplum düşünün, başınıza gelebilecek felaketleri hayal edin... Kim ister ki bunu?

Avrupa’da yüzde 40 Türkiye’de yüzde 13.9


Kadın sorununun bir eşitlik, katılımcılık ve demokrasi sorunu olduğuna dair dünyada artık bir görüş birliği olduğunu söyleyen Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat, kadınların yönetim kurullarındaki sayısının artırılması için 10 farklı ülkede bulunan Yüzde 30 Kulübü’nü kurduklarını ifade etti. Ararat, “İngiltere’de bu kampanya başladıktan 5 yıl sonra kadın üye oranı yüzde 12’den yüzde 30’a çıktı. Biz ise 5 yılda sadece yüzde birlik bir iyileşme sağladık, yüzde 12’den yüzde 13.9’a çıktı oran” dedi. Ararat, “Bu sene borsada yönetim kurullarında görev yapan 3 bin 700 direktörün 386 kadarı kadın. Bu kadınların da sadece 201’i profesyonel, diğerleri sermayedar ailenin bir mensubu. Doğal üye yani... Bu rakama bakarsak oran yüzde 13.9 da değil, yüzde 7.2. Yönetim kurullarında yüzde 40 kadın kotası pek çok Avrupa ülkesinde zaten var. Hatta pek yakında Avrupa Birliği bu yaptırımı oylayarak tüm Avrupa için geçerli hale getirecek” diye konuştu.