Konut kredisi faizlerinin düşürülmesinin ardından konuttaki KDV de düşürülmüştü. Ardından iş yeri teslimlerinden uygulanan KDV oranı yüzde 18’den 8’e çekildi. İnşaat ve konut sektörüne yönelik yapılan düzenlemelerle satışları artırmak hedefleniyor. Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörü olan inşaatta atılan adımlar ekonomideki sorunun çözümü için inşaat sektörünün teşvik edilmesi olduğunu gösteriyor.

Sözcü Gazetesi yazarı iktisatçı Ege Cansen, konut satışını artırmak üzerine atılan adımların neden bu kadar hızla hayata geçirildiğini sorduk. Cansen, “Hangi soruna öncelik veriyorsanız çözüm de ona yönelmiş oluyor. Eğer biri ‘çare budur’ diyorsa onun zihninde problem bellidir. Onun çaresini söylüyordur. Milli gelir artışının düşmesi sorundur. Bunun düşmemesi için ne yapmak gerekiyor diye düşünürse talebi kamçılayıcı önlemler almak doğrudur. Türkiye’nin sorunu bu mu? Bu sorun değildir demiyorum. Türk ekonomisini en kırılgan üç ekonomiden biri yapan bu mudur diye soruyorum” dedi.

“EV ALAN ZARAR ETMİYOR” PSİKOLOJİSİ VAR


Konut satışlarını artırmak için alınan tedbirlerle birlikte vatandaşın kafasında “bu dönemde ev almak mantıklı mı?” sorusu oluştu. Ege Cansen, ev almak isteyenlere “Yatırım için mi ev alıyorsun yoksa oturmak için mi?” diye sordu. Cansen, “Yatırım için alan kişi ihtiyacı olmayan bir şeyi satın alıyor. Ancak oturmak için ev almayı düşünen ya kiracı olacak ya da mal sahibi. Kiracı olarak kalırsa kiralar da artmaya devam edecek. İpotekli konut kredisinin amacı kira öder gibi konut sahibi yapmaktır. Faizi sabitliyor. Sonunda da mal sahibi oluyorsun hem de ileriye dönük olarak da çoluğuna çocuğuna bırakacağın bir birikimin oluyor. Zaten konut satışındaki motivasyon da bu" dedi.

“RİSK OLSA BİLE KONUT ALMAYA DEVAM EDİYOR”


İktisatçılar açısından ne var ortada: İktisatçıların tabiri ile ani duruş tehlikeli oluyor. Türkiye bunu geçmişte yaşadı. 2001 de hatta bir miktar 2008’de yaşadı. Buna dur-kalk ekonomisi deniyor. Dur-kalk ekonomisinde 6-7 ay ekonomi duruyor. Batı ülkeleri bu duraklamayı 2-3 sene yaşıyorlar. Kütleleri büyük olduğu için. Halkın kafası yılların birikimi ile çalışır. Kafasında sebep sonuç ilişkisi vardır. Ev alıp da pişman olanların sayısı almayanlardan daha fazladır. 100 kişiye sorsak 99’u niye aldım diye değil niye almadım diye pişmandır. Geleneksel akıl budur. Kişiler kararlarını buna göre veriyorlar. Görüyoruz ki ev alıp da pişman olan sayısı düşük. Bu tablo belirli bir risk olsa bile gayrimenkul almaya teşvik ediyor. Altı yedi ay sıkışıyor ama sonra sıkıntı geçiyor ve ‘iyi ki almışız’ diyor. AKP’nin bu açıdan Türk toplumunu hissiyatını okuma yeteneği olduğunu söyleyebiliriz.

ÖZAL’IN KURDUĞU SİSTEM


Türkiye’de uygulanan konut sisteminin teorisyeninin Özal olduğunu vurgulayan Cansen, sistemin işlediğini ancak ekonominin kırılması durumunda ne yapılacağının önemli olduğunu aktardı. Cansen şöyle konuştu: “Bunlar sıkıştıkça konut piyasasını canlandırmaya çalışıyor. Bunun en büyük teorisyeni Turgut Özal’dır. ABD ekonomisinin büyüme modeli demiryollarıydı. İngilizler deniz ticareti ile büyüdü. Özal, elde olan arsaları arazi yaparak TOKİ’yi kurdu ve ekonomi politikası tasarlardı ve uyguluyorlar. Tehlike nerde? Sürekli borç ile gittiği için Türk ekonomisine ‘kırılgan’ deniyor. Bu kadar çok kırılgan deniyorsa bir yerde kırılması kaçınılmaz. Kırılama yaşandığında birçok insan ciddi sıkıntılara girecektir. Kırılgan Türkiye ekonomisinde kırılma olacaktır asıl mesele bugün iktidar adaylarının bu kırılma durumunda ne yapacaklarıdır. Aslında siyasi partileri bunu sormak lazım.”

“EKONOMİ ISINDI AYAĞI GAZDAN ÇEK”


Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’ye yaptığı uyarılara kulak vermek gerektiğini vurgulayan Cansen, “Ne diyor bize not veren kredi derecelendirme kuruluşları; ‘sürekli cari açık vermeniz ve dış borç almadan ekonomi çarklarını çevirememeniz bir numaralı risk faktörü, üstelik ekonominiz çok ısındı yani kapasiteniz üzerinde büyümeye kalkıyorsunuz’ diyor. Ayağını gazdan çek motor soğusun diyor. Isınma yani Türkiye’nin dengeli büyüme hızı üzerinde büyümeye çalışasını meselesini tersinden okuyoruz. ‘Olabildiğinden hızlı büyüyelim, ne yapalım o zaman, konut alımlarını teşvik edelim’ diyorlar. Bu bizim gördüğümüz sorun. Burada bir çelişki var demek ki. Yurtdışında bakanların sorun dediği şey ile bizim sorun olarak algıladığımız şey farklı” diye konuştu.

'BORÇ BULMAK KOLAY, MESELE ÖDEMEK'


Türkiye ekonomisinin en büyük sorunun cari açık olduğunu ifade eden Cansen, “Demek ki hükümetin zihninde en kırılgan 3 ülkeden biri olmak öncelikli bir sorun değil. Öncelikli olan büyüme temposu düşmemesini sağlamak. Çünkü bunun siyasi söylemini kullanıyor” şeklinde konuştu. Petrol fiyatlarının düştüğü dönemde cari açığın kısmen de olsa azaldığını aktaran Cansen, petrol fiyatlarının yeniden yükselmesi ile cari açığın yeniden arttığına işaret etti. Ası hedefin Türk ekonomisini kırılgan olmaktan çıkarmak olması gerektiğini ifade eden Cansen, “Hükümet sorunu cari açık ya da yurtdışında borçlanmakta görmüyor” şeklinde konuştu. Cansen, “Dünyada bir sürü para var bunu bana bir şekilde verirler diyor. Veriyorlar ama hangi şartlarda veriyorlar? Osmanlıya da borç vermişlerdi ama sonra alamayınca Osmanlının gelirler idaresine el koymuşlardı. Borç bulmak zor değil. Tedbir inşaat sektörünü canlandırmak için alınıyor. Bu büyüme hızı düşmesin önlemi. İnşaat yüksek istihdam sağlıyor emek yoğun bir iş. Sektörün birçok yan sektörü de var” diye belirtti.

[old_news_related_template title="Konut satışlarında düşüş sürüyor" desc="Türkiye İstatistik Kurumu Nisan ayı konut satış verilerini açıkladı. Yılbaşından bu yana devam eden düşüş geçtiğimiz ay da sürdü" image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2018/05/iecrop/konut-1_16_9_1526626179.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2018/emlak/konut-satislarinda-dusus-suruyor-2414655/"]