İşte Cansen'in 5.2'lik ikinci çeyrek büyümesini değerlendirmesi:

Piyasaların asabının bozulduğu bir dönemde, Türkiye’de GSMH’nin 2018’in ikinci çeyreğinde % 5,2 büyüdüğü haberi çok kimseyi şaşırttı. Aslında bu bekleniyordu. Artan döviz fiyatları, yükselen enflasyon, anlı şanlı firmalardan gelen “borç yapılandırma” (borçları erteletme diye okuyun) ve konkordato talepleri yüzünden “ekonomide kriz mi var?” sorusu bir süredir gündemdeydi. Bir süre daha da gündemde kalmaya devam edecek gibi duruyor.

[special_article_template title="İkinci çeyrekteki büyümenin kötü tarafı, bunun devletin tüketim harcamaları sayesinde gerçekleşmesidir. " desc="" who="Ege Cansen"]

Böylesi karamsar bir havada TÜİK’in “Nisan, Mayıs, Haziran” aylarında Türk ekonomisinin % 5,2 büyüdüğü haberi millete az da olsa bir moral verdi. Yabancı iktisatçılar ise, Türkiye’nin bu kadar hızlı büyümesi yüzünden başının “dövizle belaya girdiğini” söylüyor. Çünkü Türk ekonomisi “ne kadar cari açık- o kadar büyüme” gibi sürdürülemez bir kısır döngü içinde dönüp duruyor. İkinci çeyrekteki büyümenin kötü tarafı, bunun devletin tüketim harcamaları sayesinde gerçekleşmesidir.

İyi tarafı ise, cari açıktaki izafi daralmadır. Üçüncü çeyrekte bu trend devam edecek ama, hane halkı tüketimi kısmış olduğu için büyüme çok küçük çıkacaktır. Önümüzdeki günlerin ana sorunu enflasyonu dizginlemek olacaktır. Bunu yapmak artan döviz fiyatları yüzünden kolay durmuyor. Yani hep birlikte daha düşük reel gelire razı olacağız.