İşte ünlü enerji uzmanı Necdet Pamir'in ABD ve İran krizi ve Türkiye'ye muhtemel yansımaları üzerine yazdığı o yazı:

Türkiye, enerji tüketiminin yaklaşık % 31’ini petrol ile karşılarken, bu kaynağın % 94’ünü ithal ediyor. Petrol, doğal gaz ve kömürde, çok yüksek oranlarda dışa bağımlı olan ülkemizin cari açığının en önemli nedenlerinin başında, enerjideki dışa bağımlılığı geliyor. Oysa Türkiye, özellikle yenilenebilir kaynakları bakımından son derece yüksek potansiyele sahip bir ülke. Somut bir rakam vermek gerekirse, başta güneş, rüzgar, jeotermal, hidrolik ve biyoyakıt olmak üzere, yerli kaynaklarımız devreye alınabilse, geçen yıl tükettiğimiz 290 milyar kilovat-saat elektriğin 2 katından fazlasını kullanabiliriz.

Türkiye, 2017 yılında yaklaşık 25.77 milyon ton ham petrol, 16,88 milyon ton da çeşitli petrol ürünleri ithal etti. İran’dan sadece ham petrol aldık. İthal edilen ham petrolün ise yaklaşık % 27’sini (11.49 milyon ton) İran’dan temin ettik. Bu çok ciddi bir oran ve miktar…

AMBARGONUN KISA TARİHİ


Bilindiği gibi ABD, çok uzun yıllardır (1974’den beri) İran’a bazı Başkanlık kararları da dahil çeşitli ambargolar uyguluyor. 2015’den bu yana da İran ile petrol başta olmak üzere, ciddi boyutta ticaret yapan Çin, Fransa, Rusya, İngiltere ve Almanya gibi ülkeler, bu ambargoların kaldırılması ve kendilerini etkilememesi için ABD nezdinde girişimler yapıyorlar. Bu kapsamda, Joint Comprehensive Plan of Action (JCPOA) imzalandı. Ancak ABD bu plandan Trump döneminde çekildi. Bu, mevcut yönetimin ambargoları çok daha katı olarak uygulama ve İran’dan petrol alacak ülkeleri karşısına alma noktasındaki (haklı ya da haksız) kararlılığını gösteriyor. ABD yaptırımlarının önemli bölümü, BM Güvenlik Konseyi ve Avrupa Konseyi tarafından da destekleniyor. Yabancı bankaların (Türk bankaları dahil) ABD Patriot (Yurtsever) Yasası’na uyma zorunluluğu var. Buna uymayan bankalar, ABD finans sistemi dışına atılıyorlar. Halk Bankası yöneticileri de bu çerçevede yargılanıyorlar.

İRAN'DAN HAM PETROL ALAN ŞİRKETLERİ ETKİLEYECEK


İran’dan petrol ithalatının yasaklanması kararı, İran’dan petrol alan firmaları özellikle etkileyecektir. Karara uymayan firmalar, ABD finansal yaptırımları ile karşı karşıya gelebilecektir. ABD’nin Office of Foreign Assets Control (OFAC) adlı kuruluşunun, herhangi bir firmayı yaptırım listesine alması, söz konusu firmanın hiçbir banka ile çalışamaması ve en ufak miktarda bir transfer bile yapamaması sonucunu doğuracaktır.

MUHATTAP IRAK MERKEZİ HÜKÜMETİ


Yaptırım listesine alınan bazı bankaların çok kısa sürede iflas ettiği de bilinmektedir. Dolayısı ile ABD ile karşı karşıya gelinmesi halinde, Obama dönemindekinden çok daha sert ekonomik ve siyasi yaptırımlar gündeme gelebilecektir. AKP yönetiminin, ABD baskısına direnip direnemeyeceğini zaman gösterecektir. Eğer direnemezse, yeni petrol ithalat kaynağı bulunmak zorundadır. İran petrolünün ikame edilebileceği ülkelere yönelinecektir. Birkaç yıl önce petrol ithalatımızın çok önemli bölümü Irak’ın kuzeyinden yapılıyordu. Bu defa Irak merkezi hükümeti muhatap alınmak zorundadır.

ESKİDEN ZARRAB VE ZENCANİ YÖNTEMİ VARDI


Zarrab ve Zencani gibi isimler üzerinden yapılan altın ticareti ya da trampa gibi yönetemlerin, bu defa “başarılı” olması zor görünmektedir. Herhangi bir Türk firmasının İran’dan petrol aldığı saptanırsa, yaptırımlar gündeme gelecektir.

Nereden bakarsak bakalım, zaten bir süredir artmakta olan petrol fiyatları, ABD yönetiminin bu saldırgan politikaları sonucunda daha da yükselecektir. Bu durum da kaçınılmaz olarak ülkemizin ithalat faturasını ve cari açığını olumsuz etkileyecektir.