İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ayfer Yılmaz bugün yaşadığımız ekonomik tabloyu sozcu.com.tr’ye değerlendirdi. Yılmaz, aHazine Müsteşarlığı yapmış iki dönem milletvekilliği görevini üstlenmiş ve aynı zamanda ANAYOL ve REFAHYOL döneminde devlet bakanlığı görevini yürütmüştü.

Yılmaz yıl sonuna kadar şirketlerin döviz yükümlülüğünün ciddi bir şekilde arttığına dikkat çekti. Eski bakan Merkez Bankası’nı gerekli önlemi zamanında almamakla eleştirdi. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı sozcu.com.tr’ye yaptığı açıklamada, “Merkez Bankası seçimler öncesinde bir tavır almaktan, piyasayı güven verecek bir şekilde yönlendirmeden uzak. Sözlü yönlendirmelerle bir başarıya ulaşmak mümkün değil. Hazine Garantili Borçların piyasaya etkisi var” diye konuştu.

'ÖTV'DEN GELİR KAYBI VAR'


Para politikaları üzerinde siyasi otoritenin baskısı olduğunu söyleyen Yılmaz, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın faiz düştüğü zaman enflasyon düşecek demesi seçimden sonrası için liberal politikalardan uzak bir söylemi işaret etmesi kafaları karıştırdı. Eylemsizlik hali ve bunu sadece algı olarak gösterme geçici bir durum olarak gösterme bütçe dengesi de bozuldu. Bütçe açığımız AB ortalamasının altına diyorduk. Bir seçimle 24 milyar TL’lik bir yük geldi. Döviz ve petrol artışı sebebiyle ÖTV’den gelir kaybı var. Tüm bunlar mali durumunda bozulduğunu ortaya koydu” ifadelerini kullandı.

23mayissozkarti

90’lı yıllardaki ekonomik darboğaz ile bugünü kıyaslayan Yılmaz o gün borcun kamunun üzerinde olduğunu söylerken bugün ise kamu borcunun düşük ama özel sektör üzerinden kamunun borçlandığı bir döneme girildiğini anlattı. Yılmaz, “O zaman yatırımların yükü kamunun üzerindeydi. Devletin gücüyle fonlanıyordu. Kamunun borcu yüksekti. Bu dönemde kamu borcu düşük ama altyapı yatırımları kamu özel işbirliği adı altında özel sektör üzerinden borçlanılan aktif olsunlar ama iki dönemdeki açık fark biri kamu finansmanı ağırlıklıydı.

'MERKEZ BANKASI GEÇ KALDI'


Bu dönemde ise herkesin borçlu olduğu dönem, özel sektör borçlu bankacılık borçlu. Kamu çok daha az borçlu ancak kamu özel sektör işbirliği kapmasında 2013’ten sonra bütün kredilerini hazine garantisi verilmiş olması alım garantilerinin dışında döviz arttıkça oradaki maliyetlerimiz de artıyor. Tümüyle artan bir noktadayız. Dışarıdan görünen bu. Mali disiplin bozuldu. Bütçenin dışındaki yükler gözükmüyor. Devlet kendini yönetemez durumda dışarısı da bu tabloyu okuyor. Merkez Bankamız 4-5 hafta önce bir pozisyon alsaydı böyle olmayacaktı” dedi.

DEVLET YÜZDE 17 İLE BORÇLANIYOR


Yılmaz sözlerine şöyle devam etti:

Baskıların üzerinde daha da artan tahvil faizimiz yüzde 17 devlet yüzde 17 ile borçlanıyor. Merkez Bankası bankalara 13.75’ten veriyor borç. Bu piyasanın ortalamasında bu kur oluşuyor. Faiz düştükçe enflasyon düşer sonra kur düşer gibi bir şeyde değil. Bunun sadece bir dış güç algısı ile olmaz. 16 yıldır iktidarda olan hükümetin gerekli tedbirleri almadılar.

Duruma doğru tespit yapan ve güven oturtacak güveni piyasalara getirecek açık şeffaf hesap verebilir ve sürdürülebilir politikalarıyla ortaya çıkan bir iktidara ihtiyacımız var. Erozyona uğramış bir güvenle biz bunu götüremeyiz. Madem ellerindeydi niye yapmadılar ülkeyi bu kadar zarara uğrattılar. Demek ki yönetim zaafiyeti var. Yönetilebilir noktada iken kararlar alınmadı. Kurumlar özerk olarak çalıştırılmadı. Ve özel sektör üzerindeki yükler. Dış borç ödeyecekler. Bu şirketlerin ödeme kapasiteleri düşürüldü. Bugün döviz evde ocağı yaktı, tencereyi yaktı, doğalgaz elektrik ona göre ulaşım ona göre yediğimiz içtiğimiz dışarıdan geliyor çünkü tarımı öldürdüler. Bugün itibariyle baktığımız zaman sadece bu olay değil, iğneden ipliğe vatandaştan en üste kadar 81 milyonu etkileyen bir olaydır. Bu sadece bir algıdır diye bakmamak tedbir almak lazım. 8 Temmuz’dan sonra güven ve istikrar kapsayıcı büyüme için ortaya konan modelin adım adım inşa edilmelidir. İYİ Parti iktidarında bu model inşa edilecektir.