Dünyada gerek siyasi gerekse ekonomik gelişmelerle birlikte piyasaların cevaplayamadığı sorular artarken, yatırımcı kararları çok bilinmeyenli bir denkleme dönüştü. Tüm bunlara Türkiye’nin bozulan ve daha da kötüsü artık kronikleşen ekonomik göstergeleri de eklenince yurtiçi piyasalarda yeniden sert rüzgarlar esmeye başladı. Türk Lirası varlıkları enflasyon ve cari açık göstergelerindeki bozulmanın etkisiyle küresel gelişmelere karşı direnç gösteremiyor. Geçen hafta TL dolar karşısında yüzde 3 değer kaybetti. Dolar tekrar 3.92 TL’nin üzerine çıkarken, Euro 4.83 lirayı aşarak zirveyi gördü. Küresel gelişmelerin yanında, yurtiçinde cari açık, enflasyon, bütçe açığı, işsizlik derken bozulan ekonomik göstergelerin de etkisiyle Türkiye’de dolar satıp, TL’ye park eden yabancı yatırımcı Türk varlıklarından hızla çıkmaya başladı. TCMB’nin 9 Mart itibarıyla yayınladığı verilere göre son 1.5 ay içerisinde Türkiye’den 1.2 milyar dolar döviz çıkışı oldu. Ekonomisini ‘sıcak para’ ile çeviren Türkiye için tehlike sinyalleri veren yabancı çıkışı, kurdaki yüksek seviyelerin devam edebileceğine işaret ediyor. Diğer yandan, ABD Merkez Bankası’nın (FED) 20-21 Mart’ta düzenleyceği  toplantıda  faiz artırımına gideceğine kesin gözle bakılıyor. Dolayısıyla, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden çıkış  hızlanabilir. Analistler, liradaki değer kayıplarının artabileceği uyarısını yapıyor.

ŞAPKADAN TAVŞAN ÇIKMALI

Türkiye, ekonomisindeki kronik sorunlara rağmen yüksek faiz nedeniyle yabancı portföy yatırımcıları için çekiciliğini uzun süre korudu. Ancak, gelişmiş ekonomilerdeki toparlanmaya bağlı olarak merkez bankalarının faiz artışına gitme kararlarıyla döviz yeniden kendi ülkelerine dönme eğilimini artırdı. Türkiye kronikleşen siyasi ve ekonomik sorunları neticesinde bağımlı olduğu ‘sıcak para’nın kalıcılığını sağlayamadı. 2016 yılında yaşanan darboğazı atlatabilmek için atılan adımların Türkiye ekonomisinde kalıcı bir iyileşme sağlayamadığı gibi etkisi de sadece bir yıl sürdü. Ekonomistler, hükümetin kısa süre içerde şapkadan yeni bir tavşan çıkarmak zorunda olduğunu belirtiyor. Bugüne kadar ‘aza tamah etmek’ yerine potansiyelin üzerinde büyüme konusunda ısrar ederek, artan cari açık ve bütçe açığına ve yüksek miktarda dış borca aldırış etmeyen siyasi irade artık yeni bir formül üretmek zorunda.

POWELL FREN YAPABİLİR

Jerome Powell iki hafta önce FED Başkanı olarak yaptığı ilk konuşmasında beklentilerin ötesinde bir şahin duruş ile bu yıl içinde 4 kez faiz artırımı yapılabileceği  sinyalleri vermişti. Ancak  Trump’ın ithalata ek vergi kararı ile yeni riskler ortaya çıktı. Powell’ın ilk toplantısında bu tabloyu nasıl yorumlayacağı da önemli olacak. Artan belirsizliklerin ekonomi üzerindeki muhtemel etkisiyle Powell aşırı şahin mesajlar vermekten kaçınabilir. Powell’ın üç faiz artırımın yapılacağına yönelik duruşunu şimdilik koruyacağı düşünülüyor. Dördüncü bir faiz  artırımının ise ancak yıl ortasından itibaren gündeme gelebileceği öngörülüyor.

basliksiz-3

Korku geçmiyor


Son dönemde piyasalarda korkunun ne aşamada olduğunu gösteren VIX endeksinin tam anlamıyla istenen seviyelere gerileyemediğini söyleyen Meksa Yatırım Analisti Murat Tufan, “FED toplantısı piyasalar açısından önemli bir viraj olacak. Bu toplantıdan güvercin tonda mesajlar ve beklendiği gibi 25 baz puanlık faiz artışı yapılması durumunda dünya dolar endeksi zayıflamaya devam eder. Tersi bir durumda panik havası yaşanabilir” dedi.

Kalıcı sermaye girişi şart


Türkiye’nin yüksek dış finansman ihtiyacını karşılayabilmek için kalıcı sermaye girişlerini sağlamak zorunda olduğunun altını çizen Odeabank Ekonomik Araştırma ve Stratejik Planlama Müdürü Şakir Turan, Türk Lirası’nda toparlanmanın uzun vadede kalıcı olabilmesi için makroekonomik kırılganlıkları azaltacak ekonomi politikası ile tedbirlerin alınması gerektiğine dikkat çekti. Turan, makroekonomik dengesizliklerin azaltılması gerektiğini belirterek, “Türkiye’de içsel kırılganlıklarla bu çıkışlar diğer gelişmekte olan ekonomilere kıyasla daha hızlı yaşanıyor. Önümüzdeki küresel belirsizliklerin hafiflemesiyle bu trendin terse dönebileceğini ve yabancıların tekrar Türk finansal varlıklarına yatırım yapabileceklerini öngörüyoruz. Ancak bu girişlerin ne büyüklükte olacağı yine yurtiçi ekonomik ve politik dinamiklere bağlı olacak” değerlendirmesini yaptı.

19szt08a_ist_izm_ant_trb_ank_adn

FED pozitif, Trump negatif


FED ve ABD ekonomisini dolar açısından pozitif, ancak Trump ve politikanın ise negatif olduğunu ifade eden GCM Menkul Araştırma Uzmanı Enver Erkan, güven vermeyen Trump yönetiminin dolar hareketi açısından negatif bir atmosfer yarattığını, gerileyen dünya dolar endeksinin de Euro açısında pozitiflik ortaya koyduğunu söyledi. Erkan, Euro/dolar paritesi açısında iyimser olduklarını belirtirken, “Avrupa Merkez Bankası’nda (ECB) şahin eğilimlerin öne çıkması ve Avrupa’da PMI gibi büyüme göstergelerinin ciddi toparlanma göstermesi Euro’nun performansına güvenmemizi sağlıyor” dedi. Doların TL karşısında 200 günlük hareketli ortalama seviyelerdeki seyir devam ettiği sürece uzun vadede devam eden yükseliş trendinin de devam edeceğini aktaran Erkan, “Bu noktada geri çekilmeler alım fırsatı olarak değerlendirilebilir. 3.90 lira bandı üzerinde kalıcılık sağlanması durumunda daha üst seviyelerin test edilmesi söz konusu” dedi.