Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, iş dünyasının teröre dönük olarak yapılan mücadelede güvenliğe yapılacak en küçük saldırıda bile olağanüstü hal koşulları açısından hiçbir sıkıntısı olamayacağını söyledi. Bilecik, “Burada bütün mesele dünyanın baktığı gözlükle bakıldığı üzere olağanüstü hal koşullarının eleştiriye maruz kalacak konulara sahip olması. OHAL koşullarının bir kanun maddesiyle bir Fransa örneği olabilir ya da kendimize özgü bir yapısı olabilir. Bu noktalarda ‘farklı bir değişime uğrayabilir mi’ noktasında görüşlerimizi ifade ediyoruz” dedi. “İki gözümüzün biri ekonomidedir biri de dış politikadadır” diyen Bilecik, dış ilişkilerden zaman zaman gelen sese dikkat edilmesi gerektiğine işaret etti. Bilecik, şöyle devam etti: “Buradaki eleştirilere kulak vermemiz gerekiyor ama kendi doğrularımızı bulmak kaydıyla. Yani asıl olan iyi ve güçlü bir küresel rekabette güçlü bir Türkiye yaratmaktır. Bunun koşulları da ‘dünyadadaha iyi algısı olan bir Türkiye’dir.”

KAYIPLAR VE KAZANÇLAR ORTADA


Erol Bilecik, TÜSİAD ve Rekabet Kurumu işbirliğiyle hayata geçirilen “Yeni Ekonominin Rekabet Dinamikleri” serisi kapsamında “Büyük Veri, Online Platformlar ve Rekabet Hukuku” temalı serinin ilk seminerine katıldı. Programın ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Bilecik, “OHAL’in devam ediyor olması yatırımcıların Türkiye’ye gelmesini etkiler mi?” şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı:

PERFORMANS DAHA İYİ OLABİLİRDİ


“Şu ana kadar yapılanlara baktığımız zaman bu noktada kaybettiklerimiz ve kazandıklarımız net olarak ortada. Daha iyi bir performans yapabilirdik ama yapamadık. Rakamlar bunu işaret ediyor. Ama diliyorum 25 Haziran itibarıyla bu performansın gerek Türk iş dünyası gerekse de ekonomik verilerimizin ve makro ekonomik istikrarımızın da daha sıhhatli bir şekilde yerini bulması ve bunların olumlu bir şekilde akmasıdır. Ana beklentimiz budur.”

‘GREV DE BİR HAKTIR’


Erol Bilecik, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ‘OHAL sayesinde fabrikalarda greve anında müdahale ediyoruz’ dedi. Bununla ilgili ne söyleyeceksiniz?” şeklindeki soruya ise şöyle yanıt verdi: “Sayın Cumhurbaşkanımızın söylemek istediği biraz daha farklı bir şey. Toplam demokrasi boyutuna ve bütün bunun bileşenlerine bakıldığı zaman grev de tabii ki bir hak. Ama aslolan şu; iyi ekonomiyi besleyen ana noktalarına bakıldığı zaman işvereniyle, işçisiyle bütünlüktür. Topyekün bakıldığında umuda koşan, iyiliğe koşan ve güçlü bir iş dünyası ekosisteminin tıkır tıkır çalışmasıdır. Yani grev hakkının bu noktalardaki ifadesi olmasa da olur diye düşünüyorum.”