Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2018 yılı üçüncü çeyrek Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla verisini açıkladı. Buna göre,Gayrisafi Yurt İçi Hasıla üçüncü çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, 2018 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 1,6 arttı.

"BU DENGELENME DEĞİL BARİZ ÇAKILMADIR"


Sözcü gazetesi yazarı Murat Muratoğlu konu hakkında sozcu.com.tr'ye açıklamalarda bulundu. Muratoğlu şöyle konuştu:

Temmuz-Ağustos-Eylül aylarında yani üçüncü çeyrekte Türkiye geçen yıla göre yüzde 1.6 büyüdü… Açıklamalara göre büyüdü ama büyümesi küçüldü… Maşallah, yine de büyüdü…

Büyüme zenginleşmekti. En azından bize böyle denildi. Tabii saymazsan ufak tefek pürüzleri…

Bu “dengelenme” değil, bariz “çakılmadır”. Zira 2018'in ilk iki çeyreğinde büyüme 7.2 ve 5.3 gerçekleşti. Haziran sonunda Başkanlık sistemi geldi, ekonomi güme gitti.

Açıklanan veriler sanayi tarafında üretimin ve yatırımların durduğunu, hatta yatırım tarafının hiç olmadığını ispatlıyor. İşin ilginci Türkiye ekonomisi 4’üncü çeyrekte yüzde 2 küçülse bile yıllık yüzde 2,7 büyüyecek…

O zaman büyüyen ne? Senin adına harcama yapan devletin tüketim harcamaları yüzde 7,5 arttı. Sahi devletin geliri mi arttı? Hayır! Demek ki borçlandı. Harcadıkça harcadı! Devlet kimin adına borçlandı?

Ne yaparlarsa yapsınlar büyüme dördüncü çeyrekte daralır. 2019 da işler daha da beter hal alır. Elimizde sadece küçülme değil yanında da tükeniş kalır!

"İÇ PİYASADA DARALMA MEYDANA GELDİ"


GCM Forex Mankul Kıymetler Araştırma Uzmanı Enver Erkan büyüme rakamlarını sözcu.com.tr’ye yorumladı. Türkiye’nin, 2017 yılında en hızlı büyüyen gelişmekte olan ülke ekonomilerinden biri olduğunu hatırlatan Erkan, “Bu büyümenin ana sürükleyicileri ise devlet harcamaları ile kredi büyümesi olmuştu. 2018 üçüncü çeyrek döneminde yaşanan finansal dalgalanma, kurların çok hızlı bir şekilde artmasına neden oldu ve TL'nin satın alma gücünün azalması, bunun yanında artırılan faizlerin etkisi iç talebin baskılanmasına neden oldu. İç talepteki küçülmeye ek olarak, faizlerdeki artışın kredi döngüsünü yavaşlatması sebebiyle kur ve faiz hassasiyeti yaşayan sektörlerde önemli ölçüde iç piyasada daralma meydana geldi. İthal maliyetlerinin artması ithalatta ciddi bir hacim daralmasına neden oldu. Artan ithal maliyetlerinin ithalat artışını yavaşlatması, ara malı ithalatındaki yavaşlamanın sanayi üretiminde yavaşlamaya neden olmuştur. Aynı zamanda reel sektörün döviz borcu ve faiz maliyetlerinin artması da yatırım ve istihdama yöneltilmesi gereken kaynakların satılan malın maliyetlerine ve faize gitmesine neden oluyor.” dedi.

“2019’UN İKİNCİ YARISINDA TEKRAR BÜYÜYEBİLİRİZ”


Erkan şöyle devam etti: Özel tüketim harcamaları 2018 ikinci çeyrek döneminde %6,4 büyümüşken, 2018 üçüncü çeyrek döneminde sadece %1,1 oranında büyüme kaydedebildi. Yatırımları ifade eden gayri safi sabit sermaye oluşumunda %3,8 oranında daralma yaşanırken, ithalat %16,7 daralma kaydetti.

İthalattaki daralma ve zayıf TL etkisiyle ihracatta artış bu dönemde cari dengeyi aylık bazda artıya geçirdi. Bu durum aslında yavaşlamanın da ana göstergelerinden biriydi. Sanayi üretimi, 2018 üçüncü çeyrek döneminde daha da yavaşladı ve PMI da Nisan ayından beri daralma bölgesinde kalmaya devam ediyor. 2018 dördüncü çeyrek, 2019 birinci çeyrek ve 2019 ikinci çeyrek dönemleri ekonomide geçici bir durgunluğa işaret edebilir. 2019'un ikinci yarısından sonra ise baz etkisi lehimize işlemeye başlar ve tekrar büyümeye geçebiliriz.

“BÜYÜMEDE İVME KAYBI BAŞLADI”


İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, “Üçüncü çeyrekte özel tüketim ve yatırımlardaki yavaşlama ile birlikte büyümede ivme kaybı başladı. Ağustos ayında finansal piyasalardaki dalgalanmanın ve sıkı parasal duruşun tüketim ve yatırım iştahına yansıdığını görüyoruz. Öte yandan net ihracatın katkısının artı olması dengelenme sürecini doğruluyor” dedi ve ekledi:

“Net ihracattan gelen katkıda ihracatın desteği kadar iç talepteki yavaşlamanın ithalata yansıması etkili oldu. Yılın son çeyreğinde parasal sıkılaşmanın finansal koşullar üzerinde yarattığı olumsuz etki, TL’deki değer kaybının yatırım ve tüketim iştahını azaltması ve yüksek enflasyon etkisiyle büyümede daralma öngörüyoruz.”